Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük etnik kökeni ne olursa olsun her canlı ile anlaşır...

Kimimiz köpeklerle, kimimiz kedilerle yaşıyoruz. Bazılarımız, kuşlarla, bazılarımız farelerle, bazılarımız ineklerle, öküzlerle, koyun, keçi, tavuklarla, bazılarımız, ördeklerle, kazlarla yaşıyoruz. Toplum olarak, katillerle, tecavüzcülerle, hırsızlar, kalpazanlarla yaşıyoruz. Bu kadarla yetinmeyip, çetelerle, dolandırıcılarla, kaçakçılarla, sahtekarlarla birlikte yaşıyoruz. Hatta ve hatta politikacılarla, siyasetçilerle bile bir arada yaşayabiliyoruz...

Merhaba e-günlüğüm; Neden Kürtler, Yahudiler, Ermeniler, Rumlar ile bir arada yaşamakta bu kadar zorlanırız anlamak olası değil. Bir şeyler döndüğü herkesçe biliniyor ama sebebi hakkında da bilgimiz olsa fena olmaz. Ne alıp veremediğimiz var acep? Bu gibi durumlarda "insan hakları" işlemiyor mu? İşliyorda, işletilirken, biz de işletiliyor muyuz?

Enteresan konular bunlar. Çenemizi kapatıp oturalım... Cıssss

Tehlikeli konulara hiç yanaşmam. Hatta arkadaş bile olmam. "Ne alaka" diyeceksin ama, evet yanlış yazmadım. Arkadaş bile olmam. Örneğin "Mine adında hiç kız arkadaşım yoktur. Neden mi? Neden olacak, ingilizce karşılığı "mayın" anlamına geliyor da ondan. "Mine" isimliler her durumda, yaşamın bir anında patlayabiliyor, infilak edebiliyor. Kolumu, bacağımı kaybetmek istememişimdir.

Gördün mü e-günlüğüm; helikopter düştüğünde, "o kadar teknolojiye rağmen yerini neden tespit edemiyorlar?" diye kızmıştın. Koskoca uçak Atlantik okyanusu üzerinde kayboldu. Kaybolur tabi, bir nedeni var. Ulaşıma yüzde on beş zam yapıldı ondan...

Uçağın şöförü, şey pardon pilotu, devrimci olduğu için ulaşım araçlarına yapılan bu %15 zammı protesto etmek istemiş ve okyanusa pike yapmış. Anlayan kim?

Daha dün yazdım bu ölümleri... Kafalarınızı koparıp, çarmıha gerip, teşhir mi edelim Arabistan'da ki gibi? Yine otopark kavgası... Şanlıurfa'da iki kişi öl müş... Yok arkadaş, insanlar bir birine yer vermeyi, yol vermeyi unuttu, arabalarına yer bulmaya çalışıyorlar. (ne dedim ben şimdi?)

Hey gidi günler. Arabanın az olduğu zamanlarda, bir hanımla bir yere gidince kimse önce oturmaya çalışmaz, bütün erkekler hanımlara yol verir, önden buyur eder, otururkende sandalyayı çekerek yer verirdik... Şimdi arabamıza yer bulmaya, yer vermeye çalışıyoruz. Çalışırkende kan gövdeyi götürüyor. Kaldırın mahkemeleri, avukatların, hakimlerin, savcıların işine son verin. Herkes silahlansın. Yargılamayı, cezalandırmayı, infazları biz yapalım, çeteler kuralım, örgütler kuralım, bol bol kabadayı'lık yapalım... Ne diyorum ben ya! Bunlar zaten var. Sadece avukatlar, hakimler, savcılar halen iş başında ve mahkemeler, hapishaneler duruyor. Anladım istihdam sağlamak için... Yoksa hiç birinin iş yaptığı falan yok. Sadece insanlara iş sahası açmak amaçlanmış...

