Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlüğün sahip olduğu gurur...

Gelelim "günlük" kavramına yaraşır biçimde günlük yazmaya...

İşte ben bu gururla yaşıyorum, bunun için mutlu ve huzurluyum. Ne makamdan korkarım, ne mevkiden. Satın alınanların hiç bir anlamı olmadığını iyi bilirim. Satın alamadıklarımıza sahip olmak da her babayiğidin hakkı değildir.

Merhaba e-günlüğüm; Bir oğlum var ve bir de kız arkadaşım. (bayan arkadaşımın kızı) İkisi de benim kızdığımı bildikleri için, babalar günün de yanıma gelemedikleri için, (normal yaşantılarına devam etmelerini isterim) boylarına poslarına bakmadan bana mesaj attılar.

Oğlumun mesajı şöyle:
Biliyorum kızacaksın ama ben yine yazdım. Babaların babası, dünyanın en şirin keltoş'u, hep yanımda olduğunu bildiğim ve hatalarıma rağmen ne olursa olsun benimle uğraşan ve beni çok seven biricik baboşum seni çok seviyorum. Babalar günün kutlu olsun...

Kız arkadaşım'ın mesajı:
Yine "babalar günü'de neymiş" diye kızacaksın biliyorum ama, ben yine de bir mesaj atmak istedim. Öz babam bile senin bana gösterdiğin sevgiyi, ilgiyi, şefkati, sıcaklığı göstermedi. Bir çocuk için babasının kalbindeki yerini ben senin sevginle anladım...

İşte dünya'da ki bütün paraları serseniz, bu doğal sevgiyi, güveni satın alamazsın e-günlüğüm. Satın alınanlarla sahip olunanlar çok farklı. Erich Fromm'un dediği gibi "sahip olmak" ile "olmak" arasında ki fark işte burada.

Neler yaptık görmeyeli? Pek değişik bir şey yapmadık. İşe gidip geldik, kamyon boşalttık, siparişleri dağıttık, Arabam cuma akşamı periyodik bakımı için servise gitmişti, cumartesi akşamı geldi. Cumartesi günü bir arkadaşımdan aldığım araba ile işlerime devam ettim ama çok yoruldum. Kendi arabama çok alışmışım, yabancı araba beni yoruyor... Bir de ufak kaza yaptım. İyi ki emanet aldığım araba benim arabamla aynı marka idi. Servise telefon edip arabamı getirirken bir de kullandığım araba için ön sağ sinyal lambası getirmelerini söyledim ve getirip taktılar. Böylece çok masraflı bir cumartesi oldu. Hesapta olmayan giderler kısmına bol sıfırlı bir rakam ekledik...

Cumartesi akşamı Boss ve Linda ile yalnız başımıza içki içip sohbetlerimize devam ettik. Boss hızla iyileşiyor. Ayağı ve derisinde ki yaralar düzelmeye başladı. Uyguladığım yöntem işe yaradı. Bahçede ki ağaçların dallarında kene görünmüyor artık. Umarım yine ortaya çıkmazlar. Ben her gün yerlere buğday, bulgur, pirinç serpmeye devam ediyorum.

Ölen on bir genç için üzüntümü ifade edecek kelime bulamıyorum. Yazık oldu... Kim suçlu? Şöför. Şöföre ehliyet veren kurum değil, taşıma ruhsatı uygulaması koyan ama denetlemeyen kurum değil, yol kontrolü yapması gereken kurum değil, yollar değil, takograf cihazını sadece satıp arabalara süs gibi koyan, direkt kontağa bağlamayı akıl edemeyen kurum değil, Şöför suçlu... Ya şöför de ölseydi? "suçlu cezasını buldu" diyemezdik, çünkü diğer ölenler için de aynı sözü kullanmış olurduk. Sadece yazık oldu. Yazık oluyor ve yazık olacak...

Ormanlarımızda yanıyor, tıpkı gençlerimiz gibi. Ormanlarımızla birlikte binlerce insanımız yanıyor... Yanmaya devam edecek. Ta ki gerçek suçlu ve suçluların kim olduğu anlaşılana dek...

Değerli e-günlüğüm; Pazar günü sabah kahvaltımı yaptıktan ve köpeklerimi çıkardıktan sonra, klasik yürüyüşüme çıktım. Yine uzun yürüdüm. Sonra iş yerine gelip biraz kafa dinledim, biraz radyo dinledim, biraz internet yaptım ve yine eve gittim. Akşam kendime sac da kavurma yaptım. Ellerime sağlık çok güzel olmuştu. Oturup tek başıma afiyetle yedim. Akşam üzeri evin sakinleri gelmeye başladı ve ev şenlendi. Hele Joker'in gelmesi ile tam şenleniyor. Ortalık bir birine giriyor.

Bu sabah iş yerine gelmemle servislere çıkmam bir oldu. Öğle yemeğimi geç de olsa yiyebildim ve yine servislere çıktım. Beynim bulandı, feleğim şaştı, kendimden geçtim vs vs. Pazartesi hareketliliği adamı böyle yapıyor. Yine de arabama kavuştuğum için çok mutluyum. Hani onca masraf çıkarmasa daha da mutlu olacaktım...

Amerikan salatası yapmaya devam ediyoruz. Salatalarımız beğenildi ve siparişler artarak devam ediyor. Ek iş derken asıl işimiz olmasın... Ben de işi büyütüp malzemeleri toptan almaya başladım ve ev de tezgah kurdum. Yakında bir de eleman tutarım her halde.

Akşamı ettik e-günlüğüm; Yemeğimi aksatmadan yedim ve yaktım sağlığa zararlı sigaramı ve çayımı içiyorum. (tabi bir taraftan da yazıyorum) Hava sıcaklığı henüz benim şikayet dereceme gelmedi. Arabamın içi şimdilik kırk derece civarında. Elli derece olunca "of" "puf" diye söylenmeye, mırıldanmaya başlarım... Yine bir aksilik olmazsa yarın yazışırız e-günlüğüm. Hoşçakal.

Biliyor musun:
Bir ayı 24 saatte 20 bin kalorilik yiyecek tüketebilir miş... (bu bizim günde 40 burger, 40 dondurma yememize eşit miş...)
Çirkin söz: ''Aşık bir erkek, evlenene kadar eksiktir. Evlendikten sonra ise bitmiştir..." Zsa Zsa Gabor
Güzel söz: "Geçmişin tehlikesi esir olmaktı, geleceğin ki ise robot..." Erich Fromm
 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..