Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük "çocuklara dokunmayın" dedi

"Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar önden..."

Bir felaket durumunda, yangın, afet, deprem gibi olaylarda koruma amaçlı, bir yere gidildiğinde ise, saygı ve sevgi amaçlı uygulanması gereken, geleneksel bir kural olarak biliriz. Evet "Çocuklar kadınlar ve yaşlılar önden..." Çocuklar: Geleceğimiz, yarınlarımız. Kadınlar: Analarımız, bacılarımız, yuvalarımızın mimarları... Yaşlılar: Bilgelerimiz, tecrübelerinden yararlandığımız büyüklerimiz...

Merhaba e-günlüğüm; Ne oldu da insanlar, dünya birden bire değişti? Bütün olumsuzluklardan artık, kadınlarımız ve çocuklarımız etkilenmeye, zarar görmeye başladı... Eskiden korumaya aldığımız bireylerimiz şimdi hedef oldu.

Olmayan bir şey için (adını bile koyamadım) çocuk cinayetleri işlenmeye başladı. Ortada hiç bir şey yok. Sanal bir ortam ve sanal alışverişler... Çocuklarımız cinayetlere kurban gitmeye başladı. Ne güzel çağdaşlaşıyoruz... Kimisi eşini, çocuklarını öldürüp, filmlerde gördüğü gibi parçalara ayırıyor, kimisi kaçırıyor, kaçırılıyor, kimisi, fiziksel şiddet uyguluyor... Yok bir şey yok! Gördükleriniz, "gerçek" sandıklarınız gerçek değil, düzmece, hayal ürünü, sahte, sanal, yapay, teknoloji canavarının beyin yıkama teknikleri...

Kene virüsü olur, çocuklar ölür, kuş gribi olur çocuklar ölür, organ mafyası çocukları kaçırır, toplu halde bebeklerimiz ölür, okul önlerinde "hiç" uğruna çıkan kavgalarda gençlerimiz ölür, çocuk ve genç suçlular yarattık, cinayet işliyorlar...

Zayıf tarafımız çocuklarımız, kadınlarımız. Çekin pis, kanlı ellerinizi... Ne istiyorsunuz çocuklarımızdan?

Zengin ve ünlü kişilere çocuklarımızı satmaktan vazgeçin, onları besin değeri olmayan gıdalarla büyütmekten vazgeçin, onları ilaçlarınızın denekleri olarak kullanmayın...

Değerli e-günlüğüm; Gündemde domuz gribi var ve yine hedef çocuklarımız. on, on beş bin kişinin bir arada çalıştığı fabrikalar da, yüzlerce kişinin sırt sırta çalıştığı atölyelerde hastalık görülmezken okullarda çocuklarımız hastalanıyor, okullar tatil ediliyor, hamile kadınlarımız ve yaşlılar risk altında kalıyor... Neler oluyor? Hangi aboneme gitsem hepsi hasta. Çocuklar hastalanıyor, onlardan ev halkına geçiyor ve herkes hastalanıyor.... Eczanelerde ilaç ve maske kalmadı. Verdikleri ilaçların hepsi GDO teknolojisi ile üretilmiş ilaçlar... (diğer ilaç ve kozmetik ürünlerinin olduğu gibi) Bu GDO'lar konusunda da yazmadığım bir sürü şey var...

Zayıf tarafımız çocuklarımız, kadınlarımız... Dokunmayın, el sürmeyin onlara. Bırakın yarınları inşa etsinler. Rahat bırakın büyüsünler... Sizleri tarih sayfalarında "sömürgeci", "emperyalist", "kan emici" olarak gösterecek yönetimlere imza atmalarından mı korkuyorsunuz? Korkunun ecele faydası yok ki?

