Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '08

 
Kategori
Teknolojinin Geleceği
 

e-’den m-’ye

e-’den m-’ye
 

İnsan beyni kendi rakibini mi yaratıyor? Bilgi toplumu insansız bir geleceği öngörüyor mu?


· Siz, hiç imalatta kullandığınız torna makinelerinin akşam işletmeden gittiğini gördünüz mü?
· Peki, kullandığınız makinenin ürettikçe daha değerli bir makine haline geldiği oldu mu?
· Ya çikolata makineniz, bir gün artık cips yada ayakkabı da üretebilse ne yaparsınız?

Kısa bir süre önce tanıştığımız elektronik, hayatın her aşamasında yerini aldı. Sağladığı kolaylıklar yanında yeni bir yaşam tarzını da beraberinde getirdi. Bu yaşam tarzının ilk safhası, hiçbir direniş ile karşılaşmadan toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenmeye başladı.

Devlet kurumları ve iş dünyasının etkin firmaları en ön saflarda yerlerini almak için yarışıyorlar. Yeni yaşam tarzında; elektroniğin yerinin, iletişimin ötesine geçtiğini ve etki alanındakileri yeni bir sürecin içine çektiğini çoğumuz fark edemiyoruz.

Süreç yüksek yoğunluklu bilginin işlenmesini ve kontrolünü içeren yeni araçların ihtiyacını ortaya çıkartıyor. Bu ihtiyacın giderilmesi ile ilgili talipler hiçbir ihale yada komut beklemeksizin kendiliğinden devreye giriyor ve süreç içinde bilgi işleyicisi oluyor.

Artık bürokrasinin, klasik ticaretin ve iktisadi sistemlerin terk edilmesi (yada bunu dillendirmeye cesaret edemeyenler için şimdilik; “yeniden şekillendirilmesi” diyelim.) kaçınılmaz hale gelecek.

Bilgi teknolojileri üretip geliştiren ve kullanılabilir araçlar haline getiren kuruluşlar portakal sandığı üretip, satan kuruluşlar gibi basit ticaret kuralları ile yönetilemez. Bilgi işleme işinin bir numaralı makinesi olan akıl; ticaretin; mal ve hizmet tanımları ile değerlendirilemez. Aklın, sadece insanın tekelinde olduğu günümüzde dahi farklı bir tanımlama yapmak gerekir. Kaldı ki bu yeteneğin bilgisayarlar tarafından taklit edilmesi an meselesi.

Bu yeni süreç, ticaret ile yada klasik iktisat teorilerinin bildik kurallar ile açıklanamaz. Yepyeni ve farklı bir ortama geçiş yaşanıyor.

Binlerce yıllık durağanlığın ardından; “tarımdan endüstriye” geçiş bu sürecin ilk işaretiydi. “buhardan petrole”, “katot lambalarından transistöre”, “mikrodan nanoya” doğru geçişin yaşandığı 20. yüzyıl, misyonunu “maddeden akla ” olan sürecin tohumlarını atarak tamamladı.

Artık endüstri devriminin metal canavarlarının, yerlerini yeni aktörlere bırakma zamanı! Yaradılıştan buyana elimizin altında olup da kullanmasını bilmediğimiz bir canavarın sahne sırası geldi. Canavar deyişimizdeki sebep gücünün ve ihtişamının büyüklüğünden. Yoksa canavarlığı kötülüğünden kaynaklanmıyor. Bu müthiş güç akıldan başka bir şey değil.

Günümüz dünyasında; akıl ve yegane malzemesi olan bilgi, yaşamın odağına yerleşmeye başladı. Bu yeni durum, daha tohum halindeyken bile iktisadın sınırlarını çoktan aştı.

Akıl ve bilgi üzerine kurulu süreç, yaşam tarzı ve kurallarını da tıpkı birkaç gramlık bir tohumun yüzlerce metrelik bir ağaca can vermesi gibi sırasıyla ve yeri geldiğinde kendisi oluşturmakta.

Yapay kuralların işlemeyeceği bu sistemin tüm kurallarını yine sistem kendisi koyacak. Hem de bunun için bir tasarımcıya yada planlamacıya taslak da hazırlatmadan. Sürecin ilk adımları; “Paranın terk edilişi ” ile 20. yüzyılın son çeyreğinde başladı. “Kişilerin terk edilmesi ” ile devam ediyor.

Büyük değişim süreci bazılarının “sanal ortam” yakıştırmalarının aksine kendi somutlarına sahip. Ortam, yepyeni bir “dünya” olarak şekillenmekte. Yakından bakıldığında pek bir şeye benzetilemese de, bu fetüs; muhteşem bir devin ilk dakikaları...

