Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

e-günlük, geç günlük

E-günlüğüm, Korktuğum başıma geldi. Dün işlerin hareketliliği yüzünden seni yazıp yayına yollayamadım. Kusura bakma bir daha olmaz. Olsa da yine aynı şeyi yazar özür dilerim. Umarım meraklanmamışsındır. Yok yok bir şeyim yok iyiyim.

Evet şimdi cumartesi akşamından başlayalım. 21/02/09 akşamı işten çıktıktan sonra eve gittim ve köpeklerimin ihtiyaçlarını giderip dışarı çıktım. Gençler aradı, "baba bir yerlere gideceksen bizi de al" dediler. (yalnız olduğumu biliyorlar) Ben de onlara "param yok bir yere gitmeyeceğim, isterseniz benimle yürüyebilirsiniz" dedim. Bol bol yürüdüm (bir arkadaşıma uğradım) ve saat 23:45 gibi eve gelip (yoksa 03:45 miydi) Boss'u saldım ve bir süre bahçede oturdum. Sonra malum... (ne malumu)

22/02/09 Pazar sabahı geç kalkıp kahvaltımı yaptım ve yine periyodik işlerimi tamamlayıp dışarı çıktım. Arabama yakıt alıp, yerine park ettim. Uzun bir yürüyüşün ardından (yürüyüş iyi oluyor, açılıyorum) istasyon büfe'ye gidip çay içtim ve eve dönüp haftanın (mı) yorgunluğunu atmak için bir süre uzandım. Kısa bir koşu yaptım. (5 km kadar) Uzun zamandır yapmıyordum. Hamlaşmışım sanıyordum ama o kadar çok hamlaşmamışım. Kaslar yerli yerinde duruyor muş. Sonra Linda'nın yemeği, Boss'un yemeği, behçede rakı keyfi derken akşam oldu ve yattım...

23/02/09 Pazartesi sabahı (dün) işe geldiğimde ilk kez telefonun ekranında hiç telefon numarası yoktu. İçimden "tamam bu gün sakin geçecek" dedim. Yanılmışım. Telefon çalmaya bir başladı, akşama kadar susmadı. Ne öğle yemeği ne akşam yemeği... Arabada atıştırarak geçti yemek saatleri. Linda'nın çiş saatleride, yemek saati de aksadı. Hava hem yağmurlu hem de karlı idi. Kar bir türlü lapa lapa yağmıyor, yağamıyor du... Sanırım gökyüzünden kar olarak yola çıkıyor ama aşağıya ininceye kadar yağmura dönüşüyor. Kolay mı milyonlarca kişi ısınmak için kalorifer, soba, klima, elektrikli soba yakıyor ve kendisi ısınırken havayı da ısıtıyor. Önemi yok. Önümüzdeki yaz çok kurak, bir daha ki kış da çok sert olacak... Nereden mi biliyorum? Anneannem ve dedem'den biliyorum... Hep "bir kış sert bir kış yumuşak, bir yaz kurak bir yaz serin olur derlerdi." O gün bu gün onları yalancı çıkarmak için mevsimleri takip ederim ama henüz onları yalancı çıkarmayı başaramadım. Ben de o bilgilerle kahinlik yapıyor çok güzel para kazanıyorum... Pazartesi akşamı bahçede, doğum günüm de gelen rakı'dan bir kaç duble içtim ve yattım. Hmmm bu rakı güzelmiş ama diğerleri ile arada çok fiyat farkı var. En iyisi mi gençlere söyleyeyim de her gelişilerinde bundan bir şişe getirsinler bana...

Değerli günlüğüm, Son zamanlarda ortada hiçbir neden yok, saçınız dayanılmaz derecede kaşınıyor, saç deriniz kabuk bağlayıp, omuzlarınıza yağmur gibi kepek yağıyorsa nedeni ekonomik kriz olabilir miş! (bilim adamları uyarmış) Evet sigara'dan sonra yeni suçlu bulundu, "kriz" şimdi her olumsuzluk kriz yüzünden. Hata kalp, şeker, tansiyon, kollestrol, şişmanlık, obezite, nefes darlığı gibi tahatsızlıkların güncel sebebi, ekonomik kriz...
"saçlarım kaşınıyor" diyeceğim ama yok ki. İki gün de bir kökünden kazıyorum. Böylece ne dökülüyor, ne de kepek oluyor. Sabahları da saç düzeltme derdim olmuyor. Bu sayede yaşamımda epey zaman kazandım...

