Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük erkek performansına çare buldu, kavga edenleri ayırdı...

Öncelikle 19 mayıs gençlik ve spor bayramımızı kutlayalım. (gençleri bir bulsam.) Gerçi gençlerimiz derin uykudalar, cep telefonu ile mesajlaşıp, bol bol yerli dizi seyredip, bilgisayar başında chat yapıyorlar, yolda yürürken, uyurken i-pod dinliyorlar. Spor ile aralarının pek iyi olduğu söylenemez. Hepsi "moda" adı altında düşük belli pantolon ve etek giymekten kalın belli, "armut" vücutlu bir hale dönüştü. Fast food takılıp bilinçsiz besleniyor, teknolojiden uyuşan beyinleri reklamların etkisi altında kalıyor, küçük yaşlarda bir çok hastalıkla tanışıyorlar. Uyuşturucu ve hap kullanımı, suç işleme oranlarıda ürkütücü ama, yine de kutlamakta fayda var. Daha fazla yazarsam "gençlik" diye bir şeyin kalmadığı, "hedef piyon tüketiciler" adı altında mutasyona uğradığı açığa çıkacak...

Oleyyyy en sonunda cinsel performansı düşen erkeğe çare bulundu. Erkekler için en iyi iki afrodizyak güneş ışığı ve uyku. Yorgun olan bir erkeği Antalya, Bodruma tatile götürün. (göndermeyin, götürün) Öğlen biraz şekerleme yapsın, biraz güneşlensin o çok yorgun olan erkek kaplan kesilir. Son olarak doğal üç şey var. Yabani yulaf hapları, kırmızı cinseng hapları ve azgın teke otu hapları da oldukça faydalıdır. (Ayurveda uzmanı Ender Saraç) Yorulduğum zaman kesin uygulayacağım ama, Antalya, Bodrum olayını anlayamadım. Ben İspanya veya Datça'da deneyeceğim...

Merhaba e-günlüğüm; Bir zamanlar, (genç iken) canlı ve naklen araştırdım. Kadınlar böyle "kaplan" gibi erkekleri pek istemiyorlar. Erkek dediğin ara sıra yorulmalı, yorgun olmalı, kadın "başım ağrıyor" dediğinde anlayışla karşılamalı. Hatta ara sıra da erkek "başım ağrıyor" demeli. Üstelik bu "kaplan" benzetmesinide anlamış değilim. Kaplanlar ve Aslanlar günde elli kez seks yapabiliyorlar mış. (ben araştırmadım, araştıran bilim insanları söylüyor) Genelde bu tabiri Anadolu yöresi kadınlar, kocaları için kullanır. Onlar hak ediyordur. Kadın bütün gün tarlada çalışırken, erkekler kahve de oyun oynayıp, bol bol dinleniyor, hatta Ender Saraç'ın dediği gibi güneşlenip, uyuduklarıda oluyordur. Dedim ya onlar bu "kaplan" terimini hak ediyorlar...

Dün akşam eve gidip işlerimi bitirdim, oğlumla birlikte köpeklerimizi çıkardık. günün son güneşinden faydalanarak biraz uyuyayım dedim. Sadece biraz "kaplan"laşmak istedim o kadar. Ne mümkün? Benim kaplan'lar rahat duruyor mu ki ben "kaplan"laşayım. İçim dışım "goril" olmuş benim. (goriller sürekli seks yapabiliyorlar mış)

