- Kategori
- Gündelik Yaşam
Duygu sağanağına yakalandım...
İşlerimin yoğunluğu nedeniyle, uzun zamandır özel siteme gelen mesajlara bakamıyordum. Dün akşam bilgisayarı açarak, bir şeyler yazanlar var mı diye posta kutusunu baktım. Birçok mesaj vardı. Ama içlerinde ikisi beni çok şaşırttı ve de duygulandırdı. Çünkü her ikisini de tanımıyordum.
1. Mesaj
Sayın, Turgut ERBEK
21 Nisan 2007 Cumartesi günü saat 14.00 de Üsküdar Belediyesi Altunizade Kültür Merkezinde Türk şiiri ve edebiyatının büyük ustası gazeteci Şemsi Belliyi anma günü programı düzenlenmiştir.
Şemsi Belliyi yakından tanıyan, seven, bilen sanat arkadaşlarının konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte şairin bestelenmiş şarkıları müzik eşliğinde seslendirilecek, Oğlu Bengü Belli'de film gösterisinde yaşamından görüntüler sunacak.
Sema Çevik’in hazırlayıp yönettiği anma gününe Turgay Akşahin, Yavuz Bülent Bakiler, Rıza Beşer, Meral Dalaman, Atilla Damar, Necati Dikmen, Ayşe Egesoy, Mahmut Erdal, Mehmet Ergönül, Cazim Gürbüz, Ahmet Selçuk İlkan, Engin Köklüçınar, Faika Sarp, Süleyman Özerol, Nedret Selçuker, Sema Şehnaz Yadigar, Ömür Göksel katılacak
Ölümünün 12. yılında onu tanıyanlar, arkadaşları sahnede konuşurken, dinleyiciler de iyi bir edebiyatçının anma toplantısında bulunmanın onurunu bizimle paylaşacaklar. Size de aramızda görmekten onur duyacağız.
Saygılarımla
BENGÜ BELLİ
Ne yazık ki mesajı zamanında okuyamadığım için, etkinliğe de katılamadım. Rahmetli usta gazeteci, yazar, şair Şemsi Belli’nin "Güle güle çocukluğum" adlı şiirini bir yazımda kullanmıştım. Anladığım kadarıyla sitemde şiirini kullanıp, ismini yad ettiğim için bana ulaşmaya çalışmışlar. Anma gününe emeği geçenlerin hepsine teşekkür ederken, orada bulunamadığım için de hepsinden özür diliyorum. Ben davet edilecek bir şey yapmadım. Sadece ölümsüzlüğü hak ederek aramızda yaşayan Şemsi Belli’nin o güzel şiirini kullandım. Anadolu’nun bu yürekli ve vefalı insanları, küçük bir anımsamayı bile vefa sayarak beni duygulandırdılar.
2. Mesaj
Merhaba, Turgut ERBEK
Bu mesajı İstanbul’dan yazıyorum. İnternet’te geçmişi araştırırken köyümüze gitmek istedim yani (Sulakbahçe köyüne) orada sizin değerli isminizle karşılaştım. Ve tarifi çok zor bir mutluluk duydum. Bizimde böyle değerli ve güzel insanlarımız varmış diyerek gururlandım. Sitenizi ziyaret ettim çok güzel olmuş gerçekten. Keşke sizin gibi birçok insanımız daha kültürle, edebiyatla, sanatla, bilimle ilgilense ve başarılı olsa.
Başarılarınızın devamını dilerim. Saygılar...
Arzu ÇİÇEK
Güzel köyümün fotoğraflarını da eklemiş. Kızın soyadını kafamda dolandırıp durdum. Uzun uzun düşündüm, tahminler yürüttüm. Kendi kendime, "köye kurduğum kütüphane ve kitaplarım sayesinde beni tanıyor olabilir diye" düşündüm. Zira, beni tanımadan kitaplarımı ve ismimi ezbere bilen o kadar çok öğrenci var ki. Birçoğu bugün Üniversite öğrenci. Kitaplarım köye ilk ulaştığında, kitabın arkasındaki resmimi görüp, özgeçmişimi okuyan öğrencilerin, "Bu yazar bizim köylü. Tanıyan var mı?" diyerek koşturduklarını duymuştum. Uyamayacağımı anlayınca yataktan kalkıp bilgisayarı açtım ve masajı yeniden okudum. Köydeki öğrencilerden olsaydı, onun kullandığı cümleler farklı olurdu diye düşünerek, adresine mesaj attım ve MSN ye kaydettim. Ertesi gün işyerimde MSN yi açtığımda karşımda buldum. Kızcağız benim yakın akrabammış. Ne o beni tanıyor, ne de ben onu. Çünkü yıllardır onların nerede olduklarını dahi bilmiyordum. Birbirimizi kaybetmiştik. Bugün onu ve ailesini bulduğum için duyduğum mutluluk, bir hafta önce kaybettiğim arkadaşlarımın acısını biraz olsun unutturdu.