Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Duvar yazısı

Duvar yazısı
 

Canınız yandığında bir duvar dibine oturur ağlarsınız. Bir duvarın köşesinde buluşursunuz ilk aşkınızla. Bir duvarın ardında gizlenirsiniz saklanmak için. Bir duvar ayırır sizi sevenlerinizden.

İnsanlar duvar dibinde kurşuna dizilirler, duvarların arasında asılırlar gün doğmadan.

Ve işkence görürler taş duvarlar içinde, seslerini asla duyamazsınız...

"60'lı yıllarda duvarlarda çiçekler açardı.
70'lerde çığlık çığlığa sloganlar...
80'ler sessizlik çağıydı duvarların.
90'larda reklam panolarıyla süslendiler."*
Şimdi 2000'ler... Üzerinde kara çarşaf, kara düşünceler!

Attila İlhan, acıyı ölümü anlatır kendi DUVAR'ında. Dışarıdakilerin bilmediği acıları paylaşan, gördüklerine, duyduklarına sessizce katlanan duvarlardır onlar:
"Ben demirbaşım, sığır siniriyle dayak yedim
Bizde duvarız dinleyen, duyan, düşünen duvarlar
Bizim kucağımız terkedilmiş bir yatak gibi kirli, soğuk
Ve bizim kucağımızda kasırgalı insanlar."

Faruk Nafiz'in Han Duvarları'nda Anadolu insanının acıklı öyküsüdür yazılan. Konakladığı hanlardan bugüne yıkık dökük tek bir duvar kalmasa da Maraşlı Şeyhoğlu'nun dramı hep akıllardadır. 3. sınıf otel odalarından, bekar odalarının duvarlarına nice Satılmış'ların benzer öykülerine rastlamıyor muyuz?

Yılmaz Güney son filmi Duvar'da, yaşamında önemli bir yer tutan hapishanelerin içinde yaşanılan trajedileri beyaz perdeye aktarır."Bu filmi onlara, el yordamı ile ışığı ve suyu arayan küçük arkadaşlarıma adıyorum" dediği yapıtta hapishane duvarları arasındaki çocukların yaşantısını acıtan bir gerçeklikle işler.

Tezer Özlü, Yaşamın Ucuna Yolculuk'da kendi duvarlarından söz eder, aklın sınırlarını zorlarken. "AKILDAN ÖTE GİDEN, AKILDAN DAHA DERİNLERE VARAN BİR BOYUT" aradığında karşısına dikilen duvarları...

Şimdilerde insanoğlu etrafına sanal bir duvar örmekle meşgul. Gerçek dünyadan kopup sanal gerçekliğin içine bırakıveriyor kendini. Öyle ki artık aşklarımızı bile sanal yaşar olduk. İnternette aşık oluyor, tensel tatmini sanal sekste arıyoruz.
Bu belki de bir tür sistemin duvarlarından kaçış...

Gereksiz bürokrasiden, anlamsız baskılardan, ÖTEKİ insanlardan kaçış...
Ama kaçarken sığındığımız duvarların yavaş yavaş insan olma özelliğimizi elimizden aldığını fark edemiyoruz. Sanal duvarlar arasında gittikçe makineleşiyoruz.

Bakışlarımız, ellerimiz, yüreğimiz soğuyor.

Gülmeyi, konuşmayı, dokunmayı unutuyor, insan denilen canlıyı el birliğiyle öldürüyoruz.

Kulağımda yıllar öncesine ait tanıdık bir ses: Pink Floyd.
Duvarlardan söz ederken Pink Floyd'un The Wall albümü düşüyor aklıma. Roger Waters, Pink'in etrafındaki tüm duvarları yıkarken, ben bir tuğla daha koyuyorum kendi duvarımın üzerine.

Daha fazla incinmemek, daha fazla inciltilmemek için...

*Melek Koç /Duvarlar

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..