Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '16

 
Kategori
Deneme
 

Düşünmek mi, düşünmemek mi?

Düşünmek mi, düşünmemek mi?
 

Rodin, Düşünen adam (samsunkenthaber.com)


İnsanın en büyük özelliği nedir? Kocaman bir kafa taşıması; daha doğrusu, büyük bir başın içinde öteki varlıkların sahip olmadığı kocaman bir beyin taşıması. 
 
Beyinin işlevi nedir? Düşünmek.. Kısaca, doğruyu yanlıştan ayırt etmek ve doğrunun peşinden gitmek.
 
Belki bazı basit sorunların altından hayvanlar da kalkabilir ama iş karmaşıklaştı mı, sorun bir lamelif haline geldi mi, onun altından kalkabilecek insan sayısı hızla azalır.
 
Bir de Modern felsefenin babası Fransız matematikçisi, bilimadamı ve filozofu Rene Descartes’ın ünlü sözü vardır: “Düşünüyorum öyleyse varım.” Alın size yumruk gibi bir söz… Ondan sonra ne demek istemiş diye, kendi kendinize 50 kere sorun.
 
Açıklaması bana göre şöyle: “Düşünmesini bilen insan değerli bir insandır. Düşünmesini bilmeyen bir insan, insan bile sayılmaz..” 
 
Öyleyse düşünmek nedir? Belki de yanıtı çok zor verilebilen; belki yaklaştığımız ama tam olarak karşılığını açıklayamadığımız bir durum: Düşünmek..
 
Zeka, insanlara doğuştan verilmiştir. Ama az verilmiştir; çok verilmiştir. Kimilerine sepetle, kimilerine de kaşığın ucuyla vermiş Tanrı. Niye öyle..?  Nedeni kendinden menkul… Bazıları az akılla durumu kurtarmak isterler.. yapamazlarsa (genellikle yapamazlar!) o zaman başkalarının aklıyla hareket etmek gerektiğini anlarlar ve ister istemez, akıllı sandıkları kimselere sığınırlar. 
 
Zeka, doğuştan vardır, dedik. Ama akıl var mıdır? O kuşkulu.. Bence akıl, zekanın bilenmiş halidir. Zeka ancak okuyarak, doğru bilgi ve görgüleri, deneyimleri alarak keskinleşir ve kişi “akıllı” olmaya aday olur. Ne zaman akıllı adamın akıllı olduğu ortaya çıkar :Yaptıklarından, ettiklerinden. İnsana bakarlar, akıllıca şeyler söylüyor mu; sonra da bakarlar, akıllıca işler yapıyor mu? 
 
Akıl nedir? Anadolu insanına sorarsanız : “Akıl insana sermayedir” İyi bir aklın varsa, korkma, yolun düzdür, aç kalmazsın, belki de senin sayende bir çok insan senin yanında ekmek yiyebilir.
 
Besbelli, aklı bilemenin, geliştirmenin yolu okumaktan, iyi bir eğitimden geçer. . Yoksa, istediğim kadar “Ben akıllıyım..” de.. Önce sana okuduğun okulları; sonra da hocalarını soracaklardır… Mürşidin iyiyse ne ala… Ama yanlış kişilerin peşine düştüysen, yanlış yoldasın demektir. Bu da, “aklın şaşmış” demektir ki; gerisi nafile… Şu işin ehli koca kafalara bakın, neler söylüyorlar:
 
İnsan, aklın sınırlarını zorlamadıkça, hiçbir şeye ulaşamaz.(Albert Einstein)
Akıl, vücudun efendisidir.(Alfred de Vigny)
Aptal görünmeye cesaret etmek, büyük bir akıllılıktır.(Andre Gide)
Akıllı bir insanın dünyası, bütün dünyadır.(Aristoteles)
Aklın buyruğuna girmeden, yaşamın kötülüklerine karşı başarı kazanılamaz.(Arthur Schopenhauer)
Akıllı insan aklını kullanır, daha akıllı insan başkalarının da aklını kullanır.(Bernard Shaw)
İşte size bazı akıllı  adamların bazı  akıllıca sözleri.
 
Diğer yandan bizim de bir akıllı büyüğümüz var, biliyorsunuz. Nasreddin Hoca. 
 
Hoca bilirsiniz, pazarda Hindi’sine bin akçe ister. Niye diye soranlara, “Eee benim hindim düşünür,” der.
 
Biraz espritiül ve akıllıca bir söz. Bir kere düşünenlerin değerli olduğunu, söylemek istiyor; diğer yandan, düşünüp de hiçbir şey yapmayanların hiçbir işe yaramadıklarını göstermek istiyor. 
 
Bizim halkımız bazı şeyleri açık açık söylemekten hoşlanır:
 
“Düşün, düşün oktur işin,” deyip çıkar. 
 
Demek ki “düşünmek”işi iki türlü insanda oluyor. Bir akıllı insanlarda… Eğer o insanlar akıllıca işler yapıyorlarsa, ne ala. Ama bir de düşünüp düşünüp hiçbir şey yapmayan, bir de üstüne üstelik, acaipi minel garaip davranışlar gösteren insanlar vardır. Onlar da herhalde “çatlak” sınıfına girerler. 
 
Bir de kendisini çok akıllı görüp, başkalarını dilleriyle kandırmaya çalışan çalçeneler vardır ki, onlara da halk “Ukala dümbeleği..” deyip, çıkar…
 
“Herkesin aklı kendinden menkul” değildir. Doğrusu, aslında başkasından menkuldur. Yani başkaları size “akıllısın” diyorsa o sözün bir anlamı olabilir. Siz kendi kendinize “ben akıllıyım” sıfatı takıyorsanız, o zaman onda bir gariplik var demektir..!
 
Akıllılar çoğu kez akılsızları peşlerine takar götürürler… Nereye kadar? Bazen cehenneme kadar. Ama o akılsızlar aslında nereye gittiklerinin farkında değildirler.
 
Bazen de akıllı geçinen o akılsızlar, akıllı adamları peşine takıp sürükleyebilirler mi? O da olabilir… Canan Hoca’yı dolandırmaya kalkmadılar mı? Vay uyanıklar vay… Siz kimi kandırıyorsunuz..!?
 
Dünyada kimin akıllı, kimin çatlak olduğunu anlamadığımız zamanlar da oluyor.. Hele şimdiler de çok çok oluyor. Malum ya… Post-modern zamanlar!
 
Dileyelim, Allah aklımızı fikrimizi korusun. Bir tek aklımız var.. Biz gittikten sonra, o aklımız, fikrimiz nasıl yaşar ki? Yaşamaz da.. Bazıları yaşayacağını sanırlar. Varsın öylece avunsunlar. Ama akıl belli ki kişinin eserinden belli olur.
 
Cumhurbaşkanımız ikide bir de boşuna demiyor: “Adam ölür eseri, eşek ölür semeri galır.” Doğal olarak elbette akıllı insanın eseri kalır. 
 
Herkesin aklı kendisine. Yine de düşünmeye devam. Nasreddin Hoca’nın hindisi olmak pahasına da olsa.
 
Kalın sağlıcakla.
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..