Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '15

 
Kategori
Babalar Günü
 

Duvar babası değil, Adam gibi Baba olmak...

Duvar babası değil, Adam gibi Baba olmak...
 

Adam gibi bir baba resmi


Her sene olduğu gibi Haziran ayının 3ncü Pazar gününü Babalar Günü olarak kutlayacağız. Hediyeler, kucaklaşmalar, sevgi sözcüklerinin hakim olacağı bu özel günde çocuklar Mayıs ayından kutladıkları Anneler Günü’nden sonra şimdi de babalarını kutlayacaklar.

Tüm yıl boyunca özlemle beklediğim bir gün Babalar Günü.

Çünkü bir baba olduğum için çok şanslıyım.

Güzel prenses kızım ve aslan parçam oğluma çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki yanımdasınız.

Sizler sayesinde babalık denen o asil duyguyu tatma şerefine eriştim. Sizler sayesinde o sonsuz ve karşılıksız sevgiyi tadabildim. Sizler sayesinde hayata daha sıkı, sımsıkı sarıldım ve hayatın derin anlamlarına daldım. Sizler sayesinde hayatı farklı yönleriyle tanıdım. Sizler sayesinde kendime AYNA tutabildim. Ve sizler sayesinde benden sonrasına bir eser bırakma şansım oldu.

Ve bu saf ruhları bizlere emanet eden Allah’ıma şükürler olsun...

Çünkü Halil Cibran’ın dediği gibi çocuklar bizim değil. Onlar Tanrı’nın çocukları. Emanet onlar bizlere. Kısa bir zaman dilimini için hayat denen şu “beşeri tiyatro”da belirli bir sahne için emanet edilen insanlık deneyimi yaşamaya gelmiş olan ruhlar onlar. Aynı bizler gibi.

Biz büyük insanların “küçük insanlarımıza” karşı en büyük sorumluluğumuz bana göre;

HAYAT AMAÇLARINI bulmalarına yardımcı olmak,

Onları hayata mutlulukları ve güçleri içlerinden gelen insanlar olarak yaşayabilecekleri şekilde fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve ruhsal yönden hazırlamak,

Kendilerine AYNA tutmalarını sağlamak ve içsel engellerini aşmalarına yardımcı olmak

Bunun için de onlara yapabileceğimiz tek şey KOÇLUK etmek. Refakatçilik yapmak değil. Biyolojik ebeveyn olmak değil. Onları emir-komuta ile kendi istediğimiz şekle sokmak değil. Sadece gitmek istedikleri yönü bulmalarına yardım eden ve seçtikleri yolda onlara rehber olan koç anne babalar olmak. İşte o zaman kendilerini bulup hayallerini gerçekleştirebilirler. Kendi DHARMA’ları ile ve TAO ile uyumlu yaşayabilirler.

Çocuk sahibi olmak inanılmaz bir duygu...

Nasıl bir saf sevgidir o insanın hissettiği insan kolay kolay anlatamaz. Kelimeler yetmez. Yetse de o büyük sevgi kelimelere sığmaz. Anlatması daha da zor olan ise çocuğun anne ve babasına o duyduğu karşılıksız sevgi.

Evet...KARŞILIKSIZ SEVGİ.

Bunu lütfen tekrar düşünün dostlar...Sevgi karşılıksız değil midir diye sorun önce? Ve sonra karşılıklı olabilir mi diye sorun.

Düşünürken önce kendinize bakalım. Karşılıksız verebiliyor muyuz acaba birbirimize sevgimizi? Kaç kişi buna gerçekten ve dürüstçe cevap verebilir acaba? Hatta kaç kişi bu soruyu sormaya cesaret edebilir?

Konu hele çocuk olunca, insanın canı olan çocuğu olunca cevap hemen “ben karşılıksız seviyorum” olarak gelir muhtemelen...

Ancak konu çocuklar olunca karşılıksız sevmek bence şu demek;

...çocuğu sadece ebeveynin istediği şekilde hareket ettiği ve düşündüğü için değil, kendi gibi olduğu ve farklı düşündüğü için sevmektir,

...iyi karne notu getirdiği, sınavlarında başarılı olduğu, takım lideri olduğu için değil, her türlü hatasıyla ve sevmektir,

...sözümüzü dinlediği ve uyumlu köşe bebesi formatında davrandığı için değil, kendi fikirlerini de savunduğu için sevmektir

...ebeveynin seçtiği kariyeri değil, kendi hayalindeki işi yaptığı için sevmektir,

...bizim seçtiğimiz veyahut uygun gördüğünüz eşi seçtiği için değil, kendi hayat arkadaşını size uymasa bile seçtiği için sevmektir...

KOŞULSUZ SEVMEK KABULLENMEKTİR.. OLDUĞU GİBİ KABULLENMEK. Kişiyi ve durumları olduğu gibi kabullenmek. Onun varlığını kabullenmektir.

Sanırım kabullenme becerisi günümüz yaşamının ve modern şehir insanının genel bir sorunu.

Kabul etmediğimiz her an kişiyi yargılıyor, sınıflandırıyor, kendi bakış açımıza göre zarflıyor ve kalıplıyoruz. Akıl kıyaslama ve genellemelerle çalışıp kendini güvene alıyor. İşte o zaman çocuğumuz bile olsa, bize göre doğru, iyi, güzel davranınca, hissedince ve düşününce seven ebeveynler ortaya çıkıyor. Kendileri gibi olan küçük insan modelleri istiyorlar çünkü.

İyi, doğru, güzel...kime göre iyi, güzel ve doğrudur? Kim bunlarda son noktayı koyabilir ki Allah’tan başka?

