Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün kulakları çekilmiş...

E-günlüğüm; nerelerdeydin? Dün yazdıklarını göremedim. Sonra editörün mail'ini gördüm ve anladım ki kulaklarını çekmişler. Kulakların kıpkırmızı olmuş... Diyor ki; "bir haber yorumlamışsın ama çok yumuşak yorumlamışsın, olanları çok sade anlatmışsın, sana yakıştıramadım" Sonra devam ediyor; "milyonlarca kisi bloglarını okuyor, (amma abartmış yani) biraz daha sert yazılar yaz ve reytingin düşmesin..." Neyse aldırma olur öyle şeyler. Baştan yazarsın sende. İnsan her zaman aynı olmadığı gibi ağzından, kaleminden, klavyeden çıkanlar da her zaman aynı olmayabiliyor. Son hızla giderken aniden frene basmışsın. İyi etmişsin.... Bu arada editör abiler ve ablalar seni korumuşlar... Yeniden toparlayıp iki günü birden yazalım o zaman.

Öğrenmiş olduk. Yorumlar sert olacak, ara sıra küfür edeceksin, devlet kurum ve kuruluşlarına verip veriştireceksin... Yoksa fena olur muş... (bana)

Merhaba e-günlüğüm; Önceki gece eski bir arkadaşımla buluştum. (04/02/09) (bu aralar arkadaşlarımla fazla buluşmaya başladım, sosyalleşiyor muyum ne?) Kısa bir buluşma oldu ve daha sonra ben ona "evli evine, köylü köyüne" manisini söyledim. Doğal olarak evlerimize ayrıldık. (kim evli, kim köylü belli değil) Eve geldim ve uyumadan kuvvet şurubumu içip (rakı) yattım. Sabah zıpkın, çakı, turp, portakal, lahana (son ikisi uymadı) gibi işe geldim.

Bu hafta bir gün hareketli olacak demiştim. Yanılmamışım. O gün bu gün müş... (05/02/09) Hava da mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor zaten, terlemekten bir hal oldum. Montu, kazağı çıkardım uzun süre çıplak çalıştım. (abone sayımız artsın diye)

Öğle yemeğimi yedikten sonra siparişler devam etti ve öğleden sonra "zınk" diye durdu. (nasıl oluyorsa) Sonra tekrar vınn diye başladı.

Akşamı ettik, yemeğimizi yedik, hatta seni yolladıktan sonra dayağımızı bile yedik. Böylece günü bitirmiş olduk. (kısa kesiyorum Aydın havası olsun)

Dün akşam mesai bittikten sonra (05/02/09) biraz alışveriş yaptım ve her zamanki gibi eve gittim. Bahçeye çıktım ama her zaman ki gibi rakı içmedim. Bu sefer votka portakal yaptım. Hava çok güzedi. Yıldızlar tüm ihtişamı ile gözlerimi kamaştırıyordu. Çok keyifli bir akşam oldu. (bana göre)

Sabah iş yerine geldim ve bu gün (06/02/09) gelecek olan siparişlerim için hazırlık yaptım, çayımı demledim, sonra acı haberi aldım. Dün yazdıklarım sayfalarda yoktu. Çok sade ve yumuşak mış, bu yüzden yayınlamamışlar...Olsun ben o yazdıklarımı kelimelerin yerlerini değiştirerek ve değişik cümle yapıları kullanarak daha önce de yazmıştım... Her zaman moda'yı takip etmek lazım. Oradan da fenerbahçe'ye gidip bir çay bahçesinde çay içerek denizi seyretmek çok iyi olur...

