Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Duygusal akıl noksanlığının sonuçlarından: Şiddet

Duygusal akıl noksanlığının sonuçlarından: Şiddet
 

Almanya’nın Niedersachsen Eyaleti İçişleri Bakanı Uwe Schünemann şöyle bir açıklama yapıyor:

“Gençler arasında artan şiddet, toplumun bütününü ilgilendiren bir fenomendir. Eskiden tabii bir çekingenlik vardı. Okul avlusunda çıkan bir kavgada yere yıkılan birine tekmeyle vurulmazdı. Bugün her şey değişti.”

Goleman: “ Günümüzde çocuklarımızın duygusal eğitimini şansa bırakıyoruz ve bunun sonuçları çok yıkıcı oluyor.“ diyor.

Duygusal Zekâ ve onun eğitimi hususu, insani mükemmellik adına fazlaca önem taşımakta… Duygusal Zekâ üzerine geniş araştırmalara sahip olan ve aynı isimle 1995 yılında yayınlanan kitabıyla ( Emotional Intelligence; Why It Can Matter More Than IQ – Duygusal Zekâ “EQ” Neden IQ’dan Daha Önemlidir?) dikkatleri çeken Dr. Daniel Goleman, eserinde duyguların önemi kadar, onların eğitimi ve kontrolü üzerine geniş bilimsel araştırmaları ele almış ve salt mantığı kapsayan IQ’nun neden tek başına yetersiz kaldığını ve insanlar ile yaşamları üzerinde ne gibi etkileri olduğunu ayrıntılı olarak açıklamıştır. Goleman, bencillik, şiddet ve alçaklığın toplumsal hayatın güzelliklerini alt üst ettiğinden ve duygusal zekâ ile anlatmak istediğinin, duyarlılık, kişilik ile ahlaki güdüler arasındaki denge olduğundan bahsetmekte… Bu da bizim savunduğumuz, akıl-kalp dengesi teziyle birebir örtüşmekte…

Çoklu Zekâ kavramını ortaya koyan Prof. Gardner, duygusal aklın (burada kişisel zekâ olarak geçiyor) önemi konusunda şunları söyler:

"Kişisel zekâsı zayıf olan, 160 IQ'lü birçok kişi, bu yönü kuvvetli olan 100 IQ'lü kişilerin altında çalışıyor. Günlük hayatta kişiler arası zekâdan daha önemli bir zekâ türü yoktur. Eğer bu eksikse, kiminle evleneceğinize, nerede çalışacağınıza dair kötü kararlar verirsiniz. Kişisel zekâ alanında çocuklarımızı okullarda eğitmeliyiz."

Duygusal anlamda zekâ noksanlığının temelleri, her ne kadar biyolojik köklere dayansa da, aile içerisindeki yetişme tarzı büyük oranda etkili olmaktadır. Bir araştırmaya göre, New York'un yukarı bölgelerinden 870 çocuk, 8 yaşından 30 yaşına kadar takip edilmiş, küçük yaşta saldırgan, kavgacı ve geçimsiz çocukların 30 yaşlarına geldiğinde birçoğu adli vakalara karışıyordu. Üstelik bunların çocukları da aynı şekilde sorunlu büyüyordu. [1]

Sanki şiddet, saldırganlık ve potansiyel suç işleyicisi olmanın, nesilden nesile aktarıldığı gibi bir düşünce de çıkmıştır ortaya... Tabii ki bunun tamamen genetik olduğunu iddia edemeyiz ancak, saygısız, saldırgan, suç işlemeye yatkın kişilerin geçmişlerine baktığımızda, çoğunlukla çocuk yaşlarda başına gelen travmatik bir olayın ya da aile içi şiddetin ve empati yoksunluğunun izlerine rastlanmaktadır. Sorunlu kişiler, genetik özellikler bir yana, çocukluklarında uğramış oldukları keyfi ve insafsız terbiyeyi, büyüdüklerinde çocuklarına ya da gücü yettiklerine aynen tekrarlamaya aşırı yatkındırlar.

Okula başlamadan önce, bir çocuğun ailesinde olup bitenler, doğal olarak öfke eğilimini oluşturmakta hayati rol oynar. Bir araştırmaya göre, anneleri tarafından 1 yaşındayken reddedilmiş, doğumları sorunlu olmuş çocukların 18 yaşlarında şiddet suçu işlemelerinin diğer çocuklara göre dört kat fazla olduğu tesbit edilmiştir.[2]

Duygusal akıl, tüm yaşantısını sadece duygularıyla sürdüren akıl anlamında ele alınmamalıdır. Aynı şekilde, tamamen duygulardan yoksun bir davranış örneği olarak da görülmemelidir. Duygusal akıl, akıl – mantık ile duyguların dengesi ve “Kalp” ile beslenmesidir. Duygusal akıldan yoksun olan bir kişi, çok sinirlendiğinde, tehlikeli öfke patlamaları yaşayacak, bu durumda karşısındakine ya da kendisine zarar verecektir. Duygusal akıl yoksunluğu demek, duygulardan yoksunluk demek değildir. Aksine öfkelenen biri, aşırı duygusal bir yoğunluk yaşamaktadır; öfke de duygusal bir durum olduğuna göre… Öfkeyi kontrol etmek, aklını mantığını kullanmak ve vicdani muhasebe yaparak ona göre davranan biri, duygusal aklını olumlu yönde kullanabiliyor demektir.

Bu yazı eş zamanlı olarak www.gelisimbahcesi.com adresinde yayınlanmaktadır.

[1] Robert Emery , Familiy Violence, American Psychologist ( Şubat , 1989 )

[2] Birth Complications Combined with Early Maternal Rejection at Age One Predispose to Violent Crime at Age 18 Years , Archives of General Psychiatry (1994)

 
Toplam blog
: 63
: 1536
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

1968 yılında Üsküdar'da doğdum.İlk-Orta öğrenimimi Almanya'nın Hof/Saale kentinde tamamladım.Lise ve..