Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Düşünmek Üzerine

Düşünmek Üzerine
 

Düşünce rüyası


Üzerine milyonlarca yazı yazılmış çok ciddi bir disiplinin alanı içerisinde kalan bir kavram üzerine yazarken doğal olarak korkulur. Bu konuda eğer korku ve kaygı duyulmuyorsa ya çok bilgili olmak ya mangal gibi yüreğe sahip olmak ya da cahil olmak gerekir. Tabii ki ben üçüncü seçenekle değerlendirilebilirim. Herhangi birine; insanları diğer canlılardan ayıran nedir?diye sorulsa alınacak yanıt düşünme ve konuşabilme diye olur.

Dış çevreden gelen etkiler, yani duyum ve algılar üzerine zihin çalışır ve daha ileri işlemler yapar. Böylece bilgimiz genişler, derinleşir; problem çözme, plan yapma, gelecek hakkında tahminlerde gücümüz artar. Çevreye daha iyi uyum sağlayan davranışlar geliştiririz. Düşünme, karşılaşılan bir sorunu zihinde çözebilme gücüdür. Düşünme gibi sembolik eylemler, yüksek zihinsel eylemlerdir.

Düşünme, olaylar ve nesnelerin yerini tutan simgeler arasında bağ kurma olarak tanımlanır. Simge, bir nesnenin karşılığı olan işaret demektir. Bu işaretler sayesinde insan karşılaştığı bir sorunun olası çözüm yollarını zihinde deneme olanağını bulur.

Düşünme için simgelerin hatırlanabilmesi gereklidir. Simgeler hatırlanamadığında düşünmenin olamayacağı da doğaldır. Her düşünme mantıklı bir düzene, bir sıraya göre olmadığı gibi, düşünülen nesneye de uygun olmayabilir. Gerçeğe ve dolayısıyla mantık ilkelerine uygun olan düşünme ancak doğru düşünmedir.

İnsanların düşünmelerinin büyük bir kısmı belirli somut durum ya da olaylarla ilgilidir. Çocukluklarında yaşadıkları evi ya da hafta sonundaki maçı düşünürler. Diğer taraftan pek çok düşünme, soyutlamalara ilişkindir. Politika, ekonomi, felsefe, öğrenme, güdülenme vb. Bu genel ya da soyut şeylere kavram adı verilir. Kavram, cisimlerin ortak ve genel özelliğini ya da niteliğini temsil eden simgesel bir yapımdır. Değişik birkaç durumda ortak olan bir özelliği soyutlar. İnsan, kırmızı, üçgen, titizlik, atom, öfke, öğrenme birer kavram örneğidir.

Belli başlı düşünme biçimleri şunlardır:

a) İçe kapanık düşünme (otistik düşünme):

Belli bir mantıksal plan ve sıra izlemeyen bu düşünme biçimi; hayal kurma ve rüya olarak ikiye ayrılır. Araştırmalar, her insanın (hatta gelişmiş hayvanların) rüya gördüğünü, rüyaların gelecekle değil, geçmişle ilgili olduğunu göstermiştir.

b) Serbest ve güdümlü çağrışım:

Bir simgeyle ilgili olarak herhangi bir simgeyi hatırlama serbest çağrışım, belirli bir yönde ve plan dahilindeki çağrışım ise güdümlü çağrışım olarak adlandırılır. Örneğin, “elma size neleri anımsatıyor?” biçimindeki bir soru üzerine akla gelenlerin söylenmesi serbest çağrışım; “doğru düşünme ilkelerini söyleyiniz?” biçimindeki bir soruya karşılık, ilkelerin sayılması ise güdümlü çağrışımdır.

c) Eleştirici (tenkitçi) düşünme:

Bu düşünme biçiminde, simgeler birbirini belli bir sıra ve plan içinde izler. Belli başlı biçimleri; tümevarım, tümdengelim ve analoji (andırma) dir.

d) Yaratıcı düşünme:

Hayal kurma ile eleştirici düşünceyi kapsayan bir düşünme biçimi olduğu söylenebilir. Ana öğelerini insan belleğinden alır, bu malzemeler: çeşitli biçimlerde işleyerek yeni şeyler üretir.