Dün akşam üzeri eve gittikten sonra bir baktım içki stoğum dibe vurmuş. Hemen benim oğlanı yolladım markete, bira, votka, rakı ne bulursa almasını söyledim. Ne olur ne olmaz, yarın savaş falan çıkar, deprem olur vs. vs. Geldiğinde elinde tişörtler, bardaklar falan var dı. "aslan oğlum bana tişört almış, teşekkür ederim" dedim. Gülmeye başladı. "Yok be baba, biraları altılı aldım ondan verdiler" dedi. Olsun, bir adet tişörtüm oldu. Sonra oğlum, Joker'in yemeğini verip çıkardı. (artık Boss ile ayrı çıkarıyoruz, çünkü joker boyuna posuna bakmadan, Boss'a tecavüz etmeye çalışıyor ve bu teşebbüsü bütün gece sürüyor.) Joker'in saati dolunca ben Boss'un yemeğini verip, ayağına pansuman yaptım, bahçeye saldım ve içkimi alıp oturdum. Boss bu durumdan hiç memnun değil. Oyun oynamadığımız için, yanıma oturup homurdanıp duruyor... (köpekçe küfür ediyor)

Sabah işe gelirken bu gün havanın sıcak olacağı belliydi. Hani derler ya "adam olacak çocuk..." Doğan güneş de gün'ün nasıl olacağının işareti... Neyse Lİnda ile işe geldik ve öğlene kadar telefon çalmadı. Öğlen bir hareket olur gibi oldu ama sahte hareket miş. Hemen kesildi. Oğlumun hocası aradı, "oğlunuz dişçi'ye gidecekmiş izin istiyor, bilginiz var mı?" diye sordu. Ben hiç oğlumu yalancı çıkarırmıyım, o ne biçim soru. "evet bilgim var, eğer sınav veya önemli bir ders yok ise izin verebilirsiniz" dedim... (zaten oğlum sabah çıkarken söylemişti.)

Öğleden sonra kavurucu sıcak kendini göstermeye başlamıştı ki, kamyon geldi. Bu havada kamyonun gelmesi ne demek? Bir saat sauna'ya girmek demek. Kamyon'u boşalttık, gitti, aradan yarım saat geçti, halen başımdan aşağı ıslanıp duruyordum. (popomdan yukarı olacak hali yok ya) İki havlu sırılsıklam oldu. Aslında iyi oluyor. Sauna özlemimi gidermiş oluyorum. Hem burada doğal terliyoruz. Sauna'da ki gibi zoraki terlemiyoruz.

Akşam üzeri işler biraz daha hareketlenir gibi oldu ama balon yine söndü. Bu gün de böyle geçti ne yapalım.

Yemeğimizi yedik, ellerimizi güzelce sabunla ovuşturararak, sağdan sola, soldan sağa, köpürterek, parmak aralarımızı bir birine sürtüp, tırnak içlerini iyice fırçalayarak yıkadık. (Sayın bakanım; eğer yanlış yapıyorsak toplum olarak bizi uyarnız lütfen.)

İki gün oldu halen koskoca (doğa'da miniminnacık) uçağı bulamadılar. Brezilya medyası (bizden beterdir onlar) okyanusta uçağa ait parçalar bulunduğunu yazmış. (Airbus doğrulamıyor muş) Ay, of, aman, ne karmaşık ya! Ben gidiyorum

e-günlüğüm, sen istersen kalıp son "kayıp uçak" haberleri bekleyebilirsin. Yarın döncem ben sana. Hoşçakal.

Biliyor musun: Haziran ayında doğan toplam kişi sayısı: 7, 454, 605 miş... (ben beş tanesini tanıyorum)

Çirkin söz: "Ellerimizi yıkamayı toplumca çok iyi öğreneceğiz..."Sağlık Bakanı Recep Akdağ (domuz gribi konusunda konuşurken sarfettiği uyarı) (demek ellerini yıkamayı bilmeyen bir toplum muşuz...)

Güzel söz: "Seveceğin bir işi seçersen, yaşamında bir gün bile çalışmış olmassın..." Konfüçyüs (gel bizim millete anlat. "ben hiç çalışmıyorum" diyorum da kimse bana inanmıyor)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..