Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük G20'ye katılmadı, bahçede votka portakal içti:)

Daha şimdiden G20 protestolarında bir kişi canını verdi. "Katiller" demeye dilim varmıyor, diyemeyeceğim ama demek istemiyorum, diyemiyorum... "cellatlar" desem olur mu bilmiyorum, bilemiyorum, bilmek istemiyorum ama, bildiğimi biliyorum. (anlayan anlamıştır) Neyse işte o terim bulamadığım kişiler, toplantı ve görüşme hazırlığı yapıyorlar. Neyi görüşeceklerse... Çözüm basit. Banka ve finans kuruluşlarını ortadan kaldırırsın olur biter...

Protestocu arkadaşların sloganları çok güzel ve gerçekleri yansıtıyor. "Bankalardan nefret ediyoruz", "insanlar kardan önce gelir", "Irak ve Afganistan'dan çıkın"... Aynı zaman da, banka kurtarma operasyonlarına harcanan para ile istihdam yaratmak ve sosyal güvenlik ağını genişletmek için kullanılmamasını eleştiriyorlar.. "bu bankalar bizim, bu sokaklar bizim" sloganı ile de eylemlerine devam ediyorlar. Eylemlere Dünya'nın değişik ülkelerinden katılan, Savaş karşıtları, anarşistler ve çevreci örgütlerti candan destekliyor ve kutluyorum... Sağırlara ve cahillere karşı mücadele etmek, dünyanın en zor mücadelesidir...

Merhaba e-günlüğüm; Bu gün mutsuz muyum? Hayır, maalesef bu günde, her gün gibi mutlu ve huzurluyum. Bahar yorgunluğu mu, o ne? İnsanların beynine nakşedilen bir terim olmasın. Doğa da bunca hareketlilik, bunca renklilik, güzellik varken yorularak yaşamı mı kaçıracağım. O bahar yorgunluğu dedikleri, ısınan havalar da baş seviyesine kadar çıkan zararlı gazların ve metal tozlarının kan dolaşımında yaptığı yavaşlama ve hasardır. Böyle uzun uzun söylemek yerine kısaca "bahar yorgunluğu" diyorlar. "Kanser olmanız için elimizden geleni yapıyoruz, daha üretim aşamasında deney yapmamız gereken çok ilaç var bu yüzden bize bol bol kanserli denek, şey pardon insan lazım" diyemezler. Ben diyorum ve suya sirke katıp bir seferde içiyorum. (içki olsa fondip yapıyorum derdim)

Benim aboneleri de ekonomik kriz vurdu. Bir tanesi yelkenli ile Akdeniz'e bu gün yola çıkıyor, biri kızının yanına Hong Kong'a gidiyor, biri oğlunun yanına Hollanda'ya gitti, Bir kaç tanesi zaten sürekli Almanya'ya gidip geliyor. Bazıları yeni Jeep'ler ve güzel arabalar aldılar... Çok üzülüyorum, içim parçalanıyor. Hiç paraları kalmamış ki oğullarının, kızlarının yanına gidiyorlar, arabalarını satıp, kredi ile yenilerini alıyorlar, çaresizlikten ne yapacaklarını şaşıranlar sürekli yurt dışına gidip geliyor... Halime şükretmem lazım.

Şikayet üzerine barınak yetkilileri tarafından geçen hafta alınan, siyah güzeli sokak köpeğimiz, bir bayan arkadaşımızın duyurması ve Mücahit arkadaşımızın mücadelesi ile mahallemize geri dönmüştür, arkadaşlarına duyrulur. (barınaktan alınınca hoplayıp zıplamaya başlamış, onu almaya gelen arkadaşımızı bol bol yalamış ve arabaya binip oturmuş. Buraya gelinceye kadar da hiç ses çıkarmamış...) Aslan karabaş'ım benim, istediğine hırlayıp, istediğini ısırabilirsin, arkandayım...

Bu facebook işe yarıyor ama, yaşamımız işe yaramaz olmuş. Yine çok eski bir arkadaşımı buldum. Çok şaşırdım, çok heyecanlandım. Umarım görüşebiliriz. Hep arkadaşlarımı buluyorum ama bir türlü hayat şartlarından görüşemiyoruz. Herkesin işi gücü var. Herkesin yaşam denen saçma işlerle ve kaygılarla bağlantıları var. Toplanalım diyoruz, bir kaçının işi çıkıyor yine toplanamıyoruz. İlişkiler internet ve telefon arasına sıkıştırılmış durumda. Ne kadar kötü. Konuşmaya geldi mi "duygulardan" söz ederiz. Kalmadı kalmadı. Duygular sanal oldu, kablolarla taşınıyor bir birimize...

Dün gece bahçede votka portakal yudumladım. Boss ile sohbet ettik, onu biraz elimle sevip okşadım. (genelde bir birimize sevgimizi insanlar gibi sözle değil, hareketlerimizle gösteririz) tüylerini taradım, yaralarını kontrol edip, pansuman yaptım, o da benim başımı okşadı.

Sabah, şimdilik başka seçeneğim olmadığı için Linda ile iş yerine geldim. Dün gibi sakin bir gün geçirdik. Akşama doğru hafif yağmur yağmaya başladı ve yağmur yağarken ben de Linda ile (ayrı kaplardan) yemeğimizi yedik. Şimdi ne yapacaktım? Hah tamam hatırladım. E-günlüğü azat edecektim. Yarın yine yazışırız nasılsa. Hoşçakal e-günlüğüm.

Biliyor musun: Nisan ayın da doğan toplam kişi sayısı:9, 009, 419

Çirkin söz: "Kadınların çoğu, uyandırılmadıkları için iffetli kalmışlardır..." Ovidius (acaba Ovidius'a hangileri rastladı?)

Güzel söz: "Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür..." Alber Camus

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..