Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '08

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Duygusal zekâyı geliştirme 3

Duygusal zekâyı geliştirme 3
 

Çocuğun doğuştan üstün zekalı olması, Bize Allahin bir lütfudur. Çünkü üstün zeka da, işlenmezse kısa sürede kaybolup gidebilir. Bu yeteneği bulup geliştirmek ise, ailelere düşüyor. Üstün zeka ve yetenekli dediğimizde akla gelen ilk isimler “Einstein, Newton, Edison, Stephen Hawking, Beethoven” gibi isimlerdir. Kimileri bilim dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırıp nesilden nesile ulaşan buluşlara imza atma şansını buluyor. Kimileri ise fark edilemeden kaybolup gidiyor. Yüksek zeka; normalin üstü yüksek zeka, diye tanımlanır. Tüm insanlar arasında en ileri noktada olanlardır. IQ olarak 90'ın üstü normal, 135'in üzeri üstün zekadır.

Üstün zeknin oluşumu, çocukta 0 - 6 yaş gelişimi hızlıysa, yani yaşına göre daha çabuk yürüyor, hızlı öğreniyor, erken konuşuyor, insanlarla ilişkiyi erken kurabiliyorsa, konu ve kavramları çok kısa sürede ve yaşının ilerisinde anlama becerisi gösteriyorsa ileri zekadan bahsedebiliriz. Okul döneminde ise örneğin ilkokul 2. sınıf öğrencisi ama abisinin matematik problemlerini çözüyorsa bu ipucu olabilir.

Ebevynlerin Boşanmalari , çocukları olumsuz etkiler. Fakat, yaşa ve çocuğun bulunduğu ortama göre ortaya çıkan sonuçlar çok farklı olabiliyor. Bu anda, çeşitli tepkiler almak mümkün görünüyor. Boşanmanın etkilerinin hangi yaşta nasıl olduğunun bilinmesi, anne-babaların işlerini de kolaylaştıracak.

Çocuk 0-3 yaşlarinda, anne-baba ve çocuk arasındaki duygusal ilişkiler azaldıginda: Çocuğun duygusal beslenmeyi sağlayamaması, büyüme ve gelişimini geciktiriyor. Bunun yanı sıra uyku ve yeme problemleri ve ayakta durmak, oturmak gibi fiziksel yetenekler ve kekeleme ve kelimeleri yutma gibi bazı dil gelişimi problemleri görülebiliyor.

Çocukların okul öncesi dönemde içe kapanık ya da tam tersi fazla atılgan olma, her iki durumda da sosyal ilişkilerinde güçlükler yaşama görülebilir. Oluşan özgüven kaybı, karakteristik bir şekilde kişilik yapısında yer alabilir. Bütün bunlara ek olarak, hafıza gelişimi gecikebilir ve bloke olabilir. Dikkati toplamada yaşanan güçlükler, çocuğun saglıklı öğrenmesini ve akıl yürütmesini zorlaştırır ve son derece olumsuz etkiler.

Okul çağında ise, ilk planda görünen okul başarısızlığı ve uyum bozukluğudur. Çocukta ilgi ve dikkat problemleri olur. Uyku ve yeme problemlerine sık raslanır. Toplumla ilişkisi zayıflayan çocuk kendisini ifade etmekte zorlanacağı için, sosyal ilişki güçlükleri yaşayacaktır.

Ergenlikle beraber, yukarıda sayılan birçok olumsuz etkinin yanı sıra hayata karşı eleştirisel yaklaşan, olumlu düşünemeyen, hedef koyma ve strateji oluşturmada yetersiz, kişiler arası ilişkilerde sorunlar yaşayan, dürtülerini kontrol edemeyen, sınırlarını kestiremeyen, savunma mekanizmalarını sık ve yanlış kullanan, suç işlemeye eğilimli bir kişilik yapısının ortaya çıkması, oldukça yüksek olur.

