Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün sadık dostları

Sonra birisi aradı. Telefonu açmadan önce numaraya bakarız. (hani kim arıyor, açmadan, neden aradığını anlamak lazım.) Tanımadığım bir numara. "ben bilmem kim, numaranızı bilmem kimden aldım" diyerek kibarca kendini tanıttı. Yeni abone yapacağız sandım. Meğer beyefendinin bir Alman Kurdu varmış, erkekmiş ve çiftleştirecek köpek arıyor muş. Yahu zaten bütün mahalle, köy, kasaba, belde, ilçe, il, vilayet, eyalet tepemde. Kim dedi size ille erkek köpek alın diye. Yalanıp durursunuz karşımda. Ne kadar Alman Kurdu olan varsa hepsi peşimden ayrılmıyor. (aslında Boss'un peşinden ayrılmamaları lazım. Bu işte bir yanlışlık var.) Davulun sesi uzaktan hoş geliyor bunlara. Bilmezler ki dişi köpek halini. Daha kendi dünyalarında ki dişileri bile anlayamamışlar, dişi köpekleri nasıl anlasınlar. Oldu da bitti maşallah sanıyorlar. Köpekler prezervatif de kullanmaz, cinsel ilişkiyi bırakıp (biz anlamsız insanlar gibi) dışarı da boşalmaz, dişilerin doğum kontrol hapı aldıkları görülmemiştir, "ertesi gün hapı" da yoktur. Sıcak su ile dolu küvette asla sevişmezler. Diğer insani korunma yöntemleri de yoktur. Eeee ne olacak? Ben dadı mıyım? Sen işini halledip gideceksin, ben 43 gün sonra sekiz bebekle baş başa kalacağım. Boss onları 45 gün emzirecek ve "annelik" kavramını en üst noktalara taşıyacak. Ben ona özel beslenme uygulayacağım. 45 gün sonra sekiz adet yavru bana kalacak ve günde üç öğün özel olarak beslenme ve bakım uygulayacağım. Anneleri, onları içgüdüsel yaşam ve toplumsal koşullara hazırlarken, insanlarda körelmiş olan "nesil aktarımı" yaparken yanımda kimse olmayacak. Boss günde en az iki kez yavrularını patisi ile döverek ve diş göstererek dövecek, onlara çiş ve kaka yapmasını, yemeğini çabuk yemesini, kimse ile paylaşmamasını öğretecek... Yine yanımda kimse olmayacak... İki ay sonra aşıları başlayacak. Yanımda kimse olmayacak. Dişleri kaşınmaya başladı mı, deliler gibi oyunlar oynayacak, her yeri, her şeyi talan edecekler. Havlamaya başlamadan viyaklamalar, havlamaya başladıktan sonra "hev" "hiv" hevk" sesleri gece rüyalarıma girecek. Yanımda kimse olmayacak. hepsi 3, 5 aylık olduğunda anneden kopmaya başlayacak ve ben yavruları yuva sahibi yapmak için, fellik fellik doğru insan ve doğru yer arayacağım. Stres katsayım, adrenalin katsayım ile karışarak, kafamda kalmayan saçlarımı ve saç derilerimi yolacağım. Yeteeeeeer Köpeğim ve ben henüz çiftleşmeye hazır değil. ("ben" derken işimi kasdettim, yoksa her an hazırım)

Merhaba e-günlüğüm; Sahi unutmadan, her şeyden önce benim kızım bakire olduğu için "bekarlığa veda" partisi şart... Kız evlat sahibi olmak zor muş... Ne doktorlar, mühendisler, avukatlar istedi de ben Boss'u vermedim. (Boss, ben bunu yazarken bağırıyor. "merak etme baba, ben hepsine verdim" diyor muş...) Neyse, dün akşam hayvutar adaylığım çerçevesinde dolaşmalarımı sürdürmeye devam ettim. Mahallede ki kedi ve köpek toplanma yerlerine gidip onlarla sohbet ediyordum. Birden bir amca ve sosyetik köpeği benim duvarların üzerine bıraktığım kemiklere musallat oldular. (o köpek hazır mama yemekten kemik yemeyi unutmuştur) Sessiz kalırmıyım? Asla. "heeey ne yapıyorsun, git köpeğine kasaptan kemik al, çek ellerini öksüz ve yetimlerin yiyeceğinden" diye seslendim. Desem de inanma. "Beyefendi o kemikleri ben sokak köpekleri için bırakıyorum, arzu ederseniz size ayrıca kasaptan alıp veririm" dedim. Amca şaşırdı ve beni iyi giyimli bir deli sandı. Hiç cevap vermeden ağzı sulanmış köpeğini çekeleyerek gitti. Yanında ki köpeğine "seçimde bana oy verirse kemiklerden alabileceğini" fısıldadım.

