Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün hafta sonu...

"Yaptıklarının pişmanlığı gün olur geçer. Peki ya yapmadıklarının pişmanlığı..."
Merhaba e- günlüğüm; Her pazartesi gibi bugün de hareketli idi. (dikkatini çekerim yoğun değil, hareketli) Bu yüzden yine sayfalarına geç geldim. Sabah bu günün hareketli olacağını bildiğim için erken gelip hazırlanmıştım.

Yukarıya yazdığım deyiş, bu sıralar herkesin dilin de. Çok kışkırtıcı. Ne demek yapmadıklarının pişmanlığı? Yaptıklarım ve Yapmadıklarım benim kararımdır. Yapmadıklarımı yapıp ömür boyu pişmanlık çekmeyeceğim ne malum? Yani ben şimdi belalı ile her şeyi yapayım mı, yapmazsam pişman mı olacağım? Hadi canım sende...

Evet sevgili günlük. Cumartesi gecesi belalı ile ikinci yasal ve sakin buluşmamızı gerçekleştirdik. Bu sefer buluşmayı ben organize ettim ve dışarı da bir yer de buluştuk. Onu çok nezih bir yere götürdüm. İçki çok pahalı idi içmedik. Sadece ben çay içtim, o kahve içti. Ama sonra içki içmediğime pişman oldum. (yani yapmadığımın pişmanlığını duydum:) Çünkü hesabı belalı ödedi.(ne kadar etkileyici) İçki içip benim ödeme ihtimalim de vardı. O zaman ömür boyu pişmanlık duyardım. Yaaa ne haber? Pışııııık... Akşam Buluşmamız sona erip evlere gitme zamanı geldiğin de onun evine gidip birer içki içmemiz için aşırı baskı altında kaldım ama gitmedim. Ne gerekiyorsa yaptı ama ben bay "inat" olarak teklifini geri çevirdim.

Fakat çok enteresan. Son buluşmamız da çok bakımsız ve paspal bir halde idim. Yoksa araştırmalar doğru mu? "Kadınları en çok erkeğin ter kokusu cezbediyormuş" Ben de ter kokusu da yoktu. Peki nedir bu kadını cezbeden? Yaşlarımız uymuyor, durumlarımız uymuyor, kültürlerimiz farklı, değer ve anlayışlarımız farklı... Yoksa zıtlar mı çekiyor? Beni çekmiyor nedense. Bu gibi ilişkiler başlamadan sonunu görebiliyorum. Kahin olmak gerekmiyor. Zaten fazla uzamaz sanıyorum. (büyük konuşma iyi değildir) Bir kaç görüşmeden sonra birbirimizi tüketiriz...

Değerli e-günlük; Pazar günü hava bu gün kü gibi yağmurlu idi. Sabah kahvaltımı yaptıktan sonra, Boss ve linda yı gezdirdim, sonra, aracıma yakıt aldım ve yıkattım. Geri döndüm ve ev de yapılması gereken işler var dı onları yaptım. Sırası ile: Su ısıtma makinası bozulmuştu, onu tamir ettim, bir pencereye sineklik taktım, mutfağa yolluk serip sabunlu süngerle silip temizledim, ayakkabım yırtılmıştı onu yapıştırıp tamir ettim.

Bu ara da akşam oldu ve kızlarımın (Boss ve Linda) yemeklerini verip sırası ile gezdirmeye çıkardım. Ardından Boss ile yeni bir top oyununa başladık, onun antremanlarını yapıyoruz. Topu yakalıyor, getiriyor ama bırakmıyor du. Bir kaç deneme sonun da öğrendi akıllı kızım. Düşünerek, topu bırakmazsa oyuna devam edemediğimizi anladı ve topu getirip bırakmaya başladı.

Sevgili günlük bahçe de nane den sonra bir de biberiye olduğunu gördüm. Artık mangal yaparken etlerin üzerine atarım. Çok güzel oluyor. Daha önceki oturduğum yer de vardı. Her mangal yaptığımızda etin üzerine serperdim, ete harika bir aroma katar dı.

Sevgili günlüğüm. Bugün de seni MB sayfalarına yollamak için geç kaldım ama elimde değil. (parmaklarımda)

Aslın da bir sürü komik, hikaye olabilecek olay ile karşılaşıyorum, ancak işe konsantre olduğumdan, bilgisayarın başına geldiğimde unutmuş oluyorum.
Bazan pazartesi ve cuma günleri de yazmayayım diyorum ama olmaz. Adı üzerinde "günlük" bu. Her yiğidin harcı değil. Yazacak hiç bir şey olmasa bile, sayfayı açıp "sevgili günlük bu gün yazacak hiç bir şey yok, çok sıradan bir gün geçirdim" diye durumu ifade etmek gerek...

Tamam günlük kızma, gidiyorum ve seni de yolcu ediyorum.

Beni dinlediğin için teşekkürler. Yarın görüşmek dileği ile... Hoşçakal.

Biliyor musun? Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edilmiş.... (aferin ona mesleği adına(!) büyük bir buluş yapmış..)

Güzel söz: "Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer. Onları herkes görür..." CUCONG

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..