Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '07

     
    Kategori
    İlişkiler
     

    Duvara çarpmak

    Duvara Çarpmak budur... Bazen öyle birisi çıkar ki karşınıza, öyle bir zamanda girer ki hayatınıza, daha önceki ilişkilerinizde yaşadığınız tüm olumsuzlukları unutturur birden. Ne kadar korusanız da kendinizi bir kez daha acı çekmemek için, karşı koyamazsınız duygularınıza. Çok fazla direnmez ve bütün kapılarınızı açarsınız ona.

    Ve hadi dersiniz "Gel içeri, gel ve aşkını ispatla bana ". Her şeye rağmen gerçekten sevmeye ve sevilmeye, aşkın varlığına tekrar inanabilmek için ihtiyacınız vardır buna. Bu kez her şey çok güzel olacaktır... Beklediğiniz insanın o olduğuna emin olmasanız bile, öyle olmasını istediğiniz için buna kendinizi inandırmışsınızdır bir kere.

    Tüm cana yakınlığı, güzelliği, sempatisi ve sevgi dolu görünüşüyle gelir ve girer sevgiyle açtığınız kapıdan içeriye. Onunla yeniden her şey çok güzeldir işte. Sevdiğiniz zaman tam seversiniz çünkü siz. Sizin sevginizin sınırı yoktur ve hiç bir zaman olmamalıdır. Ya heptir ya hiçtir felsefeniz. Ölmek var, dönmek yoktur. Var oluşunuzun nedenidir sevgi.

    Hayatınıza girmesine izin verdikten sonra ondan başka hiçbir şey önemli değildir sizin için. Aşk kapınıza gelmiştir bir kez daha. Nereye giderseniz beraberinizde onu da götürür, gözlerinizi kapatınca onu görürsünüz. Öyle içten, yalansız ve çıkarsız sürüyordur ki ilişkiniz, bir gün bitebileceğini aklınıza getirmek istemezsiniz.

    Her şeyin çok güzel gitmesi, bir sonu olabileceği gerçeğini değiştirmez yine de. Sizin istediğiniz, aşkın varlığını ispatlamasıdır size. Ama onun amacı size aşkın varlığını ispat etmek değildir. Deneme yanılmayla kendisi için uygun insanı arıyordur o aslında. Ve yanılmıştır yine. Aşk için seçtiği yol sizi inciten yanlış bir yoldur ama yanılmış olsa da iyi bir insandır...

    Sizi kırmadan kendisinden uzaklaştırmak için, klasik "kendinden soğutma" oyunlarını oynamaya başlar sonra. Bu oyunların sizde işe yaramayacağını anlamayacak kadar az tanımıştır sizi. Siz bilmezsiniz o oyunları. Aşka en sahici yol olarak bakanlardansınızdır siz çünkü. Aşk varsa eğer gerçektir sizin icin ya da hiç olmamıştır.

    Oyunları işe yaramayınca daha fazla dayanamaz ve; "hiç sevmedim seni çok çalıştım ama beceremedim. Beni anla ve affet ne olur. Aslında ne kadar istesem de kimseyi sevemiyorum" der.

    Ya da;

    "Çok düşündüm, sen çok iyi bir insansın, inan seni üzmek istemiyorum. Hayatım çok karışık. Bunu hak etmiyorsun ama bu aralar kendimle bir savaş veriyorum ve bu savaşta yanımda olmanı istiyorum" der.

    Siz onun için hayatınızı ve geleceğinizi sorgulamaya başladığınız sırada söyler bunu hem de. Sizin için ne kadar inandırıcı olmasa da söyledikleri, artık onu kaybetmişsinizdir bir kere yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Aşkta mantık da yoktur sizin için gurur da yoktur, olmamalıdır da. Bu yüzden biraz daha gidersiniz üstüne son bir şans için. Hiç ummadığı bir anda karşısına çıkıp "Seni hala seviyorum" diye bağırabilmek için her zaman geçtiği yerlerde beklersiniz. Ama göremezsiniz. Göremedikçe ona daha cok bağlanır, uzaklaştıkça daha çok yakınlaşırsınız ona.

    Ama bütün gemileri yakmıştır o artık. Önce beyninde bitirmiştir ilişkinizi, sonra da kalbinden çıkarıp atmıştır sizi. Çok uzun değil, daha bir gün önce yüzündeki o küçücük tebessümüyle sizi sevdiğini söylerken, gökyüzünden kendisi ve sizin için birer yıldız seçerek hayatınıza küçük anlamlar katan o güzel insan, hayatınızı kabusa dönüştürmüştür aniden. Birdenbire kapatır kalbinin kapılarını, yasaklar kendini size.

    O acımasız yüzünü gösterir bir kez daha size hayatın. Ne olduğunu anlayamazsınız. Duvara çarpmışsınızdır...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 1017
    Kayıt tarihi
    : 14.03.07
     
     

    Bilgisayar teknolojileri üstünde çalısan ve işini çok seven birisiyim. Düşüncelerimi yazmak ve başka..