DÜŞÜNÜRKEN...

Nedense ben fikir adamlarına da uzun zamandır şüpheyle bakar oldum. Nedeni çok fazla, çünkü düşünür düşünerek yaşayamaz. Denenmesi bedava hadi düşünerek yaşamayı deneyin isterseniz. Türkiye için söylüyorum; A sizi işaret etmezse ünlü olamazsınız hele şarkıcı iseniz, B size el atmalı, olmadı C ufak bir dokunuş yapmalı? Ya da şu an aklıma geldi ama söyleyemiyorum; birileri güçlü birileri sizi önermeli, televizyonlarda klipleriniz yayınlansın… Yalan mı?

Günümüz böyleyse bundan yüzlerce yıl evvel elbette birileri sizi korumasına almaz, önünüzü açmazsa siz de birine hizmet etmezseniz sizi yaşatmazlar. İbni Sina misal bilir misiniz? İbni Sina kimdir ve kim ona koruma sağlarken, kim onu ısrarla yanında istemiştir? Hangi hükümdarın çocuğunu iyileştirmiş ve hangi kütüphaneler onun kullanımına açılmıştır? Onun bilgisinden kendi adına yararlanmak isteyen “Gazneli” ve “Samanoğulları” arasında nasıl mücadeleler olmuştur. Elbette o bence dâhiydi, bilgiye bilime âşıktı. Aşkını sonraki nesillere aktarmak için yazdı ve kitapları yedi asır Avrupa’da tıp fakültelerinde ders kitabı olabilirken ısrarla kaçırılmaması gereken şey bulunduğu topluma, ülkeye, devlete elbette özünde hükümdara sağladığı fayda sayesindedir.

Bir düşünce; mevcut ve etkin olan anlayışa taban tabana zıtsa ya da daha açık bir ifadeyle hükümdar, hükümran olan ekolün anlayışın gelirlerini yok edecek şekilde olursa elbette buna izin verileceğini düşünmek, buna gönüllü olarak razı olmak mümkün olabilir mi? Bunu şuna benzetebiliriz; gelir birinin gelirini azaltacak bir hamle yaptığınızda size ne tepki gösteriyor diye sormak lazım. Kişiler dahi bu duruma karşı tepki koyarken, çok daha organize ve işini asla şansa bırakmayan profesyonel yapıların buna razı geleceği nasıl düşünülebilir. Günlük olaylar, akan hayatın akışından savaşlara geçim sıkıntılarına toplumlarda yaratılmış önceden hesaplanan sonuçlara göre her şey bir su kütlesinin yolunda yapılan suyolunda akmak zorundadır.