Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük kiraları dondurdu

"Ekonomik Krizlerin iyi tarafı" diyeceğim ama pek öyle sayılmaz. Sadece mutlu oldum ve üzerimden ağır bir yük kalktı. Uzun süredir düşünüp duruyor, stress oluyordum. Hatta neredeyse psikolog'a falan gidecektim.

Evet e-günlüğüm; Ev ve dükkan kiralarını, değerli mal sahiplerimle görüşerek dondurdum. Uzun süren konuşmalar ve kendilerini benden daha kötü durumda gösterme çabalarına rağmen, direndim ve sonunda kabul ettirdim. Eğer konuşma biraz daha sürseydi, değerli mal sahiplerime para yardımı yapacaktım. Onlarca, daire, dükkan ve fabrikalar, özel okullar lüks arabalar arasında meğer ne kötü durumdalarmış haberim yokmuş. Neyse ekonomik kriz bitince ben de onlara yardım ederim. Çok üzüldüm, zor durumda kalmalarını istemem. Hele ev sahibim, oturduğumuz semtin neredeyse yarısı onun ama perişan vaziyetteymiş. Para'nın kötü bir şey olduğunu bilirdim ama bu kadar tahmin etmemiştim. İyi ki çok param yok. Gördüğün gibi mutluluk getirmiyor. Tam tersine insanı mutsuz yapıyor. Düşünmek bile stress yaratıyor. Hiç bir zaman beceremedim şu ezik ve kötü durumda rollerini. En kötü günümde bile kafam açık, ayağım dik bir şekilde yürürüm çırılçıplak. (buna benzer bir deyiş vardı ama hatırlayamadım)

Merhaba e-günlüğüm; biz onlardan kat kat mutlu ve huzurluyuz. Hatta kat kat sağlıklıyız. Dün gece bildiğin gibi UGGG vardı (uluslararası geleneksel gençlik gecesi) Bir kaç kişi mazeret bildirerek gelmedi. (mazeretler malum. Dişi tavşan peşindeler) Çok eğlendik. Oğlum, akşamdan kız arkadaşları ile uğrayıp, Joker'i bıraktı ve gezmeye gittiler. ("Şu kız arkadaşlarınızı benimle tanıştırmayın" diyorum. Sonra hepsi bana aşık oluyor) Ben daha bahçede Boss ile sohbet edip, içkimi içerken gelmeye başladı gençler. (daha geç geliyorlardı) Önce gelen (isim yok) genç arkadaşım ailesinden yana çok dertliymiş, onunla kimse gelmeden biraz dertleştik. Sonra diğerleri gelmeye başladı tek tek. Bir kısmı batasıca batak oynadı, bir kısmı sohbet etti, bir kısmı seyretti derken geceyi tamamladık. Bu arada Koray'a (teşhir ediyorum) söyleyin bir türlü içmesini öğrenemedi. İçince, her yere içini döküyor...

Değerli e-günlüğüm; Ben delikanlıların, yaşlı başlı abileri olduğumu unutup geç vakite kadar onlarla oturmuşum ve hiç iyi yapmamışım. Sabah (nasıl tabir edeyim, hah buldum) "boks maçından dayak yiyerek çıkmış kahraman bir boksör" gibi (nasıl oluyorsa) kalktım. O vaziyette Koray'ın bahçede içini döktüğü yerleri temizleyip Boss'u çıkardım (hiç hatırlamıyorum) ve Linda'ya tutunarak işe geldim. Linda beni çekiştirmekten yoruldu. "her sabah ne güzel koşuyorduk, nazar değdi sana" diye fısıldadı.

Yine hafif yağmurlu bir gün e-günlüğüm. Buralarda hiç bir toprak artık suyu çekmiyor. Yağmur az da yağsa su birikintileri oluşmaya başladı. Yakında her yer baraj olacak ama bizim barajlar yine dolmayacak...

Valide'ye uğradım. Aslında su götürüyorum ve bahane ile ziyaret etmiş oluyorum... (hafta da üç gün uğruyorum) Artık iyi durumda ve yarın Akçakoca'ya gidiyor. Benide çağırıyor ama gidemem. Teklif çok güzel. "gel orada bir iş yap, masraflarını ben karşılarım" diyor. İleride belki düşünürüm...

Bütün gün trafikte cebelleştim durdum. Hafta sonu trafiği berbat oluyor. İyi ki bu insanlar hafta içi de böyle arabaları ile çıkmıyorlar. Yoksa iş falan yapılmaz. İş yapmaktan değil de araba kullanmaktan yoruldum. Ayaklarıma kramp girdi.

Hareketli bir günün ardından geç de olsa akşam yemeğimizi yiyebildik. Şimdi gitme zamanı. Pazartesi günü yazışmak üzere...

Biliyor musun: Nevada'da size ait bir mekanda, köpeğinize ateş açan birini, anında asma hakkınız var mış... (harika)
Çirkin söz: "Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim..." Albert de Salvo
Güzel söz: Varlığında bu kadar gururlandığın paran, senin doğumunu değiştiremez ki..." Ki Horatiusus

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..