Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '16

 
Kategori
Deneme
 

Duygularımızla iç dünyamızı uyutuyoruz

Duygularımızla iç dünyamızı uyutuyoruz
 

Görsel alıntı


Dünyada pek çok insan yaşamı boyunca kendini, bakış açısını, aklını, ruhunu tanımadan yaşar ve sonuçta esas dünyaya göçer.

İnsanlar güzel düşünceleriyle verdiği doğru kararlarıyla kendini sevmeli. Onlara yön veren aklına, ruhuna ve bedenine sevgi ve saygı duymalı.  

Dünyada ve çevremizde meydana gelen acı olaylar nedeniyle karınca misali bedenimize bünyemizden, tahammül ve sabır gücümüzden daha çok ağır yükler yüklüyoruz.

Ağır yükler sırtımızda kaldıkça bedenimiz yorulur. Ağırlık yüreğimize intikal edince bu kez iç dünyamız kararır. Sağlıksız yaşama davetiye çıkarılır.  

Yaşamda istediğimiz hedeflere bir anda ulaşmak istiyoruz. Hedeflerimize adım, adım ulaşırsak yaşam daha kolaylaşır, az yoruluruz, yıpranmayız ve daha sağlıklı oluruz.

Toplum olarak çok aceleciyiz, sabretmesini bilmiyoruz. Acılarda, haksızlıklarda, üzüntü veren durumlarda sabırlı değiliz, dayanç gösteremiyoruz.  

Acele etmemek bize şükran duygusunu ve kabullenmeyi aşılar. Sabretmeyi öğretir. Sabır her şeyin anahtarıdır diyoruz lakin bazen saman alevi gibi çabuk yanıyoruz tez sönüyoruz.  

Amacımıza doğru iyice düşünmeden ilerlediğimiz zaman sonuçları önceden fark edemediğimiz hareketlerle karşılaşırız, bu da bizi düş kırıklığına uğratır ve hedefimizden saparız.

Ufak hatalar büyük hatalar yapmayı engelleyen yegâne durumlardır. Acele etmemek diğer fırsatları da değerlendirmemizi sağlar.

Amacımıza doğru bir şekilde ilerlerken aklımız tamamen hedefimizde olur ve arka planda oluşan diğer fırsatları göremiyoruz. Belki de arka planda kalan o fırsatlardan biri hayatımızın fırsatıdır.

Yaşamda insanlığın bütün vasıflarına haiz olmak için büyük bir imtihandan geçiyoruz. Hiçbir şey tesadüf değil. Bizi biz yapan deneyimlerimiz ve hayata karşı tutumumuzdur.  Acele etmesek doğal olarak olaylar karşısında direncimiz ve sakinliğimiz artar.

Bizi en çok köşeye sıkıştıran etkileyen öfke, kaygı, üzüntü, nefret ve korku duygularımızdır.

Sinirlerimizle hareket ederiz, sonra pişman olur yatışırız. Böyle anlarda kin ve nefret gütmeyenler doğru kararlarıyla güzelliklere daha yararlı ilaveler katmış olurlar.

Hep görünen dış dünyamıza odaklanıyoruz. Hal bu ki bizi yaşama bağlayan ancak görünmeyen bir de iç dünyamız var. Duygularımızla iç dünyamızı uyutuyoruz.

Dış dünyada olan çoğu olayları iç dünyamızda çözmediğimiz duygu durumları yüzünden oluyor. İç dünyamızla hiç ilgilenmiyoruz, ona vakit ayırmıyoruz.  

JACKSON BROWN; Bol, bol gülümseyin hem maliyeti sıfır, hem de bedeline paha biçilmez diyor.

Öfke, üzüntü ve keder gibi duygusal problemlerimiz altında kendimizi suçlama, kabullenmeme, küçük görme ve kendini sevmeme nedenleri yatar.

Duygular aslında enerjidir. Öfkede bağırırız bu negatif ve güçlü bir enerjidir. Üzüntü ve kederde gözyaşı dökeriz. Bunlarda enerjinin fiziksel duruma dönüşmesidir.

Öfke ve duygusal problemlerin temelinde zihinsel sorunlar yatar. Bu zihinsel problemler bazı negatif duygusal problemlere neden olur. 

Yaşamda acelesiz, sabırlı şekilde hedeflere adım, adım ulaşırsak doğru kararların ve güzel düşüncelerin sahibi oluruz.

Güzel düşünce ve güzel kararlarla ne öfke, ne dargınlık, ne haksızlık, ne yoksulluk, ne üzüntü ve ne de savaşlar olur.   

Bütün insanların insanlık adına güzel düşüncelerle, doğru kararlarla yaşamaları dileğimizi olsun.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN  

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..