Yeni bin yılın ilk bebeği büyüyüp geliştikçe kendi kurallarını ve kanunlarını yine kendisi tasarlayacağı için klasik iktisadın mal ve para bazlı hantal süreçleri eskide kalacak.

Süregelen sistemleri, yeni sürece adapte etmeye çalışmaktansa saygıyla anıp, tarihin tozlu raflarına dizmek çok daha ekonomik olacak.

Tıpkı, artık iş görmeyen eski çamaşır makinenizin evinizin bodrumdaki yerini alması gibi.

Ama burada da süreç, kendi dinamik yapısına ulaşıncaya kadar boşluklar oluşturmamak için klasik yaşam tarzlarını devam ettirip, süregelen sistemler ile paralel yaşamaya devam edecek.

Bu sürecin hayatımızda yerini alması, birinin “Ben şunu-bunu kaldırıyorum.” şeklinde hüküm vermesi ile olmayacak. Böyle bir tasfiye işini yapacak, tasarımcı-taslakçı sistemin hiçbir aşamasında yok. Çünkü mevcudun hantal ve işlevsiz organları yerlerine geçen dinamik yapıların gölgesinde ilgi ve işlev yoksunluğunun verdiği kansızlıkla kuruyup yok olacak.

Atlı arabaların otomobiller karşısındaki yok oluşu gibi.
Posta sisteminin kargo şirketleri karşısındaki çöküşü gibi. Sistem kullanmadığı uzvuna kan vermez. Bunu bir tasarımcının öngörüler ile yapması gerekmez. Yani kimse “Kargo sistemini kullanın. Posta sistemi iptal oldu.” yada “Kartpostal da neymiş! Bundan sonra SMS at.” Demedi. Ama toplumsal eğilim sanki bir komutla hareket edercesine tercihlerini yapmaktadır. Bizim süreç dediğimiz de bu eğilimlerin bütünleşmiş bir yansıması.

MADDENİN TERKİ:
İnsanoğlu çevresinin farkına varıp sosyalleşmeye başladığı ilk günden ihtiyaçlarını diğer insanların sahip oldukları ile gideremeyeceğini fark etti. Böylece mal kavramı oluştu.

Takas ve hak etme mantıklarının gelişmesi ticaretin de temellerinin atılmasını sağladı. Bu temeller üzerine kurulu süreç 20. yüzyıla kadar kesintisiz devam etti.

PARANIN TERKİ:
Firmaların veresiye sistemleri ile başlayıp elektronik bankacılık ile olgunlaşan ve global kredi kartlarının bugünkü şeklini alması ile devam eden bir süreç. Klasik hayatın en önemli aygıtı olan paranın maddesel varlığını bırakarak elektronik ortama geçişi ilk işaretlerden biri. Günümüzde ticaretin bir kısmı paraya el sürülmeden yapılmaya başladı. Bu süreç paranın tamamen terk edilmesi ile tamamlanacak. Böylece “para” madde duvarını aşarak akıl bölgesine geçmiş oluyor.

KİŞİLERİN TERKİ:
Klasik hayatın süreçlerinde kişi varlığını ortaya koyar. Anlaşmalarda, mahkemelerde, banka ve devlet dairelerinde kendini bedeni ile temsil eder. Bu temsil alanlarından birçoğu elektronik ortama geçiş ile birlikte bedenin gerekliliğini ortadan kaldıracak. Bir web kurumuna evden nikah kaydı yapılabilecek. Yada bilgisayar karşısında hiç görmediğiniz (bedensiz) biri ile önemli bir anlaşma yapabileceksiniz. Bireyin var olma zorunluluğu kalkıyor.

Artık karşında görünmeyen muhatablarınız var. Bu kişiler ile ikili ilişkiler oluşmaya başlayacak. Sonuç olarak bilgisayar yazılımları ile oluşturulmuş bir muhatap karşısında olup olmadığımızı bilemeyeceğiz. Bu durum kişinin varlık gereğini ortadan kaldırıyor.

Bireye yeni bir tanımlama yapmayı da zorunlu kılacak. Bu gün için yavaş yavaş sayısal imza, kişinin varlığını üstlenmekte.

Elektronik ortamda yapılan anlaşmalar (elektronik hukukunda) sizi bağlayacak. Bu imzanın muteber bir değer taşıması tamamlanınca noter ve mahkeme gibi hukuk kurumları da ortadan kalkacak. Çünkü elektronikte hükümler mutlaktır. Maddesel yasalardaki gibi bir sava, mütalaaya ve yargıcın yargısına gerek yoktur. Geçişin son aşamasında mahkeme ve ceza mekanizması da tamamen iptal olacaktır.

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..