Değerli e-günlüğüm; "ülkemizde bunca sorun, bunca önemli gündem varken nasıl böyle şeyler yazabiliyorsun" dediğini duyar gibi oluyorum. Ülkemizde ki gerçek sorunlarla ilgilenen var mı? Üstelik senin "gündem" dediğin olayların büyük bir kısmı, suni, yapay, plastik, naylon, kauçuk gündem. Hem, "gündem" dediğimiz olaylar, herkese, her düşünceye göre değişir. Fazla kaptırmaya ve aldanmaya gelmez. Hele inanmaya hiç gelmez... Bu yüzden mümkün olduğunca gerçek olayları sana aktarmaya çalışıyorum. Burada yazdıklarımın hepsi gerçek. Umarım anlamışsındır... (pek sanmıyorum ama)

Dün akşam dediğim gibi oldu e-günlüğüm. Seni yayına yolladıktan bir süre sonra yağmur başladı ve halen çisileyerek devam ediyor. Akşam bahçede M.Ö dönemimiz müziklerini dinlemeye devam ettim. Evet daha bitiremedim çünkü beş yüz civarı müzik var. Onları dinlerken uzaya yolculuk yapıyorum. Tek kötü tarafı o müzikleri dinlerken rakıyı fazla içiyorum.
Az kaldı bu gün yarın biter.

Sabah Boss'u bahçede "culuk, culuk" (suya basma sesleri) diye gezdirdim ve Linda'yı alıp işe geldim. Sabah çayımı içerken telefonlar çalmaya başladı ve sonrasını hatırlamıyorum...

Öğleden sonra köpeklerin bulunduğu yerleri ziyaret ettim. (elimde bir torba kemik ve et parçaları ile) Bir köpeğimiz, duyarlı ve vatansever bir vatandaşımız (!) tarafından şikayet edilmiş ve barınak görevlileri almışlar. İşte ülke sorunları ile yakından ilgilenen halkımızın bir ferdi... Hayvansever duyarsız (öbür hıyar duyarlı olunca hayvansever duyarsız olur benim gibi) bir bayan arkadaş olayla ilgileniyor. Mücahit (akgün emlak) arkadaşım peşimden beni aradı ve beş adet köpeğin kemikleri ziyafetle yemeye koyulduğunu bildirdi. Afiyet şeker olsun onlara. Onları şikayet edenler de umarım bir gün "barınak" gibi bir yerde yaşarlar... Caddeler de saat 20:00 den sonra sarhoşlar, tinerciler adam kesiyor, soygun yapıyor, gasp yapıyor ama, köpekleri şikayet etmek daha doğru. Onlar önemli değil, öldürsünler, soysunlar, dövsünler. Esas tehlikeli olan, hiç bir zararı olmayan terkedilmiş köpeklerdir. Tüüüh yazıklar olsun sana (köpeği şikayet edenlerin yüzüne tükürdüm)

Değerli e-günlüğüm; bu gün hep sadık dostlardan sözettik. Umarım sıkılmadın. Akşam oldu, yemeğimi yedim ama hava kararmadı. Demek ki pazar günü saatleri ileri alacağız. (yoksa geri mi?) Ben şimdi gidiyorum. Yarın yine yazışırız. (ne güzel hiç haber yorumlamadık)

Biliyor musun: İngiltere Liverpool'da ki dükkanlar, çocuklar seyrederken, kadın vitrin mankeni soyamaz ya da giydiremezler miş... (onlarında çok umrunda idi)
Çirkin söz: "Dünya'da ki en güç şey, kadını memnun edebilmektir..." Rıfat Necdet Evrimer
Güzel söz: "Nice kötü insanlar vardır ki, hiç iyi yanları olmasa daha az tehlikeli olurlardı..." L. Rochefoucauld

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..