Ne kadar iyi olunabilirse bu ülke'de o kadar iyiyim e-günlüğüm; Bütün okullarda ki çocuklar grip. Doğal olarak çocuklardan ailelerine geçiyor ve aileler de grip. Oğlumu dün ve bu gün okula göndermedim. Evvelki gün "biraz halsizim" dedi ve onu yoğun bakıma aldım. Aslında evde ki herkesi yoğun bakıma aldım. Doğal sebze ve bakliyatlı beslenme sistemine, her gün bir öğün de yenmek üzere, çorba, sarımsaklı yoğurt, soğan, limon, sirke, ayran ve çukulata ilave ettim.

Emirlerim: Akşamları nane limon içilecek, yatarken ayaklar sıcak suya konacak ve ayak altına tentirdiyot sürülüp, çorap giyilecek öyle yatılacak. Bol bol ayran ve limonata içilecek. (marketlerden alınan değil, ev de yapılan) Hasta olanı, ateşi yükseleni fena yaparım. Hastalanmak ikinci bir emre kadar yasak...

Bir martımız eksikti. Dün gece misafirimiz olan martı kardeş için isim yarışması düzenledik ama bulduğumuz hiç bir ismi beğenmedi. O ayağının derdinde biz ise o'na isim bulmaya çalışıyoruz. Kolinin içinde "çok da şeyimdeydi" der gibi bakış attı... Halen hiç bir şey yemedi ve içmedi. Sanırım kendini iyileştirmekle meşgul. Sürekli kuluçka pozisyonunda oturuyor. (yoksa yumurtlayacak mı?) Bu sabah biraz hareketlenir gibi oldu. Umarım o'nu akşam üzeri uçurabilirim. Linda kokusunu aldı ve alanını onunla paylaşmaktan hiç memnun değil.

Boss'un olanlardan haberi yok. O'nun derdi gücü benimle. Ben eve gelir gelmez vıyaklamaya başlıyor. Yemeğini verince susuyor ve yanımdan ayrılmıyor. Ben mi? Aynı tempo ile hayata devam ediyorum. Akşamları masamı kuruyor, sıkı sıkı giyinerek bahçeye çıkıyor ve grip aşımı oluyorum.

Gençler yine sevgililerinden ayrılmışlar. İkisi ile de kısa sohbetler yaptım. Sonra erkenden sıcak termofonlarını alarak ve talimatlarımı yerine getirerek yattılar...

Sabah ahali ile kahvaltıda buluşup domates çorbası içtik. Bol karabiberli, limonlu domates çorbası, ayran, elma suyu ve soğan... (öğğg diyenler olmuştur)

Kahvaltıdan sonra, Linda ile iş yerine gelip ortalığı süpürdük. Ağaçların yaprakları iyice dökülmeye başladığından her gün dükkanın önünü süpürüyorum. Akşam da zaten yağmur yağdı. Yapraklar iyice dökülüp yapışmışlar beton zeminlere, kazıyarak süpürmek lazım. Öğlene doğru yağmur yine şiddetlendi ama pek uzun sürmedi. Bir ara yağmaya devam etse de hızını kesti.

Öğlen nohut yemeğimizi yedik ve tatlı olarak tahin pekmez'e devam ettik. Öğlenden sonra işlere devam.

Akşam yemek vakti Elmar ziyarete geldi. Evdekilerle kavga etmiş. Ne isterler bu çocuktan anlamam. Neyse, konu tatsız. Birlikte yemek yedik ve yine işlere devam. Şimdilik gidiyorum e-günlüğüm. Sakın arkamdan konuşma, yarın yine yazışacağız... Hoşçakal.

Tarih: 12/11/2009
Saat: 17:06

Biliyor musun: Her 36 ABD askerinden 9'u eğitim de ölüyor muş...
Çirkin söz: "Eğitim zaiyatı..." Elazığ’da bir erin eline pimi çekilmiş bomba vererek, 4 askerin ölmesine neden olan teğmenin avukatı'nın savunması...
Güzel söz: "Kendini olduğu gibi kabul etmek istemeyen tek varlık insandır..." Aristo

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..