Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük ekmek yapıyor:))

"Çocuklarımızı gerçek gıda ile besleyelim "Fikir sahibi damaklar" adı altında biraraya geldiler. Amaçlarını "gerçek gıda ile beslenmenin yaygınlaşması" olarak tanımlıyorlar. (bulabilirlerse) Bu aralar önemle üzerinde durdukları konu "Ekmek"... (ntvmsnbc)

Güzel bir konu ve bilim adamlarından oluşmadığı için doğru yaklaşımları var...
"Gerçek ekmek"i bulabilmek için fırın fırın dolaşıyorlar, İstanbul'un bir köşesinde sabaha karşı fırıncıyla beraber maya tutuyorlar mış...

Açıklamaları doğru. (onaylıyorum) Ekmeğin ana maddesi buğdaydır. "Ruşeym" buğdayın vitamin, mineral ve yağ deposu, yani özüdür. "Kepek" ise buğdayın lif ve mineral kaynağıdır. Buğday geleneksel değirmenlerde öğütüldüğünde tam buğday unu elde edilir. Rengi daha koyudur, çünkü buğdayın gerek ruşeymi ve gerekse de kepeği unun içerisindedir. Tam buğday unundan doğal ekşi maya ile üretilen ekmeğe "geleneksel ekmek" denir.

Geleneksel ekmeğin bir diliminde diğer ekmek türlerinden çok daha fazla lif, vitamin ve mineral vardır. Geleneksel ekmekte doğal olarak bulunan vitamin ve mineraller insan vücudu tarafından kolaylıkla özümsenir. Geleneksel ekmekte küf daha geç oluşur, dolayısıyla bu ekmeğin raf ömrü daha uzundur. Endüstriyel değirmenlerde öğütülüp paketlenen un ise daha açık renklidir, çünkü kepek ve ruşeym içermez. Kepek ve ruşeymi elenmiş bu un, ayrıca, özel bir işlemle (kanserojen maddelerle) beyazlatılır. (parantez içi açıklamayı ben yazdım, onların yazmaması çok doğal)

Gerçek un beyaz değildir!

Hatta daha da ileri gidip ev de nasıl ekşi maya ve nasıl ekmek yapılacağını bile anlatmışlar... Ekmek yemeyerek kilolu bir toplum olmuştuk. Umarım bundan sonra ekmek yiyerek eski ideal kilolu toplum halimize geri döneriz... Maya tarifi vermişler. Ben de paylaşmak istedim.

KENDİ EKŞİ MAYANIZI YAPMAK İÇİN
Ekşi maya yapmak sandığınızdan daha kolay:
1 bardak organik tam buğday ya da çavdar ununu, 1 bardak kaynak suyu ile (aroma doğal kaynak suyu bu konuda idealdir. Parantezi kapatmadan araya saplama yaptığımı bildiririm. Parantezi kapatıyorum) iyice temizlenmiş cam bir kavanozda bir araya getirin.İki gün boyunca aklınıza geldikçe bu bulamacı karıştırın, hamurun lezzetine uyanan mayalar hava alsın.Üçüncü gün bu karışımın yarım bardağını ayırarak üzerine yarım bardak un ve yarım bardak su ekleyin. Yine, gün boyu aklınıza geldikçe karıştırın.
Dördüncü gün yine yarım kap karışımını ayırın ve üzerine yarım bardak un ve su ekleyin.
Bu şekilde yedinci güne geldiğinizde içi kabarcıklarla dolu bir karışımınız olacaktır. Biraz ekşi kokan ama son derece canlı bu karışıma ekşi maya diyoruz!
Yarattığınız bu maya ile her türlü hamuru ekmeğe dönüştürebilirsiniz. Maya katmanız söylenen her 1 kg. una 1 bardak eklemenizi ve kabarma süresini 18 saat vermenizi öneriyoruz. Hamurunuz, hele bu 18 saati buzdolabında geçirirse çok daha lezzetli bir ekmeğiniz olacaktır.
Fikir Sahibi Damaklar adı altında örgütsel faaliyet gösteren kuruluşun çoğunluğu (belki tamamı) kadın olan üyelerini kutluyorum...
Bu arada yazmadan yapamayacağım. Bundan seneler önce (yirmi sene önece galiba) Türkiye'ye burgerler ve pizzalar girdiğinde "fast food" terimi yaygınlaştığında "Hayır olamaz, insanlar kilo alır, yemek yavaş yenir, yemin ediyorum "slow food" yemek zinciri kuracağım" diye bağırmış ve bir proje yapmıştım. Hemen hemen bütün girişimci arkadaşlarıma söyledim. Hatta bütün toplantı ve sohbetlerde dile getiriyordum. Herkes çok beğeniyor ama kimse yanaşmıyordu. Gülenler bile olmuştu. Bütün o arkadaşlarıma "slow food" adı ile yerler açıldığını, patentinin alındığını, hatta derneği bile kurulmuş olduğunu öğrendiğimi bildirir saygılar sunarım... (hepiniz kafanızı duvarlara vurabilirsiniz) Zaten hep böyle oluyor. Bir proje yapıyorum en az on sene sonra birileri gerçekleştiriyor... Daha elimde çok proje var...

