Düşünüyorum - 2

Düşünüyorum; Allah rızkını verir diyorlar. Dünyada her bir dakikada sadece açlık sebebiyle 5 yaşım altında 12 çocuk ölüyor. Tanrı onların rızkını verdi de birileri mi çaldı düşünüyorum ve düşünüyorum hala nasıl yemekteyiz gibi programlara katılabiliyor ve aldığı nefesi bile vermeyen adamın duyarsızlığıyla izleyebiliyoruz.

Düşünüyorum; Sadece İsyanbul’da sokaklarda yaşayan 20 binden fazla çocuk var. Düşünüyorum; Dünyadaki tüm aç çocuklar, ABD ve Avrupa’nın bir günlük kedi-köpek maması veyahut kozmetik tüketim bedeliyle bir yıl doyabilecekken nasıl bir bencillik içindeyiz düşünüyorum..

Düşünüyorum; Dünyada zorla silah altına alınmış 300 bin çocuk asker var .Son on yılda 2 milyon çocuk, savaşlarda çatışarak öldü. O çocuklar ne için öldüklerini acaba sorsak biliyorlar mıydı ve o ölü çocuklar acaba hiç bisiklete binebildiler mi, dondurma yiyebildiler mi düşünüyorum.

Düşünüyorum; Her saniye, her iki çocuktan biri şiddete maruz kalıyorken, yaklaşık 550 milyon çocuk, çok ağır koşullarda çalıştırılıyorken ki bunun yaklaşık 350 milyonu 11 yaşın altındayken ve her gün 30.000 çocuk, önlenebilir hastalıktan yani sırf yoksulluktan ölüyorken, hala nasıl kapitalizmi savunabildiğinizi düşünüyorum.

Düşünüyorum; Yılda 2.5 milyon çocuk kaçırılırken, bunların 1.5 milyonu Avrupa ve Amerika’daki seks pazarlarına satılırken, son on yılda yapılan kapitalist nedenlere dayanan savaşlarda 2 milyon çocuk can vermişken ve her yıl 120 bin kadın veya kız halen Batı Avrupa’ya satılıyorken, nasıl oluyor da hala Avrupa’yı medeniyetin beşiği sayabiliyoruz düşünüyorum. Düşünüyorum; Hani bizdeki asgari ücretin durumu içler acısı da, dünyadaki 358 kişinin serveti, dünyadaki nüfusun yarısının bir yıllık emeğinin karşılığından daha fazlayken ve küresel gaspçıların militarist aygıtı ABD Afganistan’a gireli, oradaki eroin imalatı 20 kat arttığı halde nasıl bir aptal uykusundayız düşünüyorum.

Düşünüyorum; Nüfusunun % 1 zenginliği, tüm nüfusun yarısının sahip olduğundan daha fazla servete sahip olan ve nüfusunun yaklaşık 250 bini sokaklarda yaşayan Sam Amcanın çiftliğinde nasıl oluyor da, Tanrı’nın adaletinden başka bir yola inanmadığını ifade eden Fethullah Hoca Efendi hala onurundan bahsederek orada yaşayabiliyor ve nasıl oluyor da kendisi oraya göçeli, camilerimizde her Cuma çıkışı fitillenen İsrail Siyonizmi ve ABD karşıtı o büyük gösteriler zınk diye kesiliveriyor düşünüyorum ve düşünmeyenleri de kınıyorum.

Düşünüyorum; Pervane gibi çalışıyor içtiğim zaman beynim. Her şeyi hatırlıyorum ve her şeyi düşünüyorum. Örneğin, 1982 Yılında, Kenan Evren ülkeyi ezip geçmişken, nasıl oldu da yapılan referandumda % 92 Evet oyuyla Cumhurbaşkanı seçilebildi, eşeği diken, insanı …ken kıymetlidir sözü doğru olabilir mi düşünüyorum. Ya da bir on yıl önce, Ecevit Kıbrıs’a harekat düzenlediği için, emperyalist ülkelerin talimatıyla, onların Türkiye ayağı olan büyük yerli karterler, sırf Ecevit’i cezalandırmak ve al aşağı edebilmek ve halkın sevgilisi konumundan düşürmek için, üretimi durdurup halkı tüpgaz kuyruklarına mecbur ettiklerinde, aradan geçen yaklaşık 30 yıla rağmen nasıl oluyor da bu gerçeği görmek için biraz araştırmak ya da mantıklıca düşünmek yerine, hala sol partilere oy vermeden önce, bu haksız örneği Ecevit’in yani solun bir hatası ve kusuruymuş gibi değerlendirmelerinin aymazlığını düşünüyorum..

Düşünüyorum

düşünüyor

düşün..

düş..

d..

Zzzz