Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '12

 
Kategori
Deneme
 

Düzgün yazılmış nazım biçimlerinde, “İlahi Aşk” izleri

Düzgün yazılmış nazım biçimlerinde, “İlahi Aşk” izleri
 

İlham, Rahmani olunca çer-çöp şiir gibi bir saray oluyor...


Allahu Zülcelal’i kalbi güzelliklerle anarken, kimileri olur ki, kendi dillerine bu güzellikleri beyan için  ruhsat vermeyi diler. Öyleden beyanların her birinde esasen Allah (c.c.) aşkının küçük veya büyük birer nüvesini görmek mümkündür. Bu İlahi aşk nameleri, düz nesir yazılar da görülebildiği gibi, şiirlerin değişik nazım biçimlerinde de görülebilir. İnsanın kalbi hislerini yansıtmasına bir araç olan bu nazım biçimleri ile, her bir dildar kendi özünden özgün nidasını çıkarır.

Bir kütüphane dolusu yazılmış kitaplar da, terennüm edilen her bir söz veya cümlelerin tek bir tanesinin içinde bile, iman ile “Allah!..” nidası telaffuz edilmiş olsa; bu tek bir nida bile; kişinin kalbinde Allah aşkı olmadan söylenemezdi. Çünkü, Rabbimiz’i samimi bir kalple, bir kez dahi olsun anmak; kalbi bir bağlılığın ve tutkunun eseridir. Buna ek olarak, sadakat, biat, yakın bulunmak,  murat edilen eylemlerin gerçekleştirilmesi ve zorluklar karşısında  gösterilen sabır gibi kavramlar; Yüce Rabbimize iman etmiş olmanın, Allah (c.c.) âşkına tutulmuş olmanın sayılabilecek diğer  fonksiyonlarından bazılarıdır.

Bütün bunların  ne derecede yerine getiriliyor olduğu, kişide ki Allah âşkının derecesini gösterir.

İnkişâfı yükseklerde olan bir İlahi âşk; Allah Teâlâ’ya iman etmek ve imanın gereklerini kayıtsız, şartsız, şek ve şüpheden arınmış olan bir teslimiyetle yerine getirmektir. Buradan hareketle, misal: Öleceğimize ve öldükten sonra tekrar dirileceğimize inanmak da, bir  muhtaç insana rast gelindiğinde, ona merhamet hisleri duyarak, bir kez dahi olsun Allah rızası için  yardım elini uzatabilmek de, kalem ile, insanlar arasında güzel düşüncelerin yeşermesini sağlamaya çalışmak da… Bunlardan her biri kişide İlahi âşkın varlığının birer delilidirler. Yoksa bunlar gibi, imanlı insana münhasır olan eylemlerden hiç biri yerine gelmeden, “Allah âşığıyım…” demek beyhudedir ve Allah korusun, belki  iman-ı makbul olunmak da elden gidebilir.

 

Yazılar da ki, “Lafzullah” söylenmesi konusuna tekrar dönelim…Kimi de nidalar, telaffuzlar vardır ki; içinde bir cümle de, bir kelime de bile Yüce Mevlâ’mızın adı açıktan  anılmamıştır.Buna rağmen onda gizli, örtülü bir tefekkür ile, belki de İlahi âşka bir bilinmez meyil olabilir. Belki de o türden nidalar; haykıran sahibini, belki de işitenleri, Hakk’a meylettirmeye birer vesile olacaktır da, onu biz fark etmeyebiliriz. O bize gaybî olan bir şey olabilir.

 

Bir diğer kimi nidalar da, telaffuzlar da vardır ki; onun gayreti hepten,  Hakk’ı  inkar ile meşguldür. Allah o gibi sözlerin sahiplerine müstahaklarını versin.

 

Biz şimdi, düzgün söylenmiş nazım biçimlerinde ki, “İlahi Aşk” izlerine, bir kısım örnekler vererek ufak bir nazar edelim istiyoruz. Kim bilir belki  kalplerimiz de, Rabbimiz’in hoşnut olacağı küçük birer reyhan kokusunun yayılmasına  vesile olabilir. İnşaAllah gayretimiz ondandır.

 &  &  &

Edip âlemlere bahş-ı hayât enfâs-ı rahmânî

Çıkarmış arz-ı meyte mürdegânın eylemiş ihya       ( Nabî)

&  &  &

Ferah nâmın dahi yâd edemez bu cân-ı zehr-alûd

Rızâdır çâresi  her ne dilerse hazret-i Ma’bûd           (Şeyh Galip)

&  &  &

Yâ Habîba’llah bize imdâd kıl/Son nefeste lutfun ile şâd kıl   (Süleyman Çelebi.,Mevlid)

&  &  &

Hakk yoluna gidenlerin /Asâ olsam ellerine

Er pîr vasfın edenlerin/Kurban olsam dillerine           (Seyranî)

&  &  &

Şimdi bir farklı ara örnek geçmek istiyoruz.

Sen gül dalında gonca, /Ben dağ yolunda yonca

Sen açılıp gülersin, /Ben sararıp solunca     (Orhan Seyfi)

 Yazarın dizelerinden muradı biraz farklı olabileceği gibi, okuyanlar ise ondan şöyle bir…: “Ne kadar güzelliklere sahip olarak bu dünya ya  gelmiş (doğmuş) olsak da; ardından gelen bir zaman sonrasında, mutlak olarak sararıp, solacağımız ve bu fani dünyadan göçüp gideceğimiz…”  şeklinde ki bir mesajı  ve öğretiyi alması mümkündür. “…..Sen açılıp gülersin/ Ben sana tanrı-tabu olunca” şeklinde sapkın bir deyiş denmiyor ya!...”

