Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük bilgisayar tamir etti.

Dün seni gönderemedim çünkü, bilgisayarımı terbiye etmeye karar verdim. Her şeyini düzelttim ve eski haline soktum. Biraz zor oldu ama mantık yoluyla bütün işlevlerini tam kapasite çalışır hale getirdim. Böylece kuma almaya gerek kalmadı. "en iyi bilgisayar eldeki bilgisayardır" (ben uydurdum)

Merhaba e-günlüğüm. Bu gün biraz daha sakin ve uysalım. Bana isteyen her şeyi yaptırabilir...

Cumartesi akşamı uzun uzun düşündüm. Alışkanlıklar yaşamımızı belirlemede en ön sıralarda yer alıyor. Boşuna bütün sektörler (gazlı içecek, sigara, içki, gıda) gençlere yönelik çalışmıyor. Amaçları küçük yaşta alışkanlık oluşturmak. Hayatımızın nasıl gittiğinden dem vurduğumuzda, (genelde olumsuz ve mutsuz) alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerek. Öyle alışkanlıklar var ki değiştirmeyi göze alsak belki her şey daha güzel (tartışılır) veya arzulandığı gibi olacak ama olmuyor. Değişmiyor. Evli olduğum zamanlarda bilgisayarda bir bayanla yazışırken sorardı "evlimisin?" (bu kişinin mantığının çalışmadığını gösterir) ya, sen beni görmüyorsun, ben seni görmüyorum, istediğimi yazar istediğim kılıfı hazırlarım. Düşünemiyor musun. Ben de cevap hazır "evet evliyim". Cevabı biliyorum. "kusura bakma evlilerle yazışmıyorum." Yazışmanın ardından nikah dairesine gidecekmişiz gibi bir olay... Ne kötü bir alışkanlıktır şu doğruyu söyleme alışkanlığı. Ticarette yalan söylemiyorum diyen o anda yalan söyler. Ben de bazan söylüyorum. Bozuk para isteyene olduğu halde "yok" diyorum, borç isteyene "valla şimdi ben de sana para istemeye gelecektim" diyorum. Öyle bir olay ki bu yalan, söyleyen de, söylenende doğruyu bildiği halde bildiği halde düzeltmek isteyen yok. Bir arkadaşım sekreteri ile birlikte ve ayrıca bir dostu var. Buna rağmen üç çocuğu ve karısı ile çok mutlu yaşam sürüyorlar... Hani derler ya; yakalanmadığın sürece veya kanıtlanmadığı sürece suç işlemiş sayılmazsın. Bunu artık düşünmeliyim. Belki bir kaç alışkanlığımı değiştirirsem daha iyi olur. Denesem mi acaba?

Gençlere bakıyorum, doğru yerine yalanı, dinlemek yerine dinlememeyi daha çabuk öğreniyorlar.

Değerli e-günlük; saymışlar ülkemizde yirmi beş milyon çalışmayan kesim varmış. Ben saydım otuz beş milyon. Yani ülkemizin yarısı çalışmıyor. Ne yapıyor? sürekli yalan söyleyerek, başkalarının duygularını istismar ederek hayatlarını sürdürüyorlar. Kimin sırtından? Çalışan kesimin sırtından... Asacaksın hepsini birer birer bak çalışmayan kalıyor mu? (asınca kalmaz zaten)

Annem her gün biraz daha iyi oluyor. Artık gün içinde beni telefonla bile arıyor. Dün akşam ziyaretine gittim.(pazartesi) Oldukça iyiydi. Bu arada "iyileşmişmisin bir deneyelim" deyip çaktırmadan yemek tarifi soruyorum. Hemen hafızasından bütün detayları ile anlatıyor. Her ziyarette bir yemek tarifi alıyorum ilerde lokanta açacağım... (hepsini not tutuyorum)

Hafta sonu dinlenmeye çalıştım. (cumartesi, pazar) Akşamları soğuğa aldırmadan dışarıda oturdum. İyi geliyor. Kendimi betonların arasında doğa ile iç içe sanıyorum. Belim çok ağrıyor. Sebebini iyi biliyorum. Güvensizlik. Evet şaşırma e-günlüğüm. Bel ağrılarının %95 inin sebebi kişinin çevresinde güvenebileceği kimse olmayışındandır. (Bir de düzenli seks yapmayanlarda olur ama ben bu gurubun dışındayım) Sadece bel ağrısı değil, hemen hemen bütün ağrıların sebebi, (ur veya mukoza değilse) çevremizde bulunan kişilerin bize verdiği elektriksel rahatsızlıklardan kaynaklanır. Ne yazık ki bu konuda da bir türlü açık olamayız. Doğruyu söylemek, itiraf etmek nerede ise olanaksızdır.

Dün işlerimizde biraz açılma oldu. Bir kaç kişi daha yazlığından dönmüş. Bayram öncesi yine durur. Herkes yine yazlıklara. Senenin 150 günü tatil yapan bir toplumuz...

Cern deneyi arızanın ciddiyeti yüzünden iki ay ertelenmiş... Haha çok gülerim. Pardon çok üzüldüm...

Bu gün yine bilgisayarın ayarlarını oturtmak için sabahın köründe iş yerine geldim ve şimdilik her şey normal çalışıyor. Güvenli mod da çalışmıyorum. (demek ki bilgisayarın normal çalışma sistemi güvensiz)

Şimdi de insanlar ceviz topluyorlar. Nasıl mı? Her zaman ki gibi ağaçların dallarını kırarak. Uyarıyorum: Ceviz ağacı en değerli ağaçlardandır. Yaprakları ve gövdesi doğaya sakinleştirici bir kimyasal salar. Ağrı kesici özelliği vardır. Aynı zamanda havadaki pislikleri, pis gazları emer ve temizleyip tekrar geri verir. Hem yaprakları hem de kabuğu bir çok rahatsızlığa iyi gelir. Suda haşlanan yaprakları, cildi güzelleştirir. Tavsiyem: Ceviz ağaçlarına iyi davranın ki onlar da bize iyi davransın. Bunları nereden mi biliyorum? Dedim ya "ben son biim adamıyım..." (şaka)

Kimse saldırmadı, bombalamadı ama bir günde on üç bebek öldü, trafikte onlarca kişi öldü ve yaralandı. Terör örgütü ve terörist yok... Düşündürücü. Kimseyi lanetleyemiyoruz. Aslında ortada terör örgütü ve teröristler var ama kılık değiştirmişler, bu yüzden anlayamıyoruz. (Teröristler bazan, doktor, mühendis, bakan, milletvekili, hatta bazan başbakan kılığına bile bürünebilirler)

E-günlüğüm, Dün seni yollamadım diye yazışmamız çok uzun oldu. Sevmem böyle fazla muhabbeti. Fazla muhabbet tez ayrılık getirir derler. (böyle miydi?) Linda ile yemeğimizi de yedik, çişimizi de yaptık, akşam srvisi başlamadan seni yollayabilirim...

Yarın yine yazışırız. Merak etme değişik bir şey olmadı. Monoton yaşam tüm hızı ile devam ediyor... Yarın yazışmak üzere. Hoşçakal.

Biliyor musun? Yunus balıkları, bir gözleri açık uyurlarmış... (seni denizin dibine köpek balıklarının içine bıraksınlar da bak gözlerini kapatabiliyor musun?)
Güzel söz: "Hayat bir kart oyunu gibidir. Sana verilen kartları seçemezsin ama nasıl oynanacağını sen seçersin..." (bildiğin halde seçememekde var)
 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..