Cumartesi gecesi yalnızdım ama değildim. Yalnızlık terimi kişinin arkadaşsız veya çevresinde, yanında kendine benzer biri hemcinsi, karşı cinsi olmadığında kullanılıyor. Ben bu açıdan değişik fikirlere sahip olduğum için yalnız kalmam olanaksız. Köpeklerim, ve doğada ki tüm canlılarla iletişim halinde olmak yalnız kalmamı engelliyor. Kısaca yalnız değildim. Bir sürü konuşacak, sohbet edecek canlı ile birlikte (Arjantin birası) votka bira içtim. (ne büyük değişiklik ama)

Pazar sabahı kalktım, padişah kahvaltımı (çorba ile) yaptım, Boss ve Linda'yı çıkardım ve geleneksel yürüyüşüme çıktım, geleneksel yerlere uğradım ve eve dönüp bahçede çay içerek güneşlendim. Biraz uzanıp dinlenmeye çalıştım, kalktım, akşam yemeğimi ısıtıp yedim ve yemekten sonra kendime çukulata soslu muz tatlısı yaptım... Köpeklerin ihtiyaçları, traş, banyo, manikür, pedikür, ağda (bu ağda nereden çıktı böyle, yalan) derken hava karardı. Oğlum ve Joker geldiler. Oğlum cep telefonunu taksi'de unutmuş. Tabi geri gelecek hali yok. Defalarca mesaj attık, aradık ama "çıt" yok. "sağlık olsun" dedik ve oğluma üzerine, bir bardak su içmesini tavsiye ettim.

Bu sabah Linda ile iş yerine geldiğimiz de iş yerinin önünde, bizim binada ki, tavuk gibi köpek besleyenlerin köpekleri var dı. Bu yüzden Linda'nın çişini yapması ve dükkanı açmam zaman aldı. (köpekler Linda ile oynamaya çalıştılar)

Hafta başı olduğu için yine erken başladı hareketlilik. Artık havalar ısındı, araba da havlu bulunduruyorum. (yanlış anlaşılmasın, terimi silmek için) Öğle yemeğimi yedikten sonra yine servisler devam etti.
Bir baktım akşam olmuş. Yemek saatim gelmiş. Hemen oturup sebze çorbamı içtim ve ardından zeytinyağlı bakla yedim. Oğlum da gelip bana eşlik ediyor. (okuldan, tam da benim yemek saatimde geliyor) Şimdi seni göndereyim e-günlüğüm. Sen de yemeğini ye ve yatıp dinlen biraz. Yarın ne yapacağız? Yazışacağız. Ne yok? endişe yok. Hoşçakal.

Biliyor musun: Florida'da evli olmayan kadınların, pazar günü paraşütle atlamaları yasak mış... ( demek ki paraşütsüz atlayabiliyorlar)
Çirkin söz: ''İnsanların dikkatini çekecek ve dünyayı ayağa kaldıracak bir suç işlemek istiyordum..." Susan Atkins
Güzel söz: "İnsanlar "ömür kısadır" derler ama, yine de onu daha da kısaltmak için ellerinden geleni yaparlar..." J. J. Rousseau
 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..