Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük gençlere ve Obama'ya adanmıştır...

Cumartesi akşamı seninle vedalaştıktan sonra, eve gidip köpeklerimin ihtiyaçlarını giderdim ve Valide'ye kısa bir süre refakat etmeye gittim. (Evdekilerin işi çıkmış, yanlız kalmasın diye) Sonra bir arkadaşımla buluşup, oğlumu aradım. Hani ne yapıyor cumartesi akşamı bir sorayım dedim. Meğer Fenerbahçe'de bir cafe'de yaş günü partisi varmış, oradalarmış. Beni de çağırdılar. (O yaşta ki çocuklar anne babalarından kaçar, bunlar da beni çağırıyor, garip çocuk bunlar) "yok ben gelmeyeyim siz keyfinize bakın, arkadaşların beni görünce rahat edemezler" dedim ama dinletemedim. Yoğun istek üzerine gittik. (beni kırmayıp, geldiği için arkadaşıma da teşekkür ediyorum) İki üç genç bizi kapıda karşıladı. Otuz kırk kişi doluşmuşlar bir cafe'ye çılgınlar gibi "kareoke" eşliğinde eğleniyorlar. Biz içeri girince her şey durdu ve "en büyük baba" tezahüretları başladı. Çılgınlar gibi tezahürat yapmaya başladılar. Hayır utanmadım. Gurur duydum. Demek ki onlara yeterince güven vermiş, arkadaş olabilmiştim. Hepsi ile tek tek rap, r&b, hip hop tarzında selamlaşarak bir köşeye çekildik. Çok güzel eğleniyorlardı. Bir süre sonra müsade isteyip kalktık ve yine tezahüratlar eşliğinde yol edildik. Harikasınız çocuklar. Sorunlardan, suçlulardan, satıcılardan ve sizi tuzağına düşürmek isteyenlerden uzak, eğlenmenize bakın. Her zaman bir arkadaşınız olarak (Google abiniz) yanınızdayım. Anne, Babalarınıza da söyleyin bu yazıları okusunlar. Belki bir şeyler öğrenirler. (içinizden "nah söyleriz" dediğinizi duyar gibi oluyorum) Gözlemlerimi aktarayım. Gittiğiniz yer güzel fakat çok "kazık" bir mekan, buna rağmen servis ve hizmet kalitesi düşük. Kendinize alternatif yerler bulup mekanlar arası rekabet yapılmasını sağlayın. Çok kalabalıksınız ve bu "kriz" ortamında gittiğiniz her mekanı ayakta tutarsınız. Sizleri çok seviyorum.

Merhaba e-günlüğüm; Daha sonra öğrendim ki parti sonrası üzücü bir olay yaşanmış. Çocukların bir kısmı eve sabaha karşı gitmiş ve ailelerinden azar işitmişler. Ben olaya değişik bakıyorum. Ağzı ile içmesini öğrenemeyen bir arkadaşları, hastanelik derecede sarhoş olmuş (kendisini tanırım) ve ona yardım etmişler. Yanlız bıraksalardı hepsinin karakterinden ve kişiliğinden şüphe ederdim. Sabaha kadar onunla ilgilenmiş, hastaneye götürmüş ve ailesine haber vermişler. Bütün bunları kendileri karar vererek yapmışlar. Hepsini bir kez daha kutluyorum ve ekliyorum: Arkadaşlıklarda sürekli huzursuzluk çıkaranlar, önce uyarılır, sonra uyum sağlayabileceği bir yere takılması istenir. Bu gibi kişilere, içine kapanmak yerine, daha aktif, daha sosyal ve daha girgin olması önerilir. Olamıyorsa, tencere misali, kapağını bulacak. Onları gerçekten çok seviyorum. Yarın, her biri, güzel işlendiğinde "pırlanta" olacak. Yapılması gereken tek şey onlara fırsat tanınması. (Obama'nın gelişini kutlama töreninde "Amerikalı vatandaşlar" için söyledikleri gibi) Onları anlamaya çaılışmak gerek. En önemlisi de "arkadaş" olmak gerek. (çok işgal ettiniz e-günlüğümü) Oldu olacak bir de fıkra yazayım.