Oscar ödül töreni çok güzeldi. Az kalsın yazmayı unutuyordum. 9 milyar dolar harcamışlar. Hem de bu kriz de. Dalga mı geçiyorlar acaba bizim gibi az gelişmiş ülkeler ve az gelişmiş beyinlerle... 9 milyar dolar... İyi para İyi kazanıyorlar demek ki. Sattıkları ürün ne? Hayal... İnsansız bilgisayar yapımı filmler, olmayan kahramanlar, olmayan olay ve görüntüler... Biz de gidip koşa koşa dünyanın parasını verip seyrediyoruz. Hayatta duramam iki saat sigara içmeden. Ara sıra kalkıp tuvalete gitmeliyim, çay içmeliyim, rakı içmeliyim, ayağımda kışın eşofmanlar, yazın donum olmalı. (bazan o da olmayabilir) Iıh sinemalar ve film dünyası bana göre değil...

İyice karıştırdım günleri. Bu gün salı idi galiba. Sabah koşa koşa işe geldik Linda ile. Dünden siparişlerim var dı, gelir gelmez boşları dışarı çıkarıp askeri nizamla dizdim. Saat 10:00 gibi kamyon geldi ve boşalttık. Kamyonu boşaltırken yavaşladığımı hissettim. Dün demek ki yorulmuşum... Yine hareketli başlayan bir gün oldu ama sonra duruldu. Bir abonemin pompası bozulmuş (yanlış anlaşılmasın damacana üzerine geçen pompa) bizi aradı ve ona gidip baktım. Görevimiz değil ama hizmet meselesi. Pompasının içinde ki bir parça aşınmış ve su basmıyor. Yeni pompa alması gerektiğini söyledim ve ayrıldım. Öğleden sonra sükunet bastı her yeri. Çok ilginçtir yaklaşık dört gündür hiç trafik kazası ve kavga görmüyorum. Kavgasız ve kazasız gün olmazdı. Gerçi trafik de eskisi gibi değil. Hafta içi daha az araba var ortalarda. Aman kavga, kaza olmasın, hep böyle olsun.

'Kral Momo'nun kentin anahtarını almasıyla başlayan Rio Karnavalı bu yıl da renkli görüntülere sahne oluyor. İlk kez devlet başkanının katıldığı karnavalda alınan önlemler arasında prezervatif dağıtımı da var. Devlet başkanı Lula da Silva da sokaklara çıktı ve hükümetin satın aldığı 1.2 milyar prezervatifin dağıtımına başladı. Düşünsene e-günlüğüm; Biz de karnaval var ve Erdoğan abi çıkıp prezervatif dağıtıyor... "buyrun hanımlar beyler, çukulatalı, sade, geciktirici, gül kokulu. Seç beğen al. Hepsi hükümetin ikramı" (sadece rüya da olabilir ama rüyalarım Erdoğan abi'yi görecek kadar boş değil) Hayır merak ettiğim karnavalla prezervatifin ne alakası var. Prezervatif kullanmayı gerektirecek bir şeyler mi yapıyorlar acaba? Ya ne bileyim, biz lise de şişirip balon yapardık, çok güzel olurdu. Orada da böyle bir uygulama mı var diye merak ettim. Belki de Karnaval anısı olarak dağıtıyorlardır. İnsanlar karnaval bittiğinde üzerinde "rio carnaval" yazan prezervatiflerle evlerine geldiğinde anı olarak saklayabilirler. Amaaan neyse ben anlamadım , bu olay beni aştı...

Ahmet abi'ye buradan bir kaç çift sözüm var. "Ahmet abi, dünyanın bütün ülkelerinde ki meclislerde o ülkenin resmi dili konuşulur. Popülarizme gerek yok. Yoksa sizde mi popülarizm akıntısına kapıldınız? Medya da gözükmek hoşunuza mı gitti?" Ayıp oluyor, lütfen gündemi değiştirmeyelim. Ne güzel gündemde, kriz yüzünden saç dökülmeleri falan var dı. (kaç çift oldu?)

Evet e-günlüğüm; Yine kar yağmadı buralara. (bir yerlere yağıyordur mutlaka) Akşam oldu ama çok uzun yazmışız yine yahu. Tabi dün bütün işleri hallettik. Bu gün, fırsattan istifade dün içemediğim çayları, yiyemediğim yemekleri yedim. Yapamadığım ziyaretleri bile yaptım. Linda'ya dünkü anlayışından ve olgun davranışından dolayı bir de madalya taktım ama, dişleriyle parçalayıp attı. "ne bu be! Ödül vereceksen kemik ver bana" der gibiydi. Tamam akşam sana etli bir kemik veririm. E-günlüğüm, lütfen yakamı bırak ve gideyim. İşin gücün yok mu senin, nasılsa yarın yine yazacağım... Hoşçakal

Biliyor musun: En çok "i" içeren kelime: Kişiliksizleştiricileştiriverebileceklerimizden mişsiniz... (15)
Çirkin söz: "Kadınlarla görüşmeye mi gidiyorsun? Kamçını unutma!..." Nietzsche (bu amca'yı hiç sevememiştim zaten)
Güzel söz: "Olmadığın biri olarak sevilmektense, olduğun biri olarak nefret edilmek daha iyidir..." Andre Gide

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..