Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '10

 
Kategori
Güncel
 

Düşünsel dürüstlük mü düşünsel dönme dolap mı?

Düşünsel dürüstlük mü düşünsel dönme dolap mı?
 

Şevket Yalaz


Aslında düşünce bir ahlaki niteliğe sahip değil, bu nedenle ahlaki bir norma bağlamak yanlış. Dürüstlük ise ahlaki bir erdem, çünkü insanın eylemine ilişkindir, doğru ve adil davranmayı içerir.

Düşünme ahlaki bir durum olmasa da, insanoğlu, düşünmenin biçimini belirleme ve düşünmeyi başlatma iradesine sahip olduğu için, ve bunda doğru ve adil davranıp davranmama imkanına sahip olduğu için, ortaya koyduğu düşünce dürüstlükten pay alır ya da almaz.

Zihin bir tür, algoritma içerir. Bu algoritmadaki parametreleri insan koyar. Siz algoritmaya hangi parametreyi koyarsanız, sonuç da ona göre çıkar. Daha başka ifadeyle, zihin, biçimsel bir yapıdır. İçine ne koyarsanız ve sistemi nasıl kurarsanız ona göre sonuç üretir.

Dolayısıyla insan düşünsel ürününden sorumludur.

Bunun bir istisnası vardır. Kişi, doğru ve adil olmayanın bilgisine sahip olmadan bir eylemde bulunuyorsa, ya da düşünce üretiyorsa, bu onun bilgisine sahip olarak aynı şekilde eylemde bulunan kişiye göre daha hafifletici sebeptir. Gerçi, hukukta, bir şeyin suç olduğunu bilmemek ceza almayı engellemez, ama felsefe, bu ayrıntıyı gözden kaçıramaz.

Bu birinci noktadır: İnsan, düşünürken kullandığı parametrenin doğru bilgisine sahip olmayabilir.

İkinci nokta: İnsanın düşünürken kurduğu biçimsel sistem/mantık tutarsız ve yanlış olabilir. Örneğin, bazıları şunlardır; elmayla armutu toplamak, yani farklı varlık tarzlarını aynıymış gibi görmek; ya da sonucu neden yapmak, bu şekilde, iki olay arasında teleolojik bir ilişki kurulur, bu kaderciliğe götürür, bir tür ters bir determinizme götürür; ya da yüklemin zaten öznede içeriliyor olmasıdır, bu şekilde cümle yeni hiçbir şey söylemez ve kanıtlamaz, çünkü yüklemdeki anlam, zaten öznede vardır, böylece özne kendi kendini kanıtlar, aslında kanıtlayamaz kendini dikte eder, ama kanıtlamış izlenimi verir; ya da cevaba soru bulunması vardır, aslında angaje olunmuş bir fikir vardır, bu fikri haklı çıkartacak şekilde düşünce üretilir. Bunlar gibi başka yanlış akıl yürütmeler de vardır.

Üçüncü nokta ise, bilinçlice ya da bilinçsizse olsun, insanın karakterinin düşünmeye yansıması olayı vardır.

Burada dikkat çekici iki unsur vardır: Birisi, bir düşünce ortaya koymak, aynı konudaki başka düşünceye karşıt olmak olduğu için, bu karşıtlık kurulurken, karşıt düşüncenin, en güçlü ve temel yanına karşı konulmaz. Kişi yüksek karakter göstermediği için onu bu yanıyla çürütmeye çalışır. Mesela, Kürt meselesi konusunda, bir görüş grubu, “Kürtlere bu ülkede kart kurt dağda yürüyen dağ Türkleri denildi, der.” Bu bilgi doğru olsa bile, bu, bu eleştiriyi yapan kişinin fikriyatının karşısında yer alanların ana argümanı değildir, ana argümanlarının parçası da değildir, hatta argüman bile değildir. Ama adam, bunu alır, karşıt düşünceyi bu basit noktaya indirgeyerek, onu çürütmeye çalışır. Başkaları bu basit gerçeği nasıl göremiyor diye de hayrete düşer, oysa aslında kendi yazıyor, kendi yontuyordur.

Diğer unsur ise karşıt görüşü, kendisini ortaya koyduğu şekilde almamak huyudur. Bu da düşünenin karakteriyle ilgili bir sorundur, karşıdaki bir şey söyler, ama o, ona kendi söylemini haklı çıkartacak anlamlar yükler ve o şekilde onu kendi yüklemesine indirgeyerek çürütmeye çalışır. Oysa, adamın dediği, bambaşka bir şeydir. Mesela, BDP kültürel haklarımın korunmasını istiyorum der, karşı taraf bunu bölücülük olarak anlar, yine mesela AKP demokratik açılım yapar, karşı taraf ülkeyi böldüğünü söyler. Ya da, tersi, karşı taraf, AKP’nin yaptıklarını eleştirir, AKP sempatiği de, "siz kanla besleniyorsunuz, şiddetin sürmesini istiyorsunuz" der. Bunlar uç örnekler tabi. Bu iki unsurun çok daha ince halleri vardır.

Sonuçta bu ikisi de düşünsel dürüstlük içermez. Eğer düşüncede dürüst olmak istiyorsanız, karşıt düşüncenin temel ve ana argümanlarını hedef seçin; eğer düşüncede dürüst olmak istiyorsanız, karşıt düşünceyi kendisini nasıl ifade ediyorsa öyle alın ve değerlendirin; eğer düşüncede dürüst ve anlamlı olmak istiyorsanız, karşıt düşünceye saygı gösterin ve hakkını koruyun, sahibinin savunmakta dayanacağı ama göremediği bir nokta varsa dahi onu dikkate almak, -düşünce üretmek istiyorsanız- zorunluluğunuzdur. Bunlar temiz düşüncenin, namuslu düşünmenin olmazsa olmaz koşullarıdır. Yoksa, karşıt fikir ya da fikirlerin anlamsız ve yersiz bir kırıntısını çürütseniz ne yazar, ya da sizin uydurduğunuz anlamını boşa çıkarsanız ne yazar? Dönme dolap gibi, döner durursunuz.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..