Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

aygoz Özlem Eryoldaş

http://blog.milliyet.com.tr/aygoz1

04 Ekim '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Düzenli hayatların düzensizlikleri..

Düzenli hayatların düzensizlikleri..
 

Uyanmaktan korkulan an'lar vardır hani. Uyandığında her şeyin eskiden olduğu gibi aynı olduğunu bilmekten midir acaba ?..

Düzenli hayatların düzensizliklerini görebilmek..Tıkanmış trafik gibi tıkanan hayatlar. Nereden başlansa düzelmeyeceğini bilip de ürkmek..

Sokağı aydınlatmaya çalışan cılız ışığa takılıyor gözüm. Görevini yapabilmenin güveniyle öylece duruyor işte.
Kendinden emin gibi..

Islak kaldırımda yürüyen orta yaşlı adam telaşlı. Adımları gölgesinden de önde gitme çabasında.. Dudağının ucunda bitmeye yakın sigarası. Hırsla ciğerlerine çekmeye devam ediyor nikotini.

Cumbada oturan yaşlı teyzenin gözlerindeki yaşanmışlıkları anlayabilmem için acaba daha çok mu yaşamam gerekiyor. Sevgilisini yıllar önce bir gemi kazasında kaybettiğini imgeliyorum. Küçük saksılarındaki çiçekleriyle konuşurken ki endişeli sesinden mi acaba ?
Soğumaya başlamış çayını yudumlarken gözleri dalıp gidiyor uzaklara. Takvim yapraklarını mı sayıyor acaba ?

Koltuğunun altındaki kitaplarla koşar adım ilerliyor genç kız. Belli ki sevgilisinin yanından acele ayrılması gerekmiş. Evde kendisini kızgınlıkla bekleyen babasına söyleyeceği yalanları sıralıyor güzel saçlarının örttüğü kafasında.

Her akşam mesai yapan amca takılıyor gözüme . Sırtında beyaz çuvalı şişe topluyor. Teneke kutuların tıkırtılarını takip ediyor . Bir defineci edasıyla keşfediyor ve topluyor onları.

Kırmızı mini eteği abartılı makyajı ve ucuz parfümüyle o kadın. Aynı saatte aynı yerde bekliyor geleceğini.
Hızla geçen arabalara el kaldırıryor kendine has güveniyle. Araba durmadan geçerse okkalı bir küfür çıkıyor güzel dudaklarının arasından.
Duran arabanın penceresine eğilip konuşuyor. Binip gidiyor karanlıkda.

Bir çift geçiyor caddenin karşı tarafından. Delikanlı kız sımsıkı sarılmış. Kız mutlu. Sevgilisinin kollarında.
Kahkahalar atıyorlar birlikte. Çakırkeyif oldukları da her hallerinden belli.

Bir anda "kibritçi kız" masalını anımsıyorum köşedeki küçük kızı gördüğümde. Minicik kız yağan yağmurun altında öylece oturuyor. İliştiği duvar tek sığınağı. Oluktan akan yağmur suyunu içmeye çalıştığını fark ediyorum.
Üşüyor belli. Eline bir kibrit kutusu veriyorum zihnimde. Onu yaksın ve ısınsın diye. Almıyor ama küçük kız.
"üşümüyorum ben" diyor onurlu bir sesle.

Polis arabasının mavi ışığı caddeyi aydınlatıyor birden bire. Karşı apartmana giriyorlar. Bir anda ıssız cadde kalabalıklaşıyor. Ambulans sesi yankılanıyor ardından.
Sedye ile bir adam ve bir kadın çıkarıyorlar içeriden . Kan damlıyor sedyeden. Kalabalık şaşkın. Adamın önce kadını sonra da kendini vurduğu söylentileri yayılıyor hemen fısıltı şeklinde.

Karabaş şaşkın. Karabaş caddenin emektar köpeği. Sessizce karnını doyurup gider karanlıklara. Hareketlilik rahatsız ediyor besbelli. Havlıyor. İlk kez duyuyoruz belki de onun sesini.

Bir anda ağzındaki sigarasıyla hızlı yürüyen orta yaşlı adam, kırmızı etekli kadın, eve geç kalan genç kız, çakırkeyif sevgililer, teneke toplayan adam ,cumbadaki yaşlı teyze , kibritçi kız geliyorlar bir araya. Diziliyorlar duvarın dibine.

Düzenli hayatların düzensizliklerinin en güzel örnekleri belki de onlar.

Sokak lambası cılız ışığının kapatılmasını bekliyor. Gün ışıyor. Duvarın dibinde gölgeler kalıyor sadece..
 
Toplam blog
: 185
: 1494
Kayıt tarihi
: 10.03.07
 
 

Yazabilmenin özgürlüğüyle... İstanbul'un bir bahar sabahında dünyaya gelmişim. Keşfetmek, anlayabilm..