Ara not: Yazı çerçevesini küçülttüğü için, orada eksiltilerek verilen, rsim alt yzs. tamamını burda verelim: İlham, Rahmânî olunca çer-çöp şiir gibi bir saray, samanlık seyran...Ve bir incir çekirdeği, semalara açılan el oluyor!

&  &  &

Zihî tekevvün-ü kâmil ki kudretindendür /Peri-likâlara lutf-u tenâsüb-ü a’zâ      (Fuzulî)

&  &  &

İçli Yunus, dünya hapishanesini bülbüle sitem ederek anlatıyor.

Karlı dağlar mı aştın?/ Derin ırmaklar mı geçtin?

Yârinden ayrı mı düştün? /Niçin ağlarsın ey bülbül?

&  &  &

Tevhid / (İçtimai Tasavvufa Göre)>>> Ziya Gökalp - Kızılelma

Yurtta birkaç can olmaz, /Birden çok vicdan olmaz,

Ortaklı cânan olmaz, /Lâilâheillallâh!

&  &  &

Hoca Ahmed  Yesevî

Kul Hâce Ahmed, candan geçip yola gir sen; /Ondan sonra erenlerin yolunu sor sen;
Allah deyip, Hak yolunda canını ver sen; /Bu yollarda can vermesen, imkânı yok.

&  &  &

Büyük düşünür, büyük insan, Hazret-i Mevlânâ;

“Mezar bir perdedir ki, onun arkasında cennetin huzuru vardır!”

“Toprağa konulduğunu zannetme! Ayağımın altında yedi gök vardır.”

“Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret!

Güneş’le Ay’a gurûbdan hiçbir ziyan gelir mi?”

“Ey cân! Sende bu toprak perdesi ile örtülmüş gizli bir hayat vardır.”

&  &  &

Yunus Emre (1238-1328)

Yunus’tur benim adım / Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum / Bana seni gerek seni                                 

&  &  &

Karacaoğlan

Kadir Mevlam senden bir dileğim var / Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alâyı nasib et bana / Sırat köprüsünden yolum bağlama   

&  &  &

Göklerden son ilâm: /Allah bir; bir, İslâm…/Lâmelif, Eliflâm;

Amanın ya Mevlâm!/ Esselâm, Esselâm !..     (N.Fazıl Kısakürek)

&  &  &

“Sevdamı Soruyorsun” isimli şiirden…/ Duran AÇIKGÖZ/2004

Bşlç. açıklaması: Şiirde ki bir kısım mısralar bu yayınımıza eklenmemiştir.

Ötme serçe ötme

Niçin ağlarsın

Seherin vaktinde

Gönül dağlarsın

Gönlü, gözü azade,

Bir başı buyruğu

Âşk’a bağlarsın

…………     …….

Biri vardı

Bir adı Çetin. /Not:Çetin Kaan ismi hayalidir. Gerçekle alakası yoktur.

Öbürü Kaan’dı

Bir kızı sevdi

Çok kere yandı

Kitap dolusu şiirlerini

O kıza yazdı

Bütün sevdayı bu kadar sandı.

Ah ! Ah ! Çetinim biz de anlayabilsek

Gerçek sevda,

Gerçek âşk nedir

Ne için kavrulur,

Yanar insan…

Bir bile bilsek…

Ya o serçenin ağıdı gibi

Âşkın menbânı bir gösterebilsek

O serçe ağlarda bilinmez ne gözünden ne dilinden

Ağıdı: Ne bilinenden ne görünenden

Pay alsak diyorum onun tefekküründen

Ay’a, yıldız’a, gül’e söylemek değil

Tutulan yüreğin derinliklerinden

………..       ………..      …………

Bil ki, anca mana olur sevgin, ma’şuk’una, meşkine

Dön gel de Çetin’im, gidelim Allah (c.c.) âşkına

&  &  &

Ne mutlu, her işinde Allah’ı (c.c.) en güzel şekilde ananlara.

-“Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. (Enfâl Sûresi, 2)

Ne mutlu, Allah için yananlara.

-“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol!” dedik.  (el-Enbia,69)

 

Esen kalın. /  Duran Açıkgöz/ 05.Nisan.2012  

 

-Kaynak:  

-Dilçin C., 1983, Türk Şiir Bilgisi.,Türk Dil Kurumu Yayınları:517., Ankara

-Banarlı N.S., 1985., Kitaplar ve Porteler., Kubbealtı Neşriyatı., İstanbul

-Karahan A.K.,Fuzulî “Muhiti, Hyatı ve Şahsiyeti”., M.E.B. Yayınevleri, Düşünce Eserleri Dizisi., Ankara

-Topbaş O.N., 1998., Mesnevi Bahçesinden Bir Desti Su., Erkam Yayınları., İstanbul

-Tanyu H., 1976., Kızılelma., Kültür Bakanlığı, Ziya Gökalp Yayınları, 1.seri:2., Ankara

-Hoca Ahmet Yesevî., Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Resmi Web Sitesi

-Kısakürek N. F., 1982., Esselâm., b.d. yayınları., İstanbul

-D.İ.B., D.Yayınlar/527, K.E./26.,2005, Kur’an-ı Kerim Meâli, Türkiye Diyanet Vakfı yayın Mat.Tic. İşl., Ankara

 

 

 
Toplam blog
: 43
: 216
Kayıt tarihi
: 20.12.11
 
 

Hayata ilişkin keşfedebildiğim iyi, güzel ve faydalı olabilecek  bir şeyler varsa, onları  değerlen..