Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Duygular görünür olsa

Duygular görünür olsa
 

Bugün aklıma bir cümle takıldı..
"Duygular görünür olsa"...
Hani insan, özellikle de yılların hesabını yapmaya başladığında yalnız kalmak ister. Kendi başına kalmak, toplamak, bölmek, çıkarmak..
Geçen yılların bilançosunu çıkarmak..
Elindekilere bakmak, ideallerin kaçta kaçının gerçekleştiğinin hesabını yapmak..
Gerçi bunların da çok anlamı yok ya, olduğunu varsayarak, gönlü avutarak. Yaşanan yılların hesabı yapılırken, ömrün başı en baş köşeye konur nedense..
Hepimizin vardır, yüreğin derinliklerinde saklı çocukluğa özlem köşesi..
Çocukluk en mutlu, en kaygısız, en tasasız zaman dilimi olarak hatırlanır nedense..
Öyle midir aslında sizce?..
Yavaşça gözlerinizi kapasanız, başınızı geriye yaslasanız, kaysanız o mutlu kabul edilen zaman dilimine yavaşça bir kaydıraktaymış gibi, hiç mutsuz olduğunuz bir anıya rastlamaz mısınız gerçekten?
Ben rastlarım kendi adıma, hem de yığınla..
Korkularıma, kaygılarıma, gözyaşlarıma dokunabileceğimi sanırım bazen, o kadar yakın gelir bana..
En çok da korkularımı hatırlarım..
Karanlıktan korkardım mesela..
Akşam yaklaşırken, hava yavaşça serinlerken, oyun oynadığım arkadaşlar evlerine dönüp, yol üstündeki çiçekler yavaşça yapraklarını ve çiçeklerini kapatmaya başlarken, çok sevdiğim yazları gidilen o bahçeli taş evin, tahta iç merdivenlerini çıkarken kalbim daralırdı..
Korkum sanki bir kaktüs gibi ruhuma batardı, ince ince bir yığın diken gibi..
En çok da geceleri aniden uyandığımda korkardım o ölümcül karanlıktan..Tanımsız, kötü bir şeyin evin içinde dolaştığını adeta duyardım..Karanlık hep ölümü çağrıştırırdı bana, sevdiklerimi, en çok da annemi ve babamı kaybetmekten korkardım..
Sabah uyanıp da sofaya çıktığımda, güneşi görünce adeta bir coşkuya kapılır, mutlaka aşağıya inip, üstleri henüz şebnemli otların arasında yürümek, açılmaya başlayan çiçekleri koklamak, sabahın esintisini hissetmek isterdim..Mutluluk yeni açılmış narin bir papatyaya benzerdi bilirdim..Annem daima aşağıya bir hırka atardı yukarıdan, üşüyeceksin derdi. Ama bilmezdi ki, ben o sırtımda dolaşan şımarık esintiyi çok severdim..Bir yasemin çiçeği gibi, insanı nasıl deyim biraz kışkırtan bir yanı vardı..Ve çok da güzel kokardı, koklamaya kıyamazdım..
Dün gibi hatırlıyorum..
Ömrü upuzun sanırdık hani, günler geçmek bilmezdi..Katmerli güzel bir karanfil gibi..Acele ederdik herşey için..Yaşamak için acelemiz vardı, ne kadar sahiciydi tüm o çocukça kaygılarımız üstelik..
Büyümeye başlayan ruhumuz ve bedenimizin isyanlarla dolup taşardı. Çatışmalarımız vardı ebeveynlerimizle, toplamda yaşamla ve isyanlarımız gelincik çiçeklerine benzerdi. Bazen gözlerimizde bazen yanaklarımızda, bazen kaçıp saklanılan bir ağaç altında açardı.. Ama genelde ışığı severdi gelincik çiçeklerimiz ve ışığa doğru uçan pervaneler gibi adalete aşıktık..
Ama hep bizimleydi isyanımız , öfkemiz, al al açar, göz bebeklerimizde dünyaya bakardı..
Ve yine hayallerimiz vardı..Beyaz bulutlar gibi, ilkbaharda kuytularda açan mor menekşeler gibi..Menekşenin kokusu gibi gerçekleşmesi fikri bile iyi gelirdi, mutsuzluğa en iyi ilaçtı..
Neydi ki bunlar..Bazen bir oyuncak bebek, bazen bir güzel söz bazen gidilmek istenen bir yer ve bazen güzel bir giysi..Hepsi "güzel olacak her şey", ana fikri taşırdı..
Ama bir demet menekşe gibi, büyüdükçe yenilenirdi ve büyüleyiciydi..
İdeallerimiz vardı, en kötü zamanlarda bile bize yaşama gücü veren, karakışların zemheri soğukların ortasında açan nergisler gibi. Ne güzel hisler yaşatırdı..
Araya bazen ısırganlarda karışırdı..
Isırganlarda biterdi çünkü çiçeklerin arasında ve çok can yakardı..
Hayat bana hep bir gül buketi gibi güzel gelirdi..
Ama gülleri koklarken ve dokunurken dikenleri de ele batardı..
Duygular görünür olur mu?
Olur tabi ki..
Dikkatli bakıldığında hepsi görülebilir belli belirsizde olsa..Bazen bir dokunuş, bazen bir gözyaşı, bazen sevgi, bazende nefret dolu bir sözcük..
Görünür hepsi aslında, yansır yüreklerden dışarı..
Var mı hala, açan gelincikleriniz, nergisleriniz, menekşeleriniz , papatyalarınız ve en önemlisi kırmızı gülleriniz?
Duygular çok derindir derindedir aslında..Zekadan ve akıldan da..
Ama görünür olurlar zaman zaman..
Bazen çiçekler gibi, bazen uçan bir kelebek gibi, yada nasıl istiyorsanız öyle işte..
Bu size bağlı..
Bazen iyi, bazen kötü olsa da..
Güzel bir ömür diliyorum herkese..
............
Saygılarımla..
Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir
Muğla

 
Toplam blog
: 130
: 1375
Kayıt tarihi
: 08.04.14
 
 

Muğla Üniversitesinde Prof. Dr. olarak çalışmaktayım. Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez..