Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün duyguları

Sabahın bir köründe iş yerine gelip yazmak istemek nasıl bir duygu birikiminin göstergesi acaba? Ne zorum var ki erkenden gelip içimi boşaltmak istiyorum? İlişkiler olabilir mi, sıkılmış veya bunalmış olabilir miyim? Çekişmeler, hayatı zorlaştırmalar, mutsuzlukla beslenenler etrafımı sarmış olabilir mi? Yoksa kendimi yaşam mücadelesin de hep yalnız mı hissediyorum? Birlikte koşmayı, birlikte yürümeyi, birlikte başarmayı mı özledim? Yoksa "D" şıkkı mı (hiç biri) Yoksa "E" şıkkı mı (hepsi)
Biliyorum, geçici olarak, bir süreliğine bu da geçecek. Yeni bir dalga gelinceye kadar. Her seferinde bir adım ileri, iki adım geri. Bir de çelme yemesem, hayat birlikte güzel olacak ama olmuyor, olamıyor. Tam basamakları tırmanırken, düşüp (dış etkenler yüzünden) tekrar basamakları tırmanmak yoruyor. Hayır yormuyor, umutsuzluk veriyor, bıkkınlık veriyor. Nefret duygusunu körüklüyor. Kızgınlığımı artırıyor.
Merhaba e-günlüğüm. Bakıyorum yine gelmişler. Hem de bu sefer kalabalık gelmişler. "kışt" de giderler diyeceğim ama, gidecek gibi de değiller. Sen bilirsin ne yapacağını. Sen de her şeyin "b", "c", "d" planı vardır. biri olmazsa diğerini hayata geçirirsin...
Dün gece her zaman ki gibi gençler bende idi. Rica ettiler, onları halı saha maçından alıp getirdim. Bir süre Boss ile oynadıktan sonra onlarla birlikte oturdum. Bahçeye sandalyeleri dizdik ve yayıldık. Üst katlarda körler ve sağırlar oturuyor sanıyorum. Ara sıra üzerimize (onca konuşma sesine rağmen) yanan sigara izmaritleri atılıyordu ve sohbetimize renk katıyordu. Tam sohbetin ortasında güzel bir şeyler anlatırken araya tırnak içinde "yuh davar" diye bir sözcük giriyordu. Bir sorun olmadı, çünkü herkes memnundu. Üst kattakiler ile, İşiten razı, söyleyen razı şeklinde iletişim kurmuştuk
Değerli e-günlüğüm; dünden siparişlerim var dı. Biraz önce onlar geldi. Kamyonu boşaltmak kolay oldu, çünkü Elmar ve Oğlum İlhan yardım ettiler. Yani tam terleyemedim. Hızımı alamadım.
Şimdi Linda'yı çıkarmam gerek, müsadenle e-günlüğüm. "Beni çıkar" sesi çıkarıyor. (16:25)
Evet e-günlüğüm; Linda'yı çıkardım, yemeğimizi yedik, servise gittim, anneme uğradım ve şimdi senin yanındayım. Korkma sakın...
Valide hazretleri çok çok iyi olmuş. Evin içinde tur atıyor, "her yerim uyuşmuş" diye söylenip duruyor. Sesi canlanmış ve gürleşmiş, kulakları açılmış (hasta iken az duyuyordu) Bir deneme yapayım dedim ve "çerkez tavuğu" tarifini sordum. Demez mi, "ben sana daha önce onun tarifini vermiştim, sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Bir anda kalıverdim. Doğru söylüyordu. On dört sene önce tarifini almıştım. Çaktırmadan "anneciğim ben o tarifi kaybettim, onun için sordum" diye son anda kıvırıverdim. Beyin sapasağlam. Bir çırpıda akıldan ezbere verdi tarifi... İyileşsin de ben ona bir defter alayım ve bütün bildiklerini yazsın...
Bu hafta da böyle geldi geçti. Sorumluluklarımı, değerlerimi, kavramlarımı, işimi, hayatımın safhasını, olumlu, olumsuz yönlerimi düşünüp , ele almak ve geliştirmek için bir günüm var. Yani, yarın aylık genel değerlendirme günüm. Seni de düşüneceğim e-günlüğüm. Bakalım hayatından memnunmusun, beklentilerin neler? (hiç bana güvenme kendin hallet.)
Bu gece sakinleşmeye ihtiyacım var. Şimdilik Hoşçakal. Pazartesi yine beraberiz...

Biliyor musun? Bir insan günde 23 bin kez nefes alıp veriyormuş...
Güzel söz: "İyiliğe gücün yetmeyebilir, hiç değilse kötülük yapmamaya çalış..." M. Mountaigne

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..