Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Duygu ve düşüncelerin yaşlanması vücudun yaşlanmasından daha kötüdür

Duygu ve düşüncelerin yaşlanması vücudun yaşlanmasından daha kötüdür
 

(Herkesin mutlaka okuması gereken, insanların hayatını değiştirecek bir yazı)

İlerleyen yaşımızla beraber sadece bedenimiz değil duygu ve düşüncelerimiz de yaşlanır. Bedenimiz bazı şeyleri yapamadıkça onların bizim için gereksiz olduğunu düşünürüz. Ve gençlikte yaptığımız çoğu şeyleri yavaş yavaş terk edip kendimizi yaşlılığa alıştırmaya başlarız.

Ancak yaşam sepetini erken ve üstelik yanlış boşaltıyor olabiliriz. Yani henüz ananasları ve çilekleri atmamız gerekli değildir ama etrafın dolduruşu ve yanlış algılar bizi çiçeklerden bile uzaklaştırmış olabilir. Afişlerine yıllarca heyecanla baktığımız sinemaların önünden boynu bükük, başı öne eğik, ilgisiz ve üzgün geçip gideriz.

Aslında bu bir anlamda hayattan kopuştur. Oysa hayattan ne zaman kopacağımıza biz kendimiz karar veremeyiz; çünkü gözlerimizdeki ışıklar gözlerimiz kapandığı ana kadar parlamaya devam eder.

Hayatın umurunda bile değilizdir; bırakırsak, o da bizi bırakır. Ve bu kırılgan çağlarda hayatın bittiği şeklindeki duygularımızın depreşmesiyle hatalar yaparız. En büyük hatamız 60 yaşında hayatın bittiğini düşünen cahil ve boş insanları dinlemektir. Zaten böyle yetişmişsek daha da kötü. Birisinin söylemesine gerek kalmadan varıp duvar dibine otururuz. İnsanı duvar dibinde oturtan ayakları değil aklı ve yüreğidir. Ayaklarınız bir hastalık hali olmadığı sürece sizi gömüleceğiniz mezara kadar götürür. Ancak ayakların gideceği yolunuzun olması lazımdır. Duvar dibinde oturan kimsenin gideceği yol mezarlığa kadardır.

Âlimler, ulemalar ve hatta yaşam koçları bile yaşlılığa teslim olmuşlardır. Oysa vücut kendisini taşıdığı sürece insan hayatın içindedir. Türkiye’de 60 yaşından sonra seks yapan yoktur. Hayatı (biyolojik süresinden ileri) uzatmak mümkün değildir ama var olan ömrümüzü sonuna kadar yaşamak mümkündür.

Yanlış anlayışlar nedeniyle (yaş yetmiş, iş bitmiş gibi) hayatı 60 yaşında bitirip ama 90 yaşına kadar yaşayan kimse kara cahildir. Bu kimse 30 yıllık ömrünü yok etmiştir. İnsan bu 30 yılda da çok şeyler yapabilir.

Vücudun erken çökmemesi ve hastalıklar çıkmaması için “Az yeme diyeti” nin ömür boyu uygulanması gerekir. Az yeme diyeti gramla yemektir. Böyle yemediğiniz sürece biyolojik yaşınızı tamamlayamadan ölürsünüz. “Az yeme diyeti” aslında hayatın gerçek halidir ama biz bilmediğimiz için diyet programı sanıyoruz. Artık bu saatten sonra yılların alışkanlığını yenip bu diyeti uygulamak çok zordur ve binde bir kişi başarılı olur. Tahminen 1 yıllık tavizsiz bir sürede bu diyete alışılabilir.

Bu diyette ne yediğiniz değil miktarı önemlidir. Beş öğünde (sabah 07, 10.00,12.00,15.00 ve 18.00) bugün tükettiğimizin 1/3 miktarı kadar (ama imkânımız varsa favori yiyeceklerle her gün değişen çeşitlerle) yiyecek/içecek tüketmeliyiz.

