Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '16

 
Kategori
Eğitim
 

Düziçi Yakup Kepenek yazdı.

Düziçi Yakup Kepenek yazdı.
 

Düziçi


Karatepe'de Halet ablayı çağırarak ve özleyerek ayrılmak veda vakti gelmişti o muhteşem eserini geride bırakarak görkemli yerden yürümek. Bir balon uçurmak o Karatepe'den Çukurova'ya.

Düziçi eğitim müzesi Düziçi eğitim müzesini kazandıran hayata katan dönemin valisi valim. İsa Küçük beyefendi teşekkürler ve sevgilerimizi saygılarımızı iletiriz kendisine. Ayrıca birlikteydik Düziçi Adana buluşmasında.

Valim İsa Küçük Osmaniye valilik döneminde Düziçi eğitim müzesini kazandırmanın heyecanı ve ruhu ile hala tüm gönlüyle orada, ve bizimleydi.

Halet abla yaşadı o Karatepe Aslantaş’da. Orada o bıraktığı hayat Karatepe'ye hayat kattı. Ömrünün en güzel, en zorlu baharlarını yaşadı .

O muhteşem görüntülerde kaybolmak güneşe çıkmak Halet ablayı çağırmak

Karatepe'ye heyecan mı o doruklarda idi. Titreyerek hayran olduğum o Halet Çambel'in Halet ablanın aslantaşı Karatepe. Görebildim ne şanslıyım yaşadım. Halet ablayı yaşadım, şanslıyım.

Bir yıldız geçti Karatepe'den tüm yıldızlar Samanyolu geçidi oluşturdu. Kıpırtılarını yağdırdılar. Halet... Halet diye çığırıyorlardı .

Halet abla destanını yazdı, Valim İsa Küçük. Muğla Sanatseverler Derneği olarak önceki yıllarda sahneleştirdik Halet ablayı.
Halet ablayı çağırdık hep birlikte. Karatepe Halet'ine aşık.

Çıplak beton uygulamasını yapar Nail amca( Nail Çakırhan) o zaman henüz ırmaktır . Irmaktan eşek sırtında su taşıyacaklardır. Irmak şimdiki barajdır. Halet Çambel Karatepe Aslantaş’a atın sırtında gider. Hayatını verecektir. Karatepe Halet'ine sevdalı.

6.Akdeniz Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Adana Buluşmasını kaleme alan Yakup Kepenek'in  Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan "Düziçi" başlıklı yazısını yayımlıyorum.(Nabide Kılınç)

DÜZİÇİ, YAKUP KEPENEK yazdı;

Türkiye, son zamanlarda Ankara-İstanbul siyaset ekseninde görülmedik ilkellikler yaşasa da, tam bir güzellikler ülkesi.
Yazının başlığındaki Düziçi, ülke üzerinde dengeli dağılmış olan 21 Köy Enstitüsünden birinin adı; eskiden Adana sınırları içindeymiş; şimdilerde Osmaniye. Yenikuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin (YKKED) 6. Akdeniz Buluşması, Genel Başkan Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın, Adana Şube Başkanı Dr. Bayram Ali Taparlı ve Düziçi Şube Başkanı Dr. Selahattin Beyaz’ın yoğun çabaları sonucu -Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde, derneğin Lüleburgaz’dan Hatay’a tüm çevre illerin derneklerinin katılımıyla, 11-13 Kasım’da yapıldı.

Üç güzellik
İlk güzellik Düziçi özelindeydi. Toplantılarda, Düziçi Köy Enstitüsü ve Yarattığı Toplumsal Algı; Laik, Demokratik, Bilimsel Eğitim; Eğitim Reformu Çalışma ve Arayışları konuşuldu.
Osmaniye eski valisi İsa Küçük, Düziçi Köy Enstitüsü’nün, zamanında öğrencilerin yaptığı yapıların bakım ve onarımını sağlamış. Bunlardan biri müze yapılmış. Orada, enstitü öğrencilerinin yaratıcı yeteneklerini geliştirmek için kullandıkları araç ve gereçler ve üretimleri sergileniyor. Özellikle de yörenin tüm bitki türleri; böcekleri; kuşları; yılanları, gerekli kimyasal işlemler yapılarak ve üstelik Latince adları da yazılarak günümüze dek korunmuş. Enstitü öğrencilerinin içinde yaşadıkları doğayı bilgiye dönüştürmeleri süreci, yani, bilgi üretimleri izlenebiliyor. 

İkinci güzellik Yaşar Kemal’in doğduğu Hemite köyüydü. Tıpkı bir yazısında atomun parçalanması kadar önemli bulduğu Köy Enstitüleri gibi Anadolu insanının, insancıl ve barışçı yaratıcılığını uluslararası düzeye taşıyan Yaşar Kemal, yaşıyor ve yaşatılıyor.

Üçüncüsü, Cumhuriyetin, varlığını bilime adayan bilim insanı kavramının en büyük örneklerinden biri olan Prof. Dr. Halet Çambel’in, tam bir çilekeş gibi çalışarak, eşi Nail Çakırhan’ın da desteğiyle gün yüzüne çıkardığı Karatepe/ Aslantaş Açıkhava Arkeoloji Müzesi’ydi. Milattan önce 8. yüzyılda, Finike ve Hitit uygarlıklarının kesişme noktasındaki yazıtlar her iki dilin kendi harfleriyle kazılmış. Adanava Kralı Asitivadas şunca yıl öncesinden bakın barış ve kadın konusunda ne diyor: Komşu krallarla iyi geçindim, huzur ve güveni sağladım. Silahlı erkeklerin gezemediği bu yerlerde genç ve güzel kadınların yalnız başlarına kirmen eğirerek huzur ve güven içinde gezmelerini sağladım.

Sürü değiliz!
Cumhurbaşkanı, geçen hafta başında çobanlığın felsefesini anlamayan, onun psikolojisini yaşamayan yönetemez; ben de bir çobanım dedi.
Güdülecek sürü olmadan çoban olunamayacağına göre, bu sözlerin kamuoyunda sorgulanması, en azından günümüzün koşullarında geçerliliğinin tartışılması gerekir, değil mi?
Ne gezer! Anladık, basın özgürlüğü yok denecek düzeye düşmüş; insan haklarıyla ilgili dernekler kapatılmış; üniversite suskun. Peki, muhalefet partileri, bu sözler karşısında nasıl oluyor da suskun kalıyor; kalabiliyor?! Cumhurbaşkanı çok haklı bu kadar koyuna mutlaka bir çoban gerekir! 

Düziçi toplantısında emekli öğretmen Ali Uysal yaptığı şiirsel konuşmada şöyle dedi: Köy Enstitüleri benim gibi köy çocuklarını insancık olmaktan çıkarıyor, insan yapıyordu. Öbür 20 Köy Enstitüsü gibi Düziçi de insancık olmaktan çıkışın sürü değiliz bilincinin beşiğiydi. 

Cumhuriyet çağdaşlaşmasının en özgün ürünlerinden biri olan Köy Enstitülerinin bu ülkenin sağcı siyasetçileri tarafından neden kapatıldığı gelinen çoban arayışı noktasında çok açık değil mi?!

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..