Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '06

 
Kategori
Futbol
 

Düşünmek ve anlatabilmek

Düşünmek ve anlatabilmek
 

Blog yazarlığı sorumluluk isteyen bir iş. Düşüncelerimizi aktarırken dikkat etmemiz gereken o kadar çok şey var ki. Blog her ne kadar kendi günlüğümüz gibi görünsede raporlarınızda baktığınızda bu günlüğün ve doğal olarak da paylaştığınız fikirlerin ortalama ne kadar insana ulaşabildiğini görebilirsiniz. Daha geçen hafta başıma ilginç bir şey geldi. UEFA Sıralamaları ile ilgili hazırladığım blogumda bir maçın sonucunu yanlış yazdığımı farkettim ve bu blogu takip eden bir kişiyi yanlış bilgilendirme paniğiyle ve sorumluluğuyla derhal yazımı geri çekip güncelleme yöntemiyle düzelttim. Benim mesleğim Gümrük Müşavirliği. Bu konuda bu kadar hassas olmamı gerektirecek bir işim yok.

Ancak bir program yapımcısı yani medyanın içinde yer alan ve bu sorumluluğu hissetmesi gereken bir blog yazarı bu tür bir sorumluluk hissetmezse bu problem doğurur. Her ne kadar karşılıklı yazışmanın hele hele blog ortamında çok da doğru olduğunu düşünmesem de sanırım bir kez daha yapmak zorundayım.

Evet tekrar ediyorum DOĞRUSU PES OLANIN EĞRİSİ ÇOK OLUR. Çok da net bir sözcük topluluğu. Açıklamaya bile gerek duyulmayacak kadar anlaşılır. Aynı PES DOĞRUSU sözü gibi. Yani bu iki sözün anlamını bırakın at gözlüğü takarak dünyayı izlemeyi, 5 duyunuzu kaybetseniz bile anlarsınız. Şu verdiğim iki linkteki iki yazıyı okuduğunuzda sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

PES DOĞRUSU: (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=7331)
DOĞRUSU PES OLANIN EĞRİSİ ÇOK OLUR: (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=7494)

Blog yazarlarının sorumluluk sahibi olması gerektiğinden bahsetmiştim. Nedenlerini kendimce anlatmak istiyorum. onu futbol ve Fenerbahçe olduğu için de bu temadan ayrılmaya niyetim yok.

Sevgili Serhat arkadaşım yazısının 3.paragrafında "Takım bırakın hücum oynamayı, rakip kaleye TEK BİR ŞUT ATAMAZ hale geldi" diye yazmış. Fenerbahçenin Sivasspor karşısında attığı gol,ceza sahasının sağ çarpraz dışından yaklaşık 20 ila 22 metrelik bir mesafeden Kezman tarafından atılan şutun Sivasspor kalesinin sol üst 90 diye tabir edilen yerden topun kaleye girip ağları havalandırması şeklinde oluyor. Bu gol de eminim sene sonunda Fenerbahçenin Resmi Taraftar sitesi ve mail grubunun düzenleyeceği ANTU&FENERLİST 3.GELENEKSEL TARAFTAR ÖDÜLLERİNDE yılın golüne aday gollerden biri olacak. Devam ediyorum; aynı maç içinde Tuncay, Kezman, Deivid, Edu ve Appiah kaleye şut çekiyorlar.

Serhat arkadaşım devam etmiş takımın neresinde tutacağımızı şaşırmışız.Lugano ve Edu arasında atılan her top tehlike yaratıyormuş.Kırmızı kart pozisyonunda Lugano topun nereye gideceğini hesaplayamamış ve rakibine yetişememiş. Maçı seyrettiğim salonda, ki yaklaşık 8 senedir gidemediğim deplasmanlardaki maçları orada seyrederim, Sivassporlu futbolcu kendi kalelerinin sağ tarafındaki out çizgisinin önünden orta saha yuvarlaığının rakip alana yakın kısmına kavisli bir şekilde hem de adrese teslim mükemmel bir pas attığında ayağa kalktım alkışladım futbol sever olduğum için. Çünkü bu pas Türkcell Süper Ligi maçlarında pek alışık olmadığımız güzellikte bir pastı. Benzerini hafta içi O.Lyon-R.Madrid maçında Lyonun müthiş bücürü Juninho Frede atmıştı. O pasın neticesinde de Dünya Kupasında en iyi defans oyuncusu seçilen Cannavaro bakakalmış ve Fredi kaçırmıştı. İddia ediyorum Sivaslı oyuncunun Baliliye attığı pas Juninhonun pasından çok daha mükemmeldi. Öncelikle bunu bilmenizi istedim. Maçlara tek taraflı baktığınız müddetçe asıl at gözlüğüyle bakmak deyimine yenik düşersiniz.

O pozisyonda tartışılması gereken Lugano'nun pozisyon hatasından ziyade, Sivaslı oyuncunun yaptığı mükemmel asisttir. Eğer o top gol olsaydı kendi aut çizgisi yanından asist yapan bir futbolcu yazacaktı Futbol istatistikleri. Önce bunu tebrik etmek ve bunu görmek futbolu seyretmektir.

İkincisi Lugano kırmızı kartı gördüğünde skor 1-1 'di. Ve eğer Lugano müdahele etmeseydi belki Balili ikinci golü atacaktı. Bunu düşüneniniz var mı? Bugün Milliyette Sayın Ercan Güvenin yazısını okudum ve kendisini tebrik ettim. Çünkü koca Türkiyede bunu görebilen tek kişi. Lugano bir karar verdi. Ve Türkiyede bu kararı vermeyen ya da çabuk düşünemeyen ve pozisyon tahlili yapamayan o kadar çok futbolcu var ki, bir tanesini hatırlamak isterseniz Ercan Güvenin bugün tarihli yazısını okumanızı tavsiye ederim.

En önemlisi bir Fenerbahçeli Fenerbahçe futbolcusuna ARSIZ diye hitap etmez. Kendi kendinize sinirlenebilir, söylenebilir hatta küfredebilirsiniz. (ki bunu bile biz Fenerbahçeliler tasvip etmiyor ve sonuna kadar mücadele ediyoruz.) Ancak dünyada herkese ulaşabildiğiniz bir yerde eğer Fenerbahçeliyseniz Fenerbahçeli futbolcuya Arsız demezsiniz. 55.000 kişilik stadın boş kalabileceğini telaffuz bile etmezsiniz. Hele hele bu acıtır hayatta demezsiniz.

İşte bu yüzden başka bir şeydir Fenerbahçelilik.

Ben kim miyim?
2. Geleneksel ANTU & FENERLIST ödüllerinde YILIN FENERLIST üyeliğine aday gösterilen bir Fenerbahçeli.

Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak.

 
Toplam blog
: 85
: 1006
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1971 yılında Ankara'da doğdum. İzmir'de yaşıyorum. En büyük tutkum FutBol. Ve tabi ki Fut-Bol da bil..