Hastalarımın bana genellikle çocuklarından şıkayet ettiklerini çok sık olarak görmekteyim. Bunun yanısıra gençlerinde ailelerinden, yani ebeveynlerinin davranışlardan ya da sözlerinden yakınıyorlar, ama benim bugün üstünde durmak istediğim şu sözler ; “Sürekli benimle tartışma halinde, alttan alıyorum olmuyor. Ne yapsam sanki beni düşmanıymışım gibi görüyor. İlgilensem bir türlü, ilgilenmesem bir türlü.” Belki içinizden şu anda bu satırları okurken aynen beni anlatıyor diyebilirsiniz. Bu sorun çoğu ailenin başında olan bir sorundur.

Bu tip sorunların nedenini, özellikle aile çocuk ilişkisinde ortaya çıkan sevgi/öfke ortamına, bağımlılıktan birey olmaya geçememeye bağlayabiliriz. Yürüme ve dillenme ile başlayan gelişme, çocuğun ebeveyninden ayrı bir varlık olduğunu isbatedercesine, özellikle 2-3 yaşlarında her şeye” Hayır” dediği zamanlarda, hani “Gel” denilince geri geri gittiği bir dönemde. Bu dönemlerde anne ve çocuğun aynı istikamette gittiği pek görülmez. Daha sık, görünen manzara, isteklerini yapmaya çalışan bir çocuk ve onun arkasından koşturan, bir yerlere çeken, inatlaşan ebeveynlerle karşılaşmaktayım. Bu dönemi kişiler birde ergenlik döneminde yaşarlar. Bir ergen çocuk bu dönemde, sizin istediklerinizi yerine getirmez. Sanki sizin isteklerinizin tam tersini yapar, sizin istediğiniz çocugun isteginin tersi olan saç tipleri ve giyim tarzı içerisine bürünür. Bir de, sert oteriter bir babaya sahip olan ergen için bu dönem, pek çekilmez ve bu döneme ayak uyduramayan çocuk ters bir hal alır. Durum böyle olunca da yıllar geçse de kişi hep bu yaştan kaynaklanan özlemlerin içerisinde kalır. Bu sorunlara genellikle özgürlük arayışı içerisine girerek, evini terk eden ve birden yaşam stilini değiştirmeye çalışan kişilerde rastlamaktayız.

Bastırılmış duyguların arayışı tatmin olmadığı için en uygun ortamda tekrar bilinçaltından yüzeye çıkmaktadır. Belki de ergenlik yıllarında ya da çocukluk dönemlerindeki yaşlarda, kişiler çeşitli nedenlerle ebeveynine evet demek zorunda kalmıslardır. Uzerinde durulması gereken konu her duygu yaşanarak biter asla bastırarak değil. Dolayısıyla kişi hayatında kendisini en fazla birey olarak hissettiği yaşa geldiğinde, olayı olduğundan fazla abartarak aşırı bir tutku ile özgürlük arayışına girmekte ve daha tehlikeli sonuçlarla karşılaşabilmektedir. Bu nedenlerle çocuklarımızın her dediğini yapmak kadar her dediklerine muhalefetetmekte zararlıdır. Bence bırakın konuşsunlar ve sizde onları dinleyin, fakat, kathiyyen yorum yapmadan onları anlamaya çalışın, “Şimdi ben bu söze ne karşılık vermeliyim?” diye düşünmeden sadece dinleyin. Emin olun kazanan taraf siz olacaksınız ve en önemlisi bir gun onlarında eşi ve doğacak çocukları olacaktır.

Çocukların içinde ki güzellikleri ortaya çıkarmak için söz ve davranışlarını desteklemeli. Onların daha özgür daha güvenli, iç dünyalarını ortaya dökmelerine olanak sağlamalıyız. Böylelce yaşam daha güzelleşecek ve bizler onların ışığından daha çok faydalanabileceğiz. Çevremizdeki insanları ve çabalarını takdir ettiğimiz bir dünya dileğiyle

Saygıyla arzederim,

Mustafa Uçman

 
Toplam blog
: 92
: 2862
Kayıt tarihi
: 14.01.08
 
 

Hatay-Antakya’da 1963 yılında doğdu. İzmir İmam Hatip Lisesinden sonra 1981 yılında aile birleşim..