Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '07

 
Kategori
Sevgililer Günü
 

Duvarda çizili kalbin üzerine bir çarpı atılmış

Duvarda çizili kalbin üzerine bir çarpı atılmış
 

Yetmişli yıllarda duvarlarda sağdan sola her siyasi görüşün sloganlarını ve kısaltılmış adlarını görürdük. Seksenler boyunca daha zayıf boyalarla kapatıldığı için aynı yazıları silik şekilde görmeye devam ettik. Sonraları üzerine futbol sloganları ve kalplerin içine yazılmış harfler yazılınca alttaki eski yazılar okunamaz oldu.

Yıllar önceydi, sabah erken saatte yürürken sokağın başında asfaltın üzerine çok büyük harflerle yazılmış uzun bir yazıyı okumaya başladım. O yazıyı yazmak için gece boyunca uğraşmış olmalıydı. Yazının özeti terkedilmenin hüznüydü: “Sensiz yaşayamam; artık sen yoksun ben de gideceğim; dünyanın sonu geldi” gibi cümleleri okuya okuya gittim ve sokağın sonuna geldiğimde son harflerini yazamadığı son cümleyi okudum. Yazılamayan harfler için, önce bir polis arabası gelmiş olma olasılığını düşündüm ancak en sondaki silik harflerden boyasının bittiği belli oluyordu: “En Büyük Karakar...” Gecenin soğuğunda bir elinde boya kutusu (yazdıklarına bakınca, oldukça büyük bir kutu olduğu anlaşılıyordu) ve diğer elinde fırçayla çalışırken düşünme fırsatı bulmuş ve yaşamın güzelliğini farketmiş olmalıydı. Artık terkedilmenin hüznü azalmış, hatta unutup, tuttuğu takım aklına gelmişti.

Bir ay kadar önce çok sık yürüdüğüm caddenin geniş kaldırımı üzerine büyük harflerle yazılmış bir yazı gördüm. Bir gün önce orada olmadığına göre o gece yazıldığı belliydi. Bir ayrılık sonrası, boyayla kaldırıma yazılmıış sitem dolu bir mektuptu: “Eğlen güzelim, gününü gün et” diye başlayan bir mektup... Kulübede sürekli güvenlik görevlisi bekleyen bir kız yurdunun önündeki kaldırıma, mektup için kısa ama kaldırım için uzun olan bu yazıyı yazmak için çok geçerli nedenleri olmalıydı: Açılmayan telefonlar, ulaşmayan mesajlar, değişmiş telefon numaraları... Şimdiki gençlerin, mektup yazıp zarfla gönderme gibi başka bir seçeneğin olduğundan haberleri yoktur, bilse onu denerdi, kaldırımda uğraşacağına. Artık biraz silik olsa da, o mektup kaldırımda hala okunuyor.

Birkaç yıl önce bir bahçe duvarına çizilmiş bir kalbin içinde iki harf görmüştüm. Onun altında başka bir kalp, içinde başka bir harf ve ikinci harfin yerinde bir ok yukarıdaki kalbin içindeki harflerden birini gösteriyor ve yanında bir sözcük: “Ablası”. Üzeri boyanmış olsa da hala okunuyor ve duvardaki bu ince mizahı her gördüğümde gülümsüyorum.

Eskiden kalplerin içinde yalnızca iki harf olurdu. Şimdi içinde adların açık açık yazılı olduğu kalpler de görüyorum. Bu bir değişimin sonucu. Eskinin küçük pencereli ve bu pencerelerde perdeleri olan muhallebicileri nasıl artık kalmadıysa, şimdiki gençler kafelerde akvaryum gibi tamamen cam vitrinlerin önünde oturuyorlarsa, duvarlardaki harflerin birşeyleri gizlemesine gerek duymuyorlar.

Zaman zaman, duvarlara kimi zaman aceleyle kimi zaman özenle çizilmiş kalplerin içindeki harflerin üzerinin boyanmış olduğunu görüyorum, onları boyayan, adları simgeleyen harfleri tamamen yoketmeyi istemiş olmalı. Kimi zaman harflerden yalnızca birinin üzerinde çarpı atılmış görüyorum, bu çarpının ne mesaj içerdiğini anlamak çok kolay.

Eskiden fırçayla çizildiğinden duvardaki kalbin daha keskin çizgileri olurdu. O zamanlar bir kalbi çizmek için en az iki fırça darbesi gerekirdi. Şimdilerde sprey boyalar kullandıkları için kalbi bir kerede çizme şansları oluyor ve çizilen kalbin daha yumuşak çizgileri oluyor.

Şimdinin sprey boyalarıyla duvarlara kalpleri çizmek kolaylaştı, üzerine bir çarpı atmak da.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..