Bölgemizde çok hummalı bir çalışma gözlemliyorum. Daha üç ay önce değişen (ondan önce de değişen) yol tabelaları ve ışıklar yine değişiyor. Kaldırım taşları kırılıyor ve yenileniyor. (üzerleri tozlanmış) Refüjler kırılıyor (pislenmişler) başka yerlere yeni refüjler yapılıyor, yollar kazılıyor ve yeni bir düzenleme yapılıyor. Girilen tek bir yol var dı o da "girilmez" oldu. Tıpkı internetteki siteler gibi. Hani bir sürü siteye giremiyorsun ya, bu semtte de bir sürü sokağa giremiyorsun... Vardır bir bildikleri elbet. Bizim ne haddimize laf söylemek. Onların mimarları, mühendisleri, şehir planlamacıları var... Sadece semt sakinleri tabelalara uyduklarında evlerine ve işlerine gidemiyorlar, ambulans ve itfaiye araçları yolları bulamıyor, dışarıdan gelenler (yabancılar) kesinlikle gitmak istedikleri adrese ulaşamıyor o kadar. Bunda büyütecek bir şey yok. Okul da nasıl sınavdan önce ders çalışıyorduk, (hiç hatırlamıyorum) yola çıkmadan da, gideceğimiz yer hakkında sıkı bir ders çalışmamız gerekiyor.

E-günlüğüm; senin haberin vardır bu sahte paralar ne zaman çıkacak piyasaya? (basıldı söylentileri çıktı ama onlar fotokopi) Hani basan olmazsa ki, bu işler birilerinin kontrolündedir, ben basayım diyecektim. Sahte para olayı enteresandır. Fazla cezası yoktur. Her zaman birilerinin işine gelir. Emisyon hacmi dışında dolaşan ve bir kesimde refah yaratan bir olgudur. Her şey bilnçlidir. Birileri parayı basar, büyük bir kısmını piyasaya sürer ve sonra yakalanırlar. Ytl'nin piyasa da dolaşan bir liralıklarının, 20'liklerinin büyük bir kısmı sahteydi ve kimse umursamadı. Yine öyle olacak galiba. Bir süre sonra piyasa da sahte paralar dolaşacak ve krizi önlemede yardımı olacak. Bekleyelim ve görelim...

Öğleden evvel, hatta sabahın sağırında (köründe miydi?) gelen siparişler beni öğleden evvel, hatta sabahın dilsizinde terletti. Ardından benim kurumsal servislere çıkma saatim geldi ve normalin iki katı parfüm harcayarak servislerimi yaptım. Öğle yemeğini geç de olsa yedim. (biraz arabada, biraz iş yerinde)Hava çok güzel olduğundan dışarıda oturmaya başladım ve çayımı dışarıda içiyorum. Kışın içinde yaz günleri saklanmış, onlar kendini gösteriyor. Sıcak günler kış mevsiminde şov yapıyor. Tıpkı kışın bikini defilesi yapan mankenler gibi...

Sayın başbakanımızı kutluyorum. CHP'ye çarşaf konusunda söylenmesi gerekenleri söylemiş. Hatta benim söyleyemediklerimi bile söylemiş... Bravo o'na

E-günlüğüm; Bu gün çok tedirgin yazdım ama yeterince sert oldu. Böylece akşamı da etmiş olduk. Linda ile yemeğimizi yedik, (o lapasını yedi ben pilav üstü kuru fasulye yedim) peşinden bir de tatlı götürdüm bütün taşlar yerine oturmuş oldu. Aksam yayına çıkamazsan bana haber ver gelip yanında kalayım. Şimdilik gidiyorum, yarın yine gelip yazacağım. İyi akşamlar e-günlüğüm...

Biliyor musun: Amerikalılar'ın üçte biri uzaylıların geldiğine inanıyorlar mış...
Çirkin söz: "Fahişeleri öldürmek ben de saplantı olmuştu. Kendimi durduramıyordum, uyuşturucu gibiydi..." "Ben sadece sokakları süpürüyordum..." Peter Sutcliffe
Güzel söz: İnsanların yaptığı sahte paralar kadar, paraların yaptığı sahte insanlar vardır..." S. J. Harris

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..