Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün kirpisi ve bayramı...

Okulların açılmasını milyonlarca kişi dört gözle bekliyor. İşin garip tarafı; okulların açılmasını bekleyenler arasında "öğrenci" yok. Bekleyenler: Anne Babalar, okul malzemeleri satan, giyecek, yiyecek, içecek, dersane, etüt, servis işi yapanlar başta olmak üzere bilimum esnaflar... Anlıyorum ki işin ucunda eğitim'den çok piyasa hareketi yatıyor. Evet okullar açılınca eğitim değil, piyasa canlanacak. Çocuklar, gençler ve aileleri sayesinde. Yaşasın eğitim sistemimiz...Kızılderililerin yaptığı gibi çocuklarımızı biz eğitseydik ne olur du acaba? Yok yok yazmayayım daha iyi. Eğitime karşıyım sanılır...

Merhaba e-günlüğüm; İşte eğitim adı altında sunulan kocaman bir sektör... Dünyanın en büyük holding'lerinden daha büyük... Tabi bir de "suç" sektörü var ki bu aralar ülke ekonomisi onun üzerinde ayakta duruyor denilebilir...

Gündem çok kalabalık. Cinayetler, tecavüzler, şehitler, kazalar, açılımlar, derbi maçlar, on iki dev adam derken, dün haberlerin arasında küçücük bir haber var dı. "Elektriğe %10 zam..." Küçücük. Görünmüyor. Büyüteçle bakınca görünüyor. (büyüteçle baktım onun için gördüm) Tam zamanında yaptılar. Şimdi bayram telaşı, okul telaşı derken kimse bu haberle uğraşamaz. Zaten herkes tatilden gelmiş, ağzı kulaklarında. %10 değil, %50 zam gelse insanların tatil mutluluklarını atlatmaları üç ay sürer. Bir de on iki ay taksitle tatile gidenler var ki, onların mutluluklarının yerini çoktan hesap kitap aldı bile. Tatil bitti ama geriye kalan on bir ay yaptıkları on beş günlük tatilin parasını ödemekle geçecek... Boşuna dememişler "cehennem'i görmek istiyorsan sürekli tatil yap" diye...

Boss'a dün akşam bağırıyorum, "buraya gel, dokunma ona, zaten dokunamazsın, rahat bırak hayvancağızı." Boss koşa koşa yanıma geliyor ve yanımda öğütlere devam ediyorum. "Kızım o'nun her yeri diken, hiç bir şey yapamazsın, en iyisi rahat bırak, o da senin alanını paylaşıversin..." Evet yeni misafirimiz kirpi'den bahsediyorum. Zaten uzun süre kalırsa bir isim koymak zorunda kalacağım. Dün gece biraz ortalara çıktı. Boss havlayarak tehdit etti ama kirpi kardeşin umrunda değil. Ben de yanına gidip neler yaptığını izledim. Karnının aç olduğunu düşünerek çalıların arasında ki yerine biraz havuç koydum. (yer yer, böcek, solucan yediği gibi sebze de yer...) Çok severim kirpileri, hiç bir canlı (insan hariç) zarar veremez onlar. Onlarda zararsızdır zaten. Üstelik de doğal denge açısından çok değerli hayvanlardır. Akşamlar, sayesinde biraz olsun hareketlendi. Gecemize renk kattı...

Sabah iş yerine gelip haberlere baktım. Yorumlanacak pek bir şey bulamadım (yalaaan, herkes aynı benzer şeyleri yazacağı için umursamadım) bu yüzden hemen işime konsantre oldum. İki abonem daha gelmiş. Telefon'un ekranında onların telefonunu gördüm ve mesai saati başlar başlamaz "hoşgeldiniz" sularını götürdüm. Yine sabahın sağırında siparişlerim geldi ve sabah sporu yaptık.

Öğlen yemeğimin ardından, kalitesi ile değil, sadece reklamlarla dünya genelinde büyük satış rakamlarına ulaşan bir firmanın ürününü, reklamların etkisinde kalarak (çok kalırım ya) aldım.Ürünlerinden biri olan limonata için "Annem yapmış gibi" diyorlar reklamlarda. Bakalım doğru mu yalan mı, öğrenmek istedim. İçindekiler'i okuduktan sonra içemedim. İçmek istemedim. Oldukça da pahalı. "Acaba annelerimiz bizi aldatıyor muydu?" diye düşündüm ama, annelerimizin aldatmadığı kesin di. Limonata yaparken hep yanında dururdum. Limonları sıkar, su ve şeker katıp çalkalar dı. Meğer öyle değilmiş. İçine, su dışında, sakkaroz, glikoz şurubu, sitrik asit, sodyum sitrat, askorbik asit, akasya gamı, ağaç reçinesinin gliserol esterleri, aromalar ve renklendirici beta karoten katılıyor muş... "Yazık bu insanlara, Annelerimizi bile hiçe sayan bir firmanın ürününü kapış kapış alıyorlar" diye düşünmeden edemedim...

Mahallede her yer bomboş. Ortalıkta kimse kalmadı. Burada olanlar da tatile gitti her halde. Tamam ben de gidiyorum. Yarın akşam İspanya'ya gidiyorum. Sen de gelebilirsin e-günlüğüm, bütün hesaplar benden. (beni bulabilirsen)

Aaaaaaa akşam olmuş, yemeğimi yemişim, tatlımı götürmüşüm haberim yok. Hadi hoşçakal e-günlüğüm, yarın yine yazışırız...

Biliyor musun: Kirpi'lerin; İnsanların dayanabildiği tetanus zehiri miktarının 7 bin katına dayanıklı oldukları saptanmış...
Çirkin söz: ''Aşk'ı sıradan kadınlar yaşar. Güzel olanlar, kendilerini sergilemeye çalışmaktan aşk'a zaman bulamazlar..." Katherine Hepburn
Güzel söz: "Alkış, zayıfların amacı ve sonudur..." C. Colton

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..