E-günlük, pire, rakı, reklam, günlük...

Ben yazmıştım "keneler de kabahat yok" diye. En sonun da bakanımız bile açıkladı.
Merhaba sevgili e-günlüğüm.

Sabah bir koşuşturmaca, bir koşuşturmaca, sorma gitsin. (tamam sormadım, nereye gitsin?) Dün akşam, bu gün için sipariş verdik. Pazartesi zamlı tarife uygulanacak diye, kapasitemin üzerin de sipariş verdim ve sabah bütün kurumsal abonelerimin boşalan sularını yeniledim ki, boş damacana eksiğimi tamamlıyayım. Nitekim tamamladım ama canım çıktı.

Öğlene doğru kamyon geldi ve onu boşaltırken de canım çıktı. Yani bu gün iki kez canım çıkmış oldu ve sonradan yerine taktım. Şimdi iyiyim.

Kurumsal abone demişken aklıma geldi. Yunus kuaförün de bugün su günü idi. Her hafta pazartesi ve cuma günleri uğruyor ve boşalan damacanaları değiştiriyorum. (ara sıra abonelerden bahsetmek lazım ki reklam ücreti alalım) Çok şeker ve çok enerjik bir kadroya sahip. (iyice övelim. ne olmaz ne olmaz okurlar falan) Bir çaycı orhan abi var dillere destan, bir fidan hanım var (personel ona "çolgın bakire" diyor) her gittiğim de kahve fincanını önüme koyuyor ve falına baktırıyor. Genel de kısmet beklerken böyle olur hanımlar, fallarda ümit ararlar, ama ümitler dışarı da geziyor... Necla hanım ki çok güleç bir şahsiyet ama ona darıldım bugün. Kardeşlerinin kuaför salonu varmış hiç haberim yok. Neyse isim ve adres verdi barıştık. Şimdi çok iyi arkadaşız. Ben de hemen onun talimatı ile kardeşinin kuaför salonuna gidip suyu tanıttım. Umarım bizimle çalışırlar.

Değerli e-günlüğüm; Dün gece pek dışarıda oturmaya vakit bulamadım. Boss'un yerini düzenledim, bahçeyi ve yukarı katlardan atılan çöpleri süpürdüm, traş, banyo, ertesi güne hazırlık (kahvaltımı akşamdan hazırlarım) derken saat geç oldu. Tam rakımı koydum, sigaramı yakacağım, bir de ne göreyim? Sigaram bitmiş. Üzerime birşeyler giyip (çıplak çıkacak halim yok ya) düştüm yollara. En sonun da bir açık tekel buldum ve sigara ihtiyacımı giderdim. Ne var sanki şu merette, içmesek olmaz mı? (olmaz) Sonuç olarak; Boss çok mutlu, ben mutlu, arkadaşım mutlu, herkes adaş (yani mutlu) İçtim rakımı sigaramı, peşinden bir de bira yuvarladım (cila diyorlar) Vurdum kafayı yattım. (Burada kesmek için böyle yazmam gerek) Yatmayıp da ne yapacaktım...

Evet değerli günlüğüm birazdan linda ile birlikte akşam yemeğimi yiyecek ve tekrar geleceğim. Gelince "geldim" diye haber veririm.

Ben geldiiim! Evet sevgili e-günlük. Anlaşıldığı üzere yemek faslı bitti. Henüz bir servis çıkmadığı için yazmaya devam ediyorum.

Bütün Türkiye keneden dert yanıyor ama bu arada benim linda da pire görülmeye başladı. (kızılderililer ne der? "pire itte, bit yiğitte olurmuş") Çok normal, zaten bekliyordum, geç bile kaldı. Tam mevsimi. Garibim kaşınıp duruyor. Ben de ona eczaneden pire tozu aldım. Bu akşam pirelerin büyük kısmından kurtulur. Boss sakin. Dün gece kulaklarını, patilerini, boynunu falan kontrol ettim, henüz hiçbir misafiri yok.

Olsa da zaten her türlü tedbir alınmış vaziyette ilk yardım ekibi bekliyor.
Dün gece Boss'a Antalya'da ki köpek ölümlerini anlattım, gözleri doldu. Sonra dönüp bana "baba, bu yaz beni çiftleştir ve sana altı yavru vereyim, sonra hepsini benim gibi eğitip Antalya'ya gönder" dedi. Sonra da bu düşünce karşısında benim gözlerim doldu. Zaman ne gösterir bilinmez. Bakacağız artık...

Sevgili, saygıdeğer, cefakar e-günlüğüm; Sana ve bana doyum olmuyor biliyorum ama artık çıkmam gerek.

Yarın yine haftanın son görüşmesini, şey pardon yazışmasını yaparız. Şimdilik Hoşçakal.

Arkadaşlarına benden selam söyle...

Felek ne cömert aşağılık insanlara!
Han, hamam, dolap, değirmen hep onlara.
Kendini satmayan adama ekmek yok;
Sen gel de yuf çekme böylesi dünyaya!
Ö. HAYYAM

Biliyor musun? En yakın oldukları nokta da, Rusya ve Amerika'nın birbirine olan uzaklıkları dört km den azmış...
(bir zıplama mesafesi)
Güzel söz: "Söylediklerini kabul etmeyebilirim, ama söyleme hakkını ölünceye kadar desteklerim..." VOLTAIRE