Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük medya ya çatıyor...

Merhaba e-günlüğüm;
Gelgenekon soruşturması kapsamın da kene sokmasından ölenlerin sayısı otuz beşe yükselmiş. (haberi yazarken bir yanlışlık yaptım ama nerede?)
Medya öyle bir şeydir ki; bizim gibi az gelişmiş, yarı sömürge ülkeler de mutlaka bir yerlerden beslenmek zorundadır. Tıpkı diğer meslek gurupları gibi. Beslenmeyenler ve sistemi rahatsız edici yazı yazanlar faili meçhul cinayetlere kurban gider, yokedilirler. Bu ülke için mücadele edenler (D.Gezmiş, M. Çayan) bir zamanlar medya da terörist olarak tanıtıldı, Seneler sonra kitapları basılıp, övüldü, mücadeleleri anlatıldı. (yok et, sindir, moda haline getir, üzerinden para kazan) Amerika seneler boyu kızılderilileri katletti ama biz medya da, kızılderililerin beyazları öldürüp kafa derilerini vahşice yüzdüklerini okuduk.

Onlar kızılderililerin arazilerini gasp etti, hayvanlarını öldürdü, ama biz medya da kızılderililerin amerikan topraklarına baskınlar düzenlediğini okuduk. Hiç bir zaman çoluk çocuk katledilen kabilelerce kızılderilileri, yazmadılar. Aynı şey Irak için de geçerli. Sivil halkdan ölenlerin haddi hesabı yok ama amerikan askerlerine yapılan baskınlar hep medya da manşet oluyor. Türkiye de kene ölümlerinden ve gelgenekon olayından başka şeyler de oluyor (yazmak haddime düşmez, sonra beni de gelgenekon soruşturması kapsamına alırlar) ama haberlerde bile yer almaması çok garip. Sana da garip gelmiyor mu günlüğüm?

Ne yaptın bakayım pazar günü bensiz bensiz? Hmmm anladım. Canın sıkılmış anlaşılan. Anlat, yani yaz bana derdini, bulayım dermanını... Neyse bunları sen en iyisi defterime yaz ben oradan okurum...

Cumartesi akşamı Boss'u gezdirirken aniden yanıma yanaşan, belalı mı belasız mı bir türlü anlayamadığım zat-ı muhterem, onca kavga gürültüyü unutmuş, (silmiş) akşam için planlar yapmış ve onları anlatmaya koyuldu. Sözünü yarıda kesip gelemeyeceğimi, işim olