Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün çocukluk aşkı

Çocukluk aşkım, birtanem, süper kadın geri döndü. Onu çok seviyorum. Sekiz senedir birbirimizi hiç görmemiştik ve sonunda geri döndü. Aramızda çok güçlü bağlar olmasına karşın aradan geçen uzun süre de birbirimizi hiç aramadık, sormadık. Herkes kendi işine baktı ama özlemlerimiz bir an olsun dinmedi. Her hangi bir yerde adı geçtiğinde, gözlerim dolar, dudaklarım euro olurdu. Hiç bir zaman ona saygısızlık etmedim, hiç bir zaman ihanet etmedim, hep onu sevdim, asla bir başkasını onun kadar sevmedim, sevemedim, seveceğimi de sanmıyorum. Ona çok şey borçluyum, bana çok şey öğretti... Hoşgeldin Tina Turner, hoşgeldin çılgın Babaanne... Altmış sekiz yaşında ki tek aşkımsın ve ölene dek öyle kalacaksın... İlk konserin de on sekiz bin kişi arasında yoktum ama kalbim hep seninle... İlk çıkan cd ni alıp onunla birlikte yatacağım.

Merhaba e-günlüğüm; bir aşk öyküsü ancak böyle kaleme alınır. Babaanne karşısında saygı ile eğiliyor ve sahnelere eksilmeyen performansı ile dönüşünü kutluyorum...

Dün gece rakımı ve sigaramı içerek sağlıklı bir şekilde, uzun aradan sonra tv seyrettim. Kapitalist sistemin kurduğu sağlık sisteminin ne kadar sağlıktan uzak, paraya yakın olduğunu izledim. Hatta bu yapıların, zaman içinde para için, sağlıklı ve yasal cinayet işleme kurumu haline dönüşmesi bile beni hiç şaşırtmadı. Galiba yalnız değilim. Benim gibi düşünen birileri var ama sanırım sayıları yok denecek kadar az... Olsun biz, savaş bitmeden yeni bir savaşçı nesil yetiştiriyoruz. Bayrağı onlara devredeceğiz...

Sevgili e-günlüğüm; gerçekten gelecekse "krizi" bekliyorum diyorum, kimse inanmıyor. Kulağımda ki küpeyi 92 li yıllarda takmıştım. Ahi geleneğidir, yaşamına zarar verecek bir hata yapınca küpeyi takarlar ve "bu senin kulağına küpe olsun" derler. Ben de o yaşamsal hatayı o yıllar yapmıştım. dört kriz gördüm ve hepsinden zararsız sıyrıldım. Ama faydalanıp kar edemedim. Daha iyice pişmemiştim. Bu sefer kar etmek üzere bekliyorum. Borsadan en yüksek seviyelerde çıktım, (halen borsada kağıdı olan küçük yatırımcı varsa üzülürüm) sakin sakin durakta oturmuş krizin gelmesini bekliyorum. Gelir gelmez binip onunla birlikte gezeceğim. Bu arada borsa yükselerek düşecek, kimseyi incitmeden, suçu kişilerin omzuna yükleyerek... (bu cümleyi saçma buldun değil mi e-günlüğüm. Oysa hiç saçma değil, borsa yatırımcıları iyi biliyor))

Elmar bugün sakinleşmiş. Aile içi kavga biraz durulmuş durumda. Annesi babası ile barışmış ama Elmar buna anlam veremiyor. Zamanla sanırım her şey yoluna girer... (aslında girmez)
Playboy (Elmar'ın tavşanı) çok çabuk büyüyor. Artık bahçede koşmaya başladı ve ilk geldiği güne göre çok hızlı koşuyor. Birazda fazla yiyor. (hiç mola vermiyor ki. Yiyor yiyor tuvaletini yapıyor. Ne güzel bir organizma. Obez olma dertleri yok. Yedikçe çıkarıyorlar. Yedikleri vücutta fazla düşünüp, dolanmıyor demek ki. Hemen işlevini tamamlayıp dışarı çıkıyor. Bizim yediklerimiz çok düşünüyor. "Yağa dönüşsem mi, dönüşmesem mi, damarları tıkasam mı, tıkamasam mı, şekeri yükseltsem mi, düşürsem mi?" diye düşüne düşüne dışarı bir gün sonra çıkıyor. Kötü mekanizma... (burası yalan, harika mekanizma. Onu biz işlemez hale getiriyoruz)

Dün sipariş vermiştik ve geç de olsa geldi. Kamyonu boşaltıp bu serin havada iyi bir ter attık. Yemeğimizi yeni yemiştik ve kısa yoldan hazmettik. Akşama kader beklemeye gerek kalmadı.

Artık gideyim e-günlüğüm, senin de işlerin vardır, kamyon falan boşaltırsın belki, ne bileyim...
Yarın yanmazsam yazışırız. Hoşçakal

Biliyor musun? Normal bir vücut ısısı ile insanın dayanabileceğien sıcak suyun ısısı 110 derece imiş... (hemen akşam deneyeyim, yarın yazmazsam denemişimdir:)
Güzel söz: "İş dünyasının kendine has bir mekanizması vardır. Bir yöneticinin hataları, rakiplerinin servetine dönüşebilir... Leo Cherne

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..