İşte bu yüzden zordur anne ve baba olmak. Saf bilince sahip, tertemiz bir sayfa (tabula rasa) ile gelen bir çocuğu bozmadan yetiştirmek ne zordur. Doğum anında BİLİNÇSİZCE sahip olduğu o saf ve bütünlüğü, ilerleyen yıllarda edindiği hayat tecrübesi ve çocukluk kararları ışığında bozmadan o çocuğun BİLİNÇLİ olarak tam, bütün, hür ve özgür olmasını sağlamak ne zordur. Saf ve bütün geleni koruyarak daha da ileriye götürmek ne zordur.

Maalesef genelde tersi oluyor. Maddesel bir bedene enkarne olan o saf ruh, anne-baba, çevre, kültür, okul, iş vs derken bir düşmüş melek misali doğum anındaki saflık ve bütünlüğünü kaybediyor. Aklı, ruhu ve duyguları özgür olmayan, ama kendini istediği yere gittiği, istediği şeyi yediği için özgür sanan bir insan oluyor. 

Evet...

Kolay değil çocuk büyütmek, rol model olmak, beşeri bir bedene enkarne olan o hür ve özgür ruha bir şeyler öğretmek, öğretirken onun o eşsiz ve sonsuz potansiyelini ezmeden öğretmek, kendisi olmasına yardımcı olmak, hayallerini bulması ve gerçekleştirmesi için yol göstermek, karşısına çıkan engelleri aşmasına koçluk etmek...

Sadece güzel değil, tüm zor zamanlarında yanında olmak ve bunu hissettirmek. Ve farklı olsa, düşünse bile sizden bu desteği ve koşulsuz sevgiyi alabileceğini bilmesini sağlamak.

Kolay değil o yüzden baba olmak ama dünyanın da en keyifli işi.

Sorarım bazen kendime;

...çocuk mu anne-babadan öğrenir, yoksa anne-baba mı çocuktan öğrenir?

Bence cevap her ikisi de ama aslında insan isterse anne-baba çocuklardan daha çok şey öğrenir. Çocuk zaten siz olmasanız da dünya yaşamında her şeyden öğrenecektir. Ancak biz ebeveynler onca yılların getirdiği öğrenilmiş düşünce kalıpları, kısıtlayan düşünceler, öğrenilmiş çaresizlik, korku, endişe ve kaygılar ile çocukların sahip olduğu anı yaşamak, merak ve öğrenme isteğini kaybettiğimiz için onlar kadar öğrenmiyoruz genellikle. Ancak anne bana olmayı hayattan bir öğrenme fırsatı olarak görür ve “çocuktan al erdemi” dersek işte o zaman tekamülün sarmal yolları açar kendini bizlere. “Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır” misali.

Çocuk çocukluğunu yapar. O köşede ağlayıp, uyunan bebek, bir bakarsınız büyür gider ve her aldığı yaş ile farklı ihtiyaçları belirir. Her bir durum aslında ebeveynler için sınavdır. Bazıları bunları sorun görür ve koşullu sevgi verir, bazıları ise her durumu çocuk ve kendileri için bir öğrenme fırsatı görür ve koşulsuz sevgi verirler.

Çocuklarımız bize sabır, hoşgörü, hizmet, kanaat, kabullenme, anlayış, farklı düşünmek, farklılıklara açık olmak, liderlik etmek, şefkat, fedakarlık, feragat, ve koşulsuz sevgiyi öğretirler. Sanki bu büyük İlahi Plan’ın elçileri gibi “Eflatun’un İdeaları”nı bize öğretmek için gelirler dünyaya. Sanki Tanrı çocukları, kendilerinden önce dünyaya gelen büyük insanları eğitmek için gönderir anne-babalara...HAKİKAT neyse bunu Allah bilir elbet.

Ben bir baba olduğum için çok şanslıyım. Eşime de bana baba olma fırsatını verdiği için teşekkür ediyorum. Ancak baba olmayı bana tatma şansı verdikleri için, hayatımı ve eşimle ailemizi renklendirdikleri için, bizlere sundukları sonsuz bebek bilgelikleri için küçük aslanıma ve güzel prensesime çok teşekkür ediyorum.

Yukarıda bahsettiğim idealler ışığında siz çocuklarımı yetiştirmeye gayret ediyorum.  Fiziken, zihnen ve ruhen sağlıklı, mutlu, huzurlu çocuklar yetiştirmek istiyorum. İyilik, doğruluk ve erdemlerle sizlere donatabilmek istiyorum. Adap, edeb, had bilen ahlaklı olasınız istiyorum. Akıl, hikmet, kuvvet ve güzellikle yaşayasınız istiyorum. Gücünüz dıştan değil, içinizden gelsin istiyorum.

Tabii ki biz anne ve babalar elimizden geldiğince, kaşığımız kadar verebiliyoruz ve çocuklar da kendi kaşıkları ve istedikleri kadar alıyorlar. Umarım bu ideallerimde başarılı olurum.

Sizleri çok seviyorum ve çok seviyoruz. İyi ki varsınız küçük meleklerim ve bizlerden sonra daha güçlü, aklı, fikri, gönlü, ruhu hür ve özgür bir nesil yetiştirmek için, BİZ bilinci olan Altın Çağ çocukları yetiştirmek için gerekli bilgi, beceri ve yetenekleri sizlere verebilmeyi Allah’tan nasip etmesini diliyorum.

Allah bana ve tüm babalara duvar babası değil, ADAM gibi BABA olmayı nasip etsin inşallah...

Sevgiler,

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..