Bir ara içeri girip rakımı alayım dedim, evin önünde kavga çıktı. Konu çok önemli. Ters yoldan girdin, girmedin davası... Önce olaya Boss ve Joker müdahale etti sonra ben devreye girdim. Tam bizim bahçe kapısının önünde iki lüks araba ve sürücüleri, bir birlerine küfür yağdırıyorlar. (arabalar değil sürücüleri) Dayılık yapıyorlar, yumruklaşmaya çalışıyorlar ama tutanlar var. (iki araba ne olduğunu anlamadan olayı seyrediyor) İki sürücüde genç sayılır, otuzlu yaşlarda. Biri çok hararetli, yanında yapılı bir arkadaşı ile diğerinin üzerine yürüyor sürekli. Tuttum kolundan soktum arabanın içine "bak arkadaşım, kültürlü birine benziyorsun" dedim ve biraz önce ana avrat küfür eden zat hemen cevabı yapıştırdı. "Tabiki öyleyim". "o zaman günün yorgunluğunu taşıyorsun ve sakin olman gerekiyor, önemli bir olay yok, sadece yol vereceksin ve herkes sakin bir şekilde evine gidip dinlenecek" dedim. Bir an sessizlik oldu. Diğer araba sürücüsü de izliyor. Ona da elimle işaret ettim "yol ver, kenara çekil" diye. Gençler kısa bir süre "ama abi haklı olan biziz, onun yol vermesi lazım, yol vermiyor, geberticem ib...." diye içlerini döktüler. "Kesinlikle sen onu parçalarsın ama önemli olan, konuyu olaysız bir şekilde bitirip, huzurlu bir şekilde yola devam etmek" diye yumuşak ve tok bir ses tonu ile izah ettim. Yine sessizlik oldu. Bunu fırsat bilerek "şimdi derin nefes al ve yirmiye kadar say, yol açılacak" dedim. Gençler gülümsemeye başladı. O sırada öbür sürücü kenara çekilmişti ve diğerlerini "hadi yolunuz açık olsun" diyerek gönderdim. Şimdi sıra öbür sürücüyü dinleyip sakinleştirmeye gelmişti. Yanına gittim ve aynı taktikle söze başladım. "sen kültürlü birine benziyorsun, hiç yakıştı mı şimdi?" der demez aynı cevap geldi "tabi öyleyim ama..." "yanındakine güveniyor, pez.... , tek olsa ben onun ağzını burnunu kırardım burada" diyerek rahatlamaya içini dökmeye, erkekliğe bok sürdürmemeye çalıştı. Biraz dinledim ve aynı cümlelerle onu'da sakinleştirip, "kimse suçlu değil, suçlu olan bu ülke yasaları, düzenlemeleri ve bu şehirleşmeler" dedim sessizce. "Belki başka ortamlarda çok iyi arkadaş olabileceğiniz kişilerle kavga ediyorsunuz" diye devam ettim. Genç yüzüme bakıp, "çok doğru be abi, teşekkür ederim" deyip yoluna gitti. Toplanan kalabalık (kuru) bütün gelişmeleri film gibi izledi ve rolü sona eren başrol oyuncusu, ağır adımlarla bahçeden içeri girip köpekleri ile oynamaya başladı... Arabaların sürücüleri "mutlu" ama, kalabalık seyirci topluluğu "mutsuz" olarak evlerine döndü. Kavga, şiddet, kan görmek için toplandıkları belliydi. Ne yazık ki göremediler...

Sabah Linda ile işe geldiğimizde arabamın yan aynasının yine kırıldığını gördüm. Tam ana avrat küfürü basıyordum ki, bütün günümü etkileyebilir diye düşünüp derin nefes aldım. Kültürlü birine benzediğimi hatırladım, başkalarına verdiğim tavsiyeyi bu sefer ben uygulamalıydım. Derin bir nefes alıp, yirmiye kadar saydım ama sakinleşmedim. Bir derin nefes daha aldım, yine tık yok. Bir derin nefes daha derken onuncu derin nefeste başım dönmeye gözlerim kararmaya başladı ve sakinleştim.

Erkenden gelen kamyonu boşaltıp "su" cuk gibi terleyince mecburen sakinleştim. İşlerimiz bu gün hareketsiz olduğu için sabah servislerimi "yan aynasız" vaziyette çabucak bitirdim ve öğle yemeğimi yiyip kurumsal abonelerimle "lak lak" yapmaya gittim. Hepsi oturuyor. Her gittiğim yer de çay ikram ediliyor. Ben de onları neşelendirmek için fıkralar anlatıyor, yaşamlarına renk katıyor, hayatta "para" dan daha değişik ve önemli şeyler olduğunu hatırlatmaya çalışıyorum. (pek anlamıyorlar ama...) Sonra arkamdan kesin "bu delirmiş" diyorlardır... Bir ara aynacı'ya gidip ayna kestirdim ve slikonla yerine tutturdum, bantladım. Yarın ancak kurur ve açarım.

Sakin bir günün ardından, akşam oldu ve hava serinledi. Rüzgar bütün hızı ile esiyor. Yemeğimizi yedik gidiyoruz. Haftanın üçüncü günü yazışmak üzere. Hoşçakal e-günlüğüm...

Biliyor musun: Kara mayınları nedeni ile saatte bir insan ölüyor, sakat kalıyor muş...

Çirkin söz: "Bir komünist'i nasıl tanımlarsınız? Komünist, Marks'ı ve Lenin'i okuyan kişidir. Peki bir anti komünist'i nasıl tanımlarsınız? Anti Komünist, Marks'ı ve Lenin'i anlayan kişidir... Ronald Reagen

Güzel söz: "Sinirli geçirilen her dakikayla, mutlu bir 60 saniye kaybedilmiş olunur..." William Somrset Maugham

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..