İnsan sindirim sistemi günde yaklaşık ortalama 5 kilo yiyecek içeceği ve üstelik yıllarca karşılayacak yapıda değildir. Buna taş olsa demir olsa dayanmaz. Baskısından, şiddetinden bozulmasa bile artık maddesinin zararlarından bozulur. Hastalanıp erken ölmemizin nedeni çok yememizdir. Doktorlar bunu bize söylemezler; çünkü o zaman müşteri bulamazlar.

Bunun dışında hiçbir diyet insanı sağlığına kavuşturmaz. Aslında bu bir diyet değil yaşamın gerçek halidir. Zararlı alışkanlık, çevre ve genetik sorunları olmayan biri bu diyeti de uygularsa kesinlikle 100 yaşından önce ölmez.

Sözde genç ve dinç olmak için ileri yaşlarda ağır sporlar yapılması son derece yanlıştır. Bu, vücudu yapabileceğinin üzerinde zorlamaktır ve bir şekilde bedelini ödettirir. Ama vücudun hareketsiz kalması da yanlıştır. Yediklerimizi eritme derdimiz olmayacağı için yaşamımızı sürdürme adına yaptığımız hareketler bize yeter.

Zayıflamak için spor yapmak aptalca bir şeydir. Doğrusu hiç şişmanlamamaktır. Ayrıca spor vücudu bozar, çirkinleştirir.

Normal insanların (az yeme diyetli yaşayan) biyolojik yaşlarının sonlarına kadar (üst sınır 124) sağlıklı kalmaları mümkündür. E sağlıklı olduğun zamanda hayatına devam edersin. İlkel toplumlarda (bizim gibi) halkta bu bilinç henüz oluşmadığı ve insanlar dinin etkisiyle kaderci davrandıkları için erken yaşta gereksiz bir yaşlılık psikozuna girerler.

Ve bunların bu geri kafalı düşünceleri bütün toplumu etkiler. İnsanlar 50–60 yaşlarına geldiklerinde her an öleceklerini düşünerek hayatı bırakırlar. Bunların içinde mezar yerini ayırtanlar, vasiyetini yazanlar bile vardır. İşin kötüsü bu yanlış zihniyet okumuş aydın kişilerde de vardır. Ayrıca ileri yaştaki insanların bazı şeyleri yapmaları bu gerici toplum tarafından ayıp olarak görülür. 60 yaşındaki adam karısını öpemez. El ele gezemez. Maça, sinemaya gidemez. Bunların cinsel talepleri de rencide edici bir şekilde reddedilir. Adam/kadın utandırılır ve bunlar da mecburen cinselliği bırakırlar. Bu gerici zihniyete göre 60 yaşından sonra bir kişi sadece torun bakar. Düşünün adam 60 yaşında, 90 yaşında ölüyor; 30 yıllık hayatında sadece torun bakabilirmiş. Oysa 60, 70 hatta 80 yaşındaki birisi önemli bir sağlık sorunu yoksa 40 yaşındaki birisinin yaptığı her şeyi yapabilir.

Ne yazık ki bu yanlış anlayış yüzünden Türkiye’de insanların 60 yaşından sonra yaşasalar bile hayatları yoktur. Bazı geri zekâlı çocukları ve yakınları “sen yaşlısın bir kenarda otur” diyerek bu insanların hayatlarını bitirirler.

Elbette başka etkenler de vardır ama temel olarak ömrümüzü vücudumuzun dayanma süresi belirler. Ve sağlıklı bir vücut en az 80 yaşına kadar işlevini yerine getirir. Vücudumuz beyaz eşya gibidir; ne kadar iyi bakarsanız o kadar dayanır. Ben bir buzdolabını 25 yıl kullandım. Bacanağım aynı marka buzdolabından bu sürede 3 tane eskitti. Anlayın artık. En önemli konu bunu sizin anlamanızdır. Hayatınızı düzene sokmak için gerekli irade gücüne sahipseniz hiç durmayın. Zaman geçtikçe ömrünüz kısalıyor.

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..