- Kategori
- Gündelik Yaşam
Duyulmayan sukut
Geldi oturdu usulca yanıma. Sadece elini sıkmakla yetindim. Yüzüne bakamadım. Sadece nefes alıp verişini hissediyordum. Özlemiştim ama sarılmadım. Kafamı çevirdim dişlerimi sıkarken. İkimizde çevremize bakıyorduk. Birbirimizle konuşmaya cesaretimiz yoktu belkide.
Bir anlık göz göze geldik. Nasıl gidiyor dercesine kafasını sağa sola sallayarak mimiklerinden yardım aldı. Bende sadece boş gözlerle baktım 'herşey yolunda' dercesine ama bu onu nasıl yorumladı bilmiyorum. Saatler geçmek bilmiyordu. Etraftaki hareketlilik durmuştu. O da sıkılmıştı benim gibi... Uzakta olmak daha iyiydi benim için. Uzaktan özlemek. Yanına geldiğimde elim kolum bağlanıyor konuşamıyordum. Zaten tekrardan hiç göz göze gelemedik.
Artık gitme vaktiydi. İlk ve son cümlemi kuracaktım. Hazırladım kendimi. 'Ben gidiyorum' dedim. Sessiz kaldı. Yorulmuştu konuşmaktan. Ben ise dinlememiştim bile onu. Çünkü annem öle biri değildi. Tüm saatimizi onu kötüleyerek geçirmişti ve ben şimdi annemin yanına gidiyordum...