- Kategori
- Psikoloji
Duygularınız size ne anlatıyor?
Duygularımız, bizim için iyi ve kötü olan şeyler konusunda bizi uyaran muazzam bir alarm sistemidir.
Örneğin düştüğümüzde yada bir yerimizi vurduğumuzda hemen fiziksel bir müdahaleye ihtiyaç duyarız. Sargı bezi, bandaj, alkol vb. Bir yandan da özellikle küçük çocuklar için söylenen “elini sobaya değdirirsen birden çekmen ve bir daha asla dokunmaman gerektiği mesajını sana beynin iletir ve sende öğrenirsin.
Bunun aynısı bence duygular içinde geçerli. Duygularımız çeşitli iç ve dış etkenler tarafından tetiklenir ve bize bir şeyler yapmamız gerektiği mesajını verirler.
Yaşadığımız hayatta bizi mutlu eden ve üzen bir çok şey yaşarız. Ör;
Kederlenmek – başkalarının üzüldüğünü görünce, bir aile kaybını hatırlayınca
Öfke – adaletsizlik yaşayınca, biri size küfür ettiğinde
Çaresizlik – patronunuzun bir isteği yada yaptığınız için sonucunda ortaya çıkan bir şey yüzünden
Yalnızlık – sevecek biri ile tanışmadıysanız,
Kalp çarpıntısı ve başağrısı – bizim önemsediğimiz ama kendini önemsemeyen insanlar olduğunda
Acı – sevdiğimiz biri vefat ettiğinde
Korku – tehlike anında
Mutluluk – bir ilişkide yada finansal açıdan işler yolunda gittiğinde, komik bir şey varsa
Rahatlama – tatildeyken, yakın arkadaşlarla birlikteyken, sevdiğiniz bir işi yaparken
Gururlu – iyi bir şey yaptığımız söylendiğinde
Heyecanlı – özel bir şey yaptığımızda
Haz – güzel bir yemek yemek
Daha yazarken aklıma bir sürü örnek geliyor, o yüzden burada kesiyorum. Aslında özetlemek gerekirse biz pozitif duygularımızı dikkate alıp peşlerinden gidiyoruz.
Peki ya kendi inançlarımızdan, düşünce ve duygularımızdan kaynaklanan duygularımız ne olacak?
Şöyle bir şeye inanmıyorum: kızgınlık, incinme, kaygı ve depresyon gibi duyguların başka insanlar yada olaylar tarafından bizim sırtımıza bindiklerine. Aslında kendi duygu, düşünce yada davranış şekillerimiz bence onları davet ediyor.
Bizim sebep olduğumuz ve yine bize zarar veren düşünceler
Korku – olacağını varsaydığımız şeyler ile ilgili
Kaygılarımız
Depresyon
İncinmek
Kızgınlık
Çabuk kızma
Canı sıkılmak
Sobaya değmek konusunu düşünün. Yukarıdaki duygulara sahip olduğunuzda bunların sizin istemediğiniz şeyler olduğunu düşüneceksiniz. Ve bu duygulara yol açan şeylere kendinizi yasaklayacaksınız. Soba suçlu mu sizce?
Örneğin, biri sizi suçladığında incineceksiniz ve sizi incitmekle suçlayacaksınız karşınızdakini. Ben bugüne kadar çevremde hep “özgüveni yüksek biri” olarak tanındım.Ama kendi çevremde “Yeterince iyi değilim” yada “Yanlış bir şey yapmış olmalıyım” yada “Olmuyor” diyen bir sürü insan oldu.
Eğer bu tip inançlarınızı bırakır, karşınızdakilerin davranışını kişisel olarak algılamazsanız incinmemiş olursunuz. Yalnızlığınızı aşmak için uğraşırsanız aşarsınız. Birinden ayrıldığınızda üzülebilirsiniz ama bunu size karşı değilde iki kişinin birarada olamaması gibi düşünebilirsiniz.
Eğer kendinizi incinmiş hissediyorsanız bu size önemli bir mesaj vermektedir unutmayın. Sizin için doğru olmayan bir düşünce tarzına sahip olabilirsiniz, olayları kişiselleştiriyor olabilirsiniz ve bu düşünce tarzınız sizi üzmektedir. Size zarar veren düşünce tarzınızdan sıyrılmanız gerekir. (Kendinizi jiletlemenin manası yok)
Aşk, keyif ve iç barış gibi olumlu düşünceleri içinizde büyütebilirsiniz. Siz özünüzde kendinizi büyütebilir ve pozitif hale getirebilirsiniz. İhtiyacınız olan güç içinizde mevcut ancak çıkarmak için biraz uğraşmanız gerekiyor.
Duygularımız bize ne anlatıyor? Dış etkenli üzücü duygularımız bize kendimizi rahat ettirmemiz, rahata doğru yol almamız gerektiğini söylerler. Dış etkenli mutlu duygularımız ise orada kalabildiğimiz kadar kalmamızı. İçimizden gelen bizi üzen duygular ise inanç, duygu ve düşünce tarzlarımızı değiştirmemizi ve kendi kendimize zarar vermememizi söylerler. İçimizden gelen ve bizi mutlu eden duygular ise doğru yolda olduğumuzun işaretleridir.
Duygularınıza vakit ayırın ve onların size verdikleri mesajları iyi anlamaya çalışın!