Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Düşünmüyor sadece nefes alıyor, onu da yaşamak sanıyor...

Düşünmüyor sadece nefes alıyor, onu da yaşamak sanıyor...
 

Bir başkalaşım içinde


Keşke kafalarının içindeki beyin hücrelerini kullanıyor olsalardı... Boşu boşuna dünyada yer işgal edip; oksijen harcamazlardı...

Düşünmek ne kadar zor onlar için... Dillerinden düşmeyen kin ve nefret söylemleri ile mensup oldukları inancın ne kadar tersine konuştuklarını anlarlardı belki birazcık düşünselerdi. Ama hayır... Onlar sadece çoğunluğun huzurlu kollarında olmak için tercih yaparlar. Dillerinden mağduriyet, kalplerinden kin ve nefret tükenmez. Ağaca nefret duyarlar, insana nefret duyarlar, hiçbir yaradılanı sevmezler yaradandan ötürü; sadece kendileri ve kendileri gibi olanadır sevgileri. Kendileri gibi olmayanı hor görürler.  Hoşgörü dinine gönül vererek isim ve din değiştiren Yusuf İslam'a bile "islamiyetten önce Müslümanları tanısaydım asla din değiştirmezdim" dedirtecek kadar kötü yansıtırlar onlar bu dini.

Daracık kotları giyer; gündüz feneri gibi dolaşırlar o fosforlu makyajları ile, her türlü Amerikan, İsrail markasına milyonlar döker, kafir dedikleri Avrupa'nın saatlerini takar; bankalarında hesaplar açarlar. Ama kafalarına türban geçirdiklerinde onlardan daha imanlısı yoktur bu dünyada.

Öte dünya diye herkesi uyutur; bu dünya malına tamahın dibine vururlar. Milyon dolarlık jiplere biner; işçilerini sigortasız çalıştırırlar. Madenciye yaşam odasına lüks der; saraylarda milyar dolarlık iftarlar açarlar. Öyle bir tebaası vardır ki "Allah'a şirk koşmayı göze alıp, bir kula tapınmayı din sanarlar"

Milyon dolarlık ihaleler, haksız kazançlar, yolsuzluklar; hangi dinin fıtratında vardır acaba? Yediğiniz her lokma, kullandığınız her şeyden vergi ödersiniz. Bu vergiler nereye gidiyor bir tanesi çıkıp sormaz?

Van'da deprem olur, bağış paraları buhar olur. Deniz fenerleri kurulur; nereleri aydınlattığı muammadır.

Hiç mi sormaz, sorgulamaz gencecik dimağlar; bunların hangisinin bırakın dini insanlıkta yeri var mıdır?

Tutturmuşlar bir "din düşmanlığı" beslenir ha beslenirler bu söylemden. Zaten gavurun istediği de budur.

Yunus Emre'yi bilmez, Mevlana'yı okumaz, Gazali'yi bir şehir sanırlar. Koca bir İslam felsefesinden bihaber yaşarlar. Açıp okumak yerine aslında dinde asla yeri olmayan, hoca efendiler, şeyhler, şıhlar ne diyecek diye ağızlarının içine bakarlar.

İçkiye haram der ama bedene zarar verdiği için mekruh olan sigarayı fosur fosur içerler. Düşünmez çünkü neye, neden inanıp, nasıl yaşaması gerektiğini. O kapattı ya kafayı allı güllü; israil üretimi türbanıyla artık o imtiyazlı sahada.

Düne kadar her yerini açan, esrar kullanan sanatçılar neden bir anda "Umre yolcusu kalmasın" tadında turlar düzenlerler bilmezler ya da bilmezden gelirler.

Din taciri, dün tüccarı adamların son 15-20 yılda fütürsüzca zenginleşmesini sorgulamazlar. Atalar bile "çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz" demiştir ama bizimkiler hiç düşünmezler daha 20'li yaşlarda nasıl olup da gemi filoları olabilmiştir kıçı kırık bir adamın.

Zarraflara "afferin çok güzel para akladın; ne olacak canım varsın ajan olsun ama bizden olsun" denilip verilen ödülleri akılları alır da Atatürk dini alet edip saf insanları kandıramasın diye din tüccarları; neden tekke ve zaviyeleri yasaklamıştır anlayamazlar. 

Keşke enerjilerini dudaklarını büze büze selfi çekmek için kullanan koca bir nesil beyin hücrelerini çalıştırmak için kullansaydı.

Keşke "empati kurmak" ne demek anlayabilecek kapasiteleri olsaydı. Anasından, babasından ve hatta dedesinden duyduklarına itibar etmek yerine biraz okusa araştırsa, bilime, teknolojiye, edebiyata azıcık değer verseydi. Böylelikle cahil cühela bir nesil yerine; aydınlık bir Türkiye hedefi olan, bilimde, sporda, sanatta, teknolojide TÜKETEN değil, ÜRETEN bir ülke yolunda adım atabilirdik.

21. yüzyılda yaşıyor; hala "sakız orucu bozar mı?" Yahu sen bu soruyla kafa patlatıyorsan zaten meczupsun demektir o zaman da muafsın zaten her şeyden rahat ol....

Genç nesil, sizler bizlere umut vaat etmek şöyle dursun; tüm umutlarımızı tüketiyorsunuz bu düşünceden yoksun halinizle. Teknolojisini kullandığınız gavurlara kin beslemek yerine "bunlar nasıl oluyor bunları yapıyor da biz yapamıyoruz" diye düşünün önce…

Kendinizi ve bütün dünyayı kandırabilirsiniz ama o kapkara, kin ve nefret dolu kalbinizle, fesattan kurtaramadığınız beyninizle, haksız kazançlarınızla Allah’ı nasıl kandıracaksınız onu gerçekten merak ediyorum.

Onlar inanır gibi görünürler, inandık derler ama biz onların kalplerini biliriz…

 
Toplam blog
: 17
: 4410
Kayıt tarihi
: 03.09.07
 
 

Yazmayı seviyorum, fikirlerimi paylaşmayı da seviyorum. Dolayısıyla işte burdayım. ..