Adam zil zurna sarhoş umumi helaya girer ve işemek üzere pisuvara yanaşır. Aradan 2 dakika geçer ve sarhoş yanındaki pisuvarda işeyen gence der ki;
- Birader bak bakalım elimde bir şey var mı?
Yandaki genç sarhoşun önüne doğru eğilir, bakar ve;
- Hayır abicim elinde bir şey yok. Der.
Bunun üzerine sarhoş der ki;
- Ulan desene 2 dakikadır altımıza işiyoruz ... (hiç bir zaman bu duruma düşmemeleri dileği ile...)

Açılın, açılın, Obama geliyor Obama... İsrail ateşkes ilan etti, hiç zaman kaybetmeden "İsrail ateşkes ilan etse de biz etmeyiz" diyen Hamas'da ateşkes ilan etti. Ardından İsrail radyosu: "Obama yemin etmeden Gazze'den çıkarız..." (kahinlik yapacağım) Obama'nın ayak sesleri bunlar... Strateji oyunları, düzmece bunlar, taptaze, yeni çıktı fırındaaaan, el yakıyor, sıcak sıcak bunlaaar...

Pazar sabahı, önceki gece geç yatmama rağmen her zaman ki gibi kalktım. (sıkıysa kalkma) Boss ve Linda'yı çıkarıp dolaştırdım. İhtiyaçlarını giderdikten sonra, üzerimi giyip, (çıplak gezdirmiştim) arkadaşımla yürüyüşe çıktık. Orta mesafede bir yürüyüşün ardından bir çay bahçesine oturup, çay içtik ve eve döndük. Köpeklerimin yemekleri bitmişti ve markete gidip onlar için alışveriş yapıp, yemek pişirdim. Çok güzel köpek yemekleri yaparım. İleride köpekler için harika bir restoran açmayı düşünüyorum...

Sevgili e-günlük; Bu sabah iş yerine her zaman ki gibi kargalarla gelip güne başladım. Hafta başı olması dolayısı ile çok hareketli bir sabah oldu. Tam hareketlilik yavaşlıyordu, siparişlerimiz geldi. Zaten terlemiştim, kamyonu boşaltınca terim ikiye katlandı. Kamyon boşalınca dinlenirim dedim ama neredeee. Tekrar ikinci dalga hareketlilik başladı. (bunu gelgenekon haberlerinden öğrendim) Terim katlandı mı üçe Sucuk gibi oldum. (ama bildiğin sucuk salam değil. "su" ve "cuk") Öğle yemeği faslı, olması gereken zamandan iki saat sonra gerçekleşti. Yemek saatim gecikince endişeleniyorum. Kim bilir, belki olmayan şekerim çıkar, olmayan tansiyonum düşer, olmayan kollestrolüm çıkar falan...

İnsanların neden başı, beli, kıçı, boynu ağrıdığını keşfettim. Kasları yok da ondan. Benim bir tek güçlü kaslarım ağrıyor ara sıra. Gelişirken ağrıyor keratalar. Fazla zorluyorum, bu yüzden bana kızıp intikam alıyorlar.

Evet e-günlüğüm; ceylan muhabbetini bırakıp (geyik miydi?) Birbirimize "bye" diyelim. Nasılsa akşamı ettik yine. İyiki akşam yemeğim aksamadı. Yoksa, karabiberim düşebilir, limonum çıkabilir, sirke dengem bozulabilirdi. Bu günlük bu kadarla yetin bakalım. Zaten geç kaldın. Anne Babandan azar işiteceksin... Yarın yine yazışırız. Hoşçakal.

Biliyor musun: Dünya'da 27 milyon köle var mış... (hiç şaşırmadım, hatta araştırma çok iyimser gibi geldi)

Çirkin söz: “Her parasız kadın, koca peşinde koşan bir maceraperesttir." G. Bernard Shaw (senden beklemezdim Bernard abi)

Güzel söz: " Odununu kendi kesen, iki kere ısınır..." ABD Atasözü

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..