Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük çü:)

Havada ki karbondioksit oranı 60 lı yıllara göre iki kat artmış ve artık ciddi tehlike oluşturuyormuş. (bilim adamları farkına varmışlar) Haberin detayları oldukça ürkütücü ama ilginç olan bu haberin sayfasında ki reklam. Bütün ürünleri ile dünyaya karbondioksit içirip yediren bir firmanın reklamı bu sayfada idi. Sanırım bilinçli yapıyorlar.
Merhaba e- günlüğüm;
Az da olsa yağmur yağdı. Hava düne göre daha soğuk. Yağmurlu günler de akılıma hep bir şarkı geliyor. "arap kızı camdan bakıyor" değil. "yağmurlu bir gündü, tıpkı bugün gibi, kaybetmiştim seni, karıştı gözyaşım, karıştı yağmura" bunu mutlaka mırıldanırım...
İşyerimin üst katına bir sene önce taşınan bir abonem var dı dün gece ona davetli idim. Mahalle de hemen her kes beni davet etti, gittim, görüşüyoruz ancak ben kimseyi davet edemiyorum. Neyse arkadaşın ne iş yaptığı belli değil, bir kaç adet lüks araba ile gelip gidiyor, sık sık eve gelip gidiyor, işyeri belli değil falan filan. Beni hiç ilgilendirmiyor ve bu konu da kendisine hiç soru sormadım. Neyse evine gittik. Sohbet ediyor ve içki içiyoruz. Onun da bir cooker'ı var. Köpeklerden, havadan bahsederken bana neden bu işi yaptığımı sordu. Ben de kısaca yaşamak ve ayakta kalmak zorunda olduğumu anlatmaya başladım.
Ne kadar ilginç değil mi günlük. İnsanları onca değerlendirme yetmiyormuş gibi bir de işi ile tipi, kültürü arasında ilişkilendiriyorlar. Kızılderili arkadaşım hep söyler di; "arkadaşın hakkın da hüküm vermeden önce üç ay onun makosenleri ile yürü..." İçimden öyle dedim zaten. "Gel üç aylığına işleri ve yaşamları değiştirelim" Ne iş yaptığını bilmiyor ve merak etmiyorum ama o'nun merak ettiklerini de anlamam. İnsanların meraklarını anlıyorum ancak, kıyaslama ve kişiyi, iş ve yaşam şekli ile eşleştirip bir yerlere oturtma heveslerini anlamıyorum. İlle kafalarında bir kalıba oturtmaları gerekiyor. Sonra da yeri gelince "beni olduğum gibi kabul et" derler.
Ahmet oğlu mehmet, ithalat firması sahibi, arabası bmw, iki yüz elli metre kare dairede oturuyor, evi ve yazlığı var, çok yakışıklı gibi gibi gibi... Çocukları bu yüzden çok seviyorum. Bu düşüncelerin hiç birine sahip değiller. Karşılarında ki kişiyi içgüdüleri ile seviyor ve onlara yaklaşıyorlar. Hiç bir çocuğun sana "ne iş yapıyorsun, neden bu işi yapıyorsun, araban var mı, nerede oturuyorsun?" gibi sorular sorduğunu gördün mü günlük? Göremezsin...
Bu yaz geçen seneye göre daha serin olacak. Babaannem'den öğrenmiştim. Geçen yaz'a göre, bu yaz'ı değerlendirir di. Hep de doğru çıkar dı.Bir kış sert bir kış diğerine göre yumuşak, bir yaz sıcak, bir yaz diğerine göre serin olur.
Sevgili günlük; Bazan servise gidip gelmekten sana ne yazdığımı bile unuttuğum oluyor. Acele acele yazıyorum ki bir cümle daha yazmış layım diye.
Bu yağmur kargalar ve diğer yuva yapan kuşlar için iyi oldu. Dal parçalarını ıslak toprakla bir birlerine tutturuyorlar. Zaten yuva inşaatları bitti gibi bir şey.
İnsanoğlunun inşaatları yeni başladı. Her yer toz ve çamur olacak. Dev gibi araçlar sokakları tıkıyacak. Ara sokaklar da bile inşaatlar var. Sürekli bina yapılıyor. Kim alıyor kim satıyor aklım ermiyor. (yani eriyor da ermiyor) Dünyanın en mantıksız olayı. Bak kargalara: Yazın yapıyorlar, yumurtlayıp, yavrularını büyütüyorlar sonra yuva hükümsüz oluyor ve kışın bozuluyor. Bir daha ki yaz tekrar aynı işlemi başka yer de yapıyorlar. Demek ki, birincisi: çocuk olacağı zaman ev yapılacak, ikincisi: çocuk büyüyünce evden çıkılacak, üçüncüsü: Her yaz başka yer de başka ev inşa edilecek. Bu kadar basit. Onlar bilmiyorlar mı evleri pardon, yuvaları yapıp eşe, dosta satmayı... En güzeli de termitlerin yuvalarıdır. Havalandırma sistemi bile vardır.
Saat 16:30 da sürpriz doğum günü partisi var. (şimdi saat 15:10) Yer Akgün Emlak. doğum günü çocuğu değerli arızalı kuzenim Mücahit. Koskoca adam olmuş, bir yerleri kadayıf olmuş halen doğum günü falan. Aslında kabahat hanımın da. O düzenliyor sürpriz partiyi. Kocasını hala çocuk sanıyor. Şimdi işin gücün yoksa hediye falan ayarla, o saatte orada ol, yapmacık alkışlar, gülücükler falan. (bana ne okursa okusun)
Evet günlüğüm sana veda etmeden, İhtiyar adamın (35 yaşında) doğum gününü kutlayalım, sonra orada yaşananları yazayım ve bu günü kapatalım...
Geldim günlük. Çok kalabalık bir parti idi. Mesai saatlerin de ancak bu kadar olur. İyi organize etmişler (eşi müjgan ve necip amca) Hatta votka bile vardı. Ben ki asla mesai saatlerinde içki içmem, ama dayanamadım içtim. Alkol iyi geliyor. Pasta çok güzel di ama benim abonelerimden almadıkları için nereden olduğunu yazmam. Buradan bir daha arızalı kuzenime nice sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yaşam diliyorum.
Senin pastanı sonra vereceğim sevgili günlük.
Pazartesi görüşmek üzere şimdilik hoşçakal...

Biliyor musun? Filler zıplayamayan tek memeli imiş... (ben obezite hastalığı oluştuğundan bu yana, çevrem de bir sürü memeli tanıyorum. )
Güzel söz: "Çocuklara ilk olarak dillerini tutmasını öğretin. Konuşmasını nasıl olsa öğrenirler..." BENJAMIN FRANKLIN

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..