Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '08

 
Kategori
Felsefe
 

Düşünüyorum öyleyse...

Düşünüyorum öyleyse...
 

Descartes


Modern felsefenin babası olarak kabul edilen Descartes, diğer filozoflar gibi kuşku doluydu ama yaşamda bir kesinlik olmasını gerçekten çok istiyordu. Matematiğin kesinliğinden ve güvenirliğinden etkilendi. O zamana kadar ne öğrendiyse her şeyi reddetti ve kendi aklının gücünde kesinlik aramaya başladı. Doğruluğuna güvenilecek bir bilgi sistemine ulaşmaya çalışırken Tanrı'yı, Kliseyi, Aristoteles'i ve kendisinden önce yaşamış diğer filozofları hatta antik edebiyatı bile bir kenara bıraktı.
Bir gece bir rüya gördü. O rüya sayesinde bilginin ancak insan aklının kendisinden geleceğine inandı.Bundan sonra açık seçik ve belirgin olmayan fikirleri kabul etmedi. Her sorunu çözebilmek için gerekli sayıda parçalara böldü. Düşünceleri basitten karmaşığa doğru sıraladı. Gözden kaçmış bir şey olup olmadığını sürekli kontrol etti. Duyularımızın bazen bizi aldattığını ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farketti. Kuşku duymadığı tek şey bir şey düşünüyor olmasıydı. Rüya gördüğünü, kendisiyle alay edildiğini ya da bir bedeni olmadığını bile düşünse, düşünüyordu ya.İşte bulmuştu sonunda "Düşünüyorum öyleyse varım" diye haykırdı. Bu buluşundan çok mutlu olan Descartes şöyle yazdı defterine: " Bunu teredüt etmeden felsefenin ilk ilkesi olarak kabul edebileceğime karar verdim."
Bundan sonra Descartes varlığın özünün düşünce ve zihnin bedenden ayrı olduğunu varsaymaya başladı.
Ne var ki Descartes'ın elde ettiği tek şey, düşünen şey fikriydi. Bir şeyin dış dünyayı bilebileceğini açıkça ortaya koyamamıştı. Aldanmadığını göstermek için, Tanrı'nın varlığını kanıtlamalıydı.
Şunların tek garantisi Tanrı olabilirdi:
1) Açık seçik ve belirgn fikirlerimiz doğrudur.
2) Muzip bir şeytan tarafından aldatılmıyoruz.
Descartes'e göre 'mükemmel Tanrı' fikrinin bir nedeni olmalıydı. Bu neden bizim gibi kusurlu varlıklar olamamızdı.
Öyleyse Tanrı'nın mükemmelliği fikrinin nedeni Tanrı'nın kendisiydi.
Bir kez Tanrı'nın varlığı kanıtlandıktan sonra, her şey yokuş aşağı yuvarlanmaya başladı.
Zihinle bedenin birbirinden farklı olduğunu söyleyen Descartes, bunların nasıl olup da mükemmel bir uyum içinde bir arada bulunduklarını açıklamak zorundaydı.
Descartes, zihinle bedenin ikisinin de doğru zamanı gösteren iki saat gibi işlediği sonucuna ulaştı.


Düşümek yalnızca insanlara verilmiş bir yetenek. Belki de insanları birbirinden ayıran en önemli özellik. Sen de düşünüyorsun. Ben de düşünüyorum. Biz olabilmek için aynı şeyleri düşünmemiz gerekiyor çoğu zaman. Seni belki de en çok düşüncelerime saygı gösterdiğin için seviyorum. Benimle aynı fikirde olmadığın zamanlarda bile sabırla beni dinlediğin ve anlamaya çalıştığın için. Aslında belki de zekama güvendiğin için bu kadar önem veriyorsun fikirlerime. Yanlış düşündüğüm zamanlarda ise, inatla sarılsam da inandıklarıma bana bilgiçlik taslaman çok hoşuma gidiyor. Seni bu kadar çok sevmemin diğer bir nedeni genelde öngörülerinde haklı olman. Bu da demek ki senden öğreneceğim çok şey var hala. Belli mi olur belki de ben de sana bir şeyler öğretirim ya da yaşadıkça birlikte öğreniriz hayatı...

 
Toplam blog
: 34
: 1352
Kayıt tarihi
: 10.08.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim. Ailem benim her şeyim. Yazmayı çok seviyorum. Söylediklerim karşımdakiler..