Yaratıcı düşünme dört ayrı aşamadan oluşur.

1. Hazırlama aşaması: Bilgi birikimi sağlama aşamasıdır.

2. Kuluçka aşaması: Bu aşamada zihin, sorunla gizli ya da açık olarak sürekli meşgul olur. Bu, hayal kurma ve rüya sırasında da sürer.

3. İlham aşaması: Sorun, bir anda çözüme kavuşur.

4. Gözden geçirme aşaması: Çözüm, eleştirici bir düşünüşle gözden geçirilir. Çözümün geçerli olup, olmayacağı denetlenir.

Düşündüğünü sanmakla gerçek anlamda düşünmek aynı şey değildir. Gerçek anlamda düşünmek, gün içinde olup bitenler hakkında konuşmaktan öte bir şeydir. Varoluşsal bir süreçtir ve hayatımıza anlam ve değer katarak yön verir. Eğitim sisteminden beklenen de, çocuklarımıza bu varoluşsal sorgulama ve öğrenme becerilerini kazandırmaktır.

Gerçek Düşünme; Veri ve bilgi odaklıdır, Sistematik ve düzenlidir, Birikimlidir ve birbiri üstüne inşa olur, Gerçeği arama ve problemi çözmeye odaklanır, Devrimci ve dönüştürücüdür.

Düşünme, sistematik ya da rastlantısal olarak düşünce (fikir) üretimi ile sonuçlanan zihinsel bir süreçtir. Psikolojik açıdan düşünme daha çok algı ve anlakla (zekayla) ilişkilendirilmekte, problem çözme ve karar verme bağlamında ele alınmaktadır. Düşünme her türden akıl yürütmenin yanı sıra, sezme veya düş kurma şeklinde de tezahür edebilmektedir.

Düşünceler düşünen tarafından açıkça ortaya konduğunda, nesneler, kişiler, olgular ya da kavramlara ya da bunların meydana getirdiği daha karmaşık bütünlere ilişkin sembolik ifadeler biçimini almaktadır. Bu ifadeler ussal (rasyonel) olabildikleri gibi usdışı (irrasyonel) da olabilmektedir. İfadeleri meydana getirmek için kullanılan standart sembollere ve bu sembollerin kullanımına ilişkin kurallara dil denmektedir. Ancak düşüncelerin ifadesi için tek araç dil değildir: Resim, hareketli görüntü, ses, mimik ya da beden hareketleri (jestler) de düşünceleri ifade etmekte kullanılabilmektedir.

Düşünme çeşitli bakımlardan sınıflamalara tabi tutulmaktadır:

Mantıklı düşünme-mantıksız düşünme.

Somut düşünme-soyut düşünme.

Tümdengelimsel düşünme-tümevarımsal düşünme.

Bilinçli düşünme-bilinçsiz düşünme.

Bilme-inanma.

Gerçekçi düşünme-gerçekdışı düşünme-gerçeküstü düşünme.

Mutlakçı düşünme-bulanık (İng. fuzzy) düşünme.

Dikey (sistematik ya da programlı) düşünme-yanal (rastlantısal) düşünme.

Bir ülkenin gelişmişliği, o ülkenin entelektüel sermayesi ve birikiminden geçer. Salt ülkemizi değil, dünyayı daha sevgi dolu yaşanılır bir hale getirmek için; bir yargıya varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki bağlantılardan yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmak zorundayız.

Bu topraklarda az sayıda da olsa bilim ve sanat insanı yetiştirmiştir. Çok sayıda yıldız yetiştirmek de, ancak toprağın verimliliğini artırmaktan geçer. O halde, anaokulundan itibaren çocuklarımıza düşünme becerilerini kazandırmamız şarttır. Çocuklarımız ve biz; bir olayın ya da nesnenin sadece görünen ya da yüzeyde kalan tarafını değil, dolaylı gerçeğini kavrayabilmemiz, görünmeyen ve yüzeyde kalmayan tarafını da algılamamız için; mantıklı, somut, tümdengelimsel, bilinçli, inanmak yerine bilmeyi, eleştirici, dışa dönük, yaratıcı, gerçekçi, mutlakçı ve dikey (sistematik ya da programlı) düşünmeyi öğrenmeliyiz.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..