Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

31 Temmuz '12

 
Kategori
Siyaset
 

Düzen böyle

Kendimi bildiğim günden bu yana önce ailemin siyasi yaklaşımı sonra okuduğum Adana Erkek Lisesinin üstlendiği etkin amaç nedeniyle siyasetle ilgilenirim. Hayatın akışı içerinsen peşine düştüğüm ekmek nedeniyle siyasetle çok yakın temas kuramama rağmen uzak da durmuş değilim.

Bizim kuşak devrimler, sendikalaşma ve özgürlük adına geniş kapsamlı ve duyarlı hareket ettiğinden aklına hiçbir zaman yolsuzlukları köşe dönücülüğü din sömürüsünü ihale takipçiliğini getiremediğinden siyasetin temiz kanadı ile ilgilenmişti. Ancak şimdi siyaset son derece kirlenmiş siyasetçi ise kişiliğini ve ayrıcalıklı özelliğini yitirmiştir. Şu anda ülkede yaşayan çok büyük bir kesim siyasete ve siyasetçiye inanmamaktadır, buna rağmen siyasetçilerin pişkin yaklaşımı anlaşılır gibi olmasa da sorunun ana kaynağının halkın duyarsız tepkisiz ve sorumsuz davranışlarından kaynaklandığı bilimsel verilerle ispat olunmuştur. Ne yazık ki bu yaklaşım bir ülkenin kaderini kendilerinin değil başka egemen güçlerin çizebileceğini gösterir ki “müttefikimiz” tanımlamasının ardında yatan gerçek aynen budur.

Bunu “müttefikimizin” bulunduğu ülkenin askeri ve siyasi kaynakları “sürü psikolojisi” olarak açıklamakta özellikle ülkemizde sıkça beslediğimiz ama katledip yediğimiz “koyun” benzetmesiyle de desteklemektedirler.

Bunu okuyunca kendi kendime dedim ki “koyun” nedir “sürü psikolojisi” nedir bir bakayım, adamlar haklı mı bize atfedilen yakıştırma da doğru tespitteler mi göreyim dedim. İşte bu yazının özü bu bahsettiğim konulardaki bazı açıklamalarımdır.

Bir kere şunu öncelikle belirtmeliyim ki, “koyunlar hayatta kalmak içgüdüsüyle hareket eden son derece ”bencil” hayvanlar olup kendilerinden başka hiçbir hayvanı asla düşünmezlermiş.”

Örneğin; herhangi bir vahşi hayvan saldırısında kaçıp kurtulmak yerine sürünün ortasına dalarak tüm sürüyü tehlikeye atarlarmış. Bunu bilim adamları “sürü” güdüsüyle hareket etme olarak yorumlamaktadırlar.

Koyunlar binlerce yıl önce evcilleştirilmişler ve sürü olarak yaşarlar. İnsanoğlu düşünmüş sürü olarak yaşayan bu hayvanları kontrol edecek denetleyecek yediğini içtiğini hazırlayacak daha doğrusu kendisinin ağzına lezzetli hale dönecek bu hayvanın başına birini koymuşlar adına da “çoban” demişler. Yani çoban bu hayvanları denetleyen yöneten adamdır.  Her şeyde olduğu gibi bu işte “çoban” da tek başına hiçtir, yardımlaşmaya hatta kendisin de korunmaya ihtiyacı vardır, işte bunun için bir başka evcilleştirilmiş hayvana daha ihtiyaç duyulmuştur “çoban köpeklerine” bir veya birkaç tane olması sorunun kısmen çözümü demektir.

İnsanoğlu koyundan ne bekler ki işine müdahale etmesi karışması ya da engel olmasını değil ki, çobanın bıraktığı yerde otlaması bol bol yavrulaması süt vermesi yününü kırptırmasıdır. İşte koyun bunu bildiği için önünde çoban etrafında çoban köpekleri ile kendini güvende hisseder, bazı”?) insanlar gibi özgür iradesine gereksinim duymaz. Gerçi koyunlar böyle bir gereksinme ihtiyaç duysalar ne olacak ki herhangi bir yaptırım gücü asla olamaz o yüzden tüm sürüye ayak uydurmayı yeğler. Yani koyun kendini sürünün bir parçası olarak gördüğü ve sürüyle birlikte hareket ettiği sürece rahat edeceğini bilir. Hem beynini kullanmak uyum sağlamaktan daha zordur bilir. Beynini kullanmadığı için de bol bol süt verir etini semizleştirir.

Diyelim ki sürüden ayrılacak mı ya da başka bir duruş mu sergileyecek önce “çoban köpekleri” sonra da “çoban” müdahale eder.

Peki, ortada bir sürü var, çoban var çoban köpekleri var, hiç aklınıza gelmiyor mu bu sürünün mutlaka bir sahibi vardır, diye. Sürü sahipleri sürüsüne sahip olmasını iyi bilen çobanları ve çobana uysal olan ama koyunlara sert gaddar acımazsız olan köpekleri severler ve ona göre de bir ücret gelecek garantisi verirler. Zaman zaman çobanlarla ters düştükleri olsa da değişmeyen tek şey “çoban köpekleridir”

Şimdi buraya kadar doğada böyle bir düzenin kurulduğunu dolayısıyla “düzen bu” diyebileceğimiz bir zincir var, değişebilir mi, değişebilir o yüzden zaman zaman doğanın yaklaşımları çoban sürü göndermeleriyle dolar taşar. Ortak nokta “koyun” ların asla eğitilemeyeceği sadece daha dikkatli daha titiz kontrol edilmesidir. Bunun için yapılması gereken diğerlerinden daha zayıf koyunların beslenmelerine iyi koşullarda barınmalarına orada duyacakları ihtiyaçlarına yardımcı olmaktır. Böyle daha rahat kontrol altına alınacak hem çobana hem çoban köpeklerine sorun çıkarmadan hareket etmeleri sağlanacaktır.

En iyisi biz Tanrı’nın kurduğu bu “koyunsal” düzeni bir kenara bırakalım şu güzelim ülkemizde “koyun” ya da benzeri hayvanların yaşam biçimine benzeyen bir yaşam biçimi olmadığına, aklını beynini kişiliğini ve ülkenin geleceğini düşünen seven insanların yaşadığına şükredelim. Yani soranlara “müttefiklere” bu ülkede gözü olanlara kargaşa çıkarmaya çalışanlara bu ülkede “insanca” bir yaşam vardır bizim koyunlarla ilgili alakamız yoktur hepimiz ülkemizi bayrağımızı halkımızı çok severiz onun için canımızı bile veririz, diyelim.

Ne dersiniz “şimdilik” diyebilir miyiz?

Hoş bu ülkede hala “Ne mutlu Türküm” diyemeyen binlerce insan var ya neyse!

Tanrım bana bu güzel ülkede gözlerimi kapamayı, uğrunda öleceksem bu vatan için ölmeyi nasip etsin.

 

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..