Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün başlıca nedeni "insan"

Orman yangınlarının başlıca nedeni insan! (mış)
Yılbaşından bu yana Türkiye'de çıkan bin 4 yangında 2 bin 359 hektar orman alanının zarar gördüğü, yangınların yalnızca yüzde 5'inin doğal nedenlerden kaynaklandığı açıklandı. (yanan alana bak on yıl herkes ağaç dikse o kadar ağaç yetişmez, yaktık geleceğimizi, ciğerlerimizi, beynimizi)

Merhaba e-günlüğüm;Ormanlar yanmadığı zaman başlıca nedeni ne acaba? Biz ülke olarak da kanser olduk, farkında değiliz... İnsan faktörü olmayan ne var? Doğal afetler... Adı üzerinde "doğal" O'nu da biz umursamıyoruz zaten. Doğal olan hiç bir şeyi umursamıyoruz. Katkılı ve kimyasallı olanlar hoşumuza gidiyor.
Depremi neden önemsemiyoruz?

İstanbul'da yapılan bir araştırma kent sakinlerinin deprem riski ve önlemler konusunda duyarsız olduklarını ortaya koydu. Araştırmaya göre, olası bir depremden sonra düşünülen bütün çadırkent ve geçici barınma alanlarının genellikle alışveriş merkezine dönüştürüldüğü iddia edildi. (ntvmsnbc)

Umursamıyoruz, duyarsızız, çünkü, reklamı yok. Toplum olarak tv'de ve radyo'da reklamı olmayan şeylere duyarsız kalıyoruz. Kendi irademizi ve mantığımızı reklamlara adapte ettik. Bir haber patlatmak lazım. "Dünyanın en güzel yeri Çemişkezek, orada yaşayanlar ölümsüz oluyor" falan diye... Üç beş bilim adamı da doğrularsa Türkiye'nin büyük bir kısmı orada yerleşim kurup yaşamaya başlar. Hatta bütün üreticiler, sanayiciler fabrikalarını oraya kurarlar... Reklam e-günlüğüm, reklam. Düşünsene e-günlüğüm; senin reklamını versek ve uyduruk şeyler yazsak, okunma sayısı milyon olur... Hele bir de aşk, sevgi, ayrılık gibi göreceli konular işledik mi gel keyfim gel. Sayfaya reklam bile alırız...

Kürt açılımının ne olduğu anlaşıldı. Açık açık terör açılımı bu... Terörist açılımı yerine hepsini "kürt" olarak görüp "kürt açılımı" adını koymuşlar." Oysa kürtlerle yüz yıllardır birlikte yaşıyoruz, hepsi bu ülke vatandaşı, nesine açılacağız" diye düşünüyordum. Bütün kürtleri pkk'lı, dağlarda askerimizle savaşan terörist yaptık yine. Yanlış yapıyoruz yine...
Batı bölgelerimize eş değer sanayi'yi, teknoloji'yi, atölyeleri, fabrikaları Doğu bölgelerimize de kurun da dünya "açılım" görsün... Benden söylemesi, pardon yazması...

Değerli e-günlüğüm; Bu işe başladığımdan beri yaklaşık 16 çocuk bizim su ile büyüdü. Hepsi sağlıklı ve marul (turp'muydu?) gibi... Bu yaz da 17 abonem çocuk doğurdu. İyi oluyor, su tüketimleri artıyor ama, bir de o çocukların geleceğini düşünmek lazım. Yazıktır onlara, ayrılıklar, işsizlikler, bunalımlar, sorunlar onları bekliyor... Gerçi anneleri ve çocuklar bizim su'yu içtikleri için çok sağlıklılar ama yine de doğurmadan önce onlara sorabilsek iyi olur du... İki abonem de kışın doğuracak. Karınları büyümeye başladı. Bütün semt istatistiklerim içinde. İşte "açılım" diye buna denir...

Dün gece rakıya devam ettim. Önce bu gün için, ABD salatası siparişimi hazırladım sonra bahçeye çıkıp Boss'un yemeğini verdim. Boss, bira içtiğim akşamları daha çok seviyor. Çünkü bira'nın dibini o yalıyor. Oğlum Babaannesinin yanıda, kız arkadaşım da babasının yanına gitti, ev de süper, ultra, mega bir sessizlik oldu. Meğer ne gürültü yapıyorlar mış haberim yok muş... (haberim vardı da yok gibi yapmışım)

Sabah Linda ile iş yerine geldim ve her yerimin ağrıdığını hissettim. Evet işsizlikten, oturmaktan her yerim ağrıyor. Enerji üreten bir hareket adamı olarak, işsizlik bana yaramıyor. Bütün iş yerlerinde ki işsizlik piyasayı vuruyor, ben de ki işsizlikte beni vuruyor... Ben yine akşamları spor yapmaya başlayayım. Günde 4, 5 ton ağırlık kaldırıyor, 25 km yürüyordum, , 2 ton'a ağırlığa, 10 km yürüyüşe düştü. Tabi her yerim ağrır. Vücudumun ve kanımın sıcaklık seviyesini biraz artırmam lazım. Bu akşam fizik, kondüsyon hareketleri yapayım bari...

En sonunda Linda'yı da tatile yolladık. Annesi (eski bir arkadaşım) iki günlüğüne onu hafta sonu tatili yapsın diye aldı. Orada kalacak. Annesi o'na banyo bile yaptırır.

Öğlene kadar biraz hareket vardı ama öğlen durdu. Rahat rahat yemeğimi yedim ve doğru piyasaya. Bir abone de bu gün yaptım. Ama bu abone benim pazarlama yaptığım yerlerden değil. O bizi arayıp abone olmak istediğini söyledi. Bir arkadaşında içmiş bizim suyu ve hoşuna gitmiş... Hoş sohbet bir abone. Kapıda bana "kardeşim siz de yeni rakı gibisiniz, hiç reklam yapmıyor, fiyattan taviz vermiyorsunuz" dedi...

Öğleden sonra hava sıcaklığı arttı. Yine ısınacak mış havalar. Isınsın tabi. Yaz mevsimi olduğu belli olsun.

Akşam üzeri yine sessizlik çöktü işyerine. Böyle giderse her yerim ağrımaya devam edecek işsizlikten. Bu akşam kendime masaj yaptırmak için hayranlarımdan talep toplayayım en iyisi. En kısa zamanda ve en etkili masaj yapana vereyim ihaleyi, kurtulayım ağrılardan. Baktım olmadı, sürerim belime bal'ı, kapatırım üzerine lahana yaprağı ve ceviz yaprağını, bir güzel sararım belime ve yatarım. Sabaha hiç bir şeyciğim kalmaz....

Yemeğimi yedim, ev de yapılmış dondurmamı yedim (Maraş'lılar da kendileri yapınca güzel oluyor sanırlar. Bizim ev de yaptığımız hepsinden güzel ve lezzetli oluyor. En azından malzemeden kaçmıyor, katkı malzemesi koymuyoruz. Sakız gibi uzuyor, mmmm) ve şimdi gidiyorum. Eh sen kal istersen ben gitmekte kararlıyım. Bir kaç servis daha çıkar sonra bahçe'ye, rakımı içmeye... Pazartesi yine yazışmaya başlar ve yazışa yazışa günleri, haftaları, ay'ları bitiririz... Hoşçakal.

Biliyor musun:
En su'lu gezegen olan dünya'da, güneş enerjisi okyanuslarda ki suyu buharlaştırır, sonra yağmur olarak kara'ya yağarak nehirlere ve okyanuslara geri döner. Bu döngü, milyonlarca yıldır devam ediyor ve gün de yaklaşık 136 tirilyon litre su yeryüzüne iniyor muş... (demek susuzluk var.)
Çirkin söz: ''Bir tek kadın cana yakın olabilir, fakat, iki kadının bir araya gelmesi bir faciadır, çünkü, iki kadının ancak, üçüncü bir kadını feda etmek pahasına anlaşabileceğine inanıyorum..." Sacha Guitry
Güzel söz: "Çektiğimiz sıkıntı, parasızlık sıkıntısı değil, bilgi sıkıntısıdır..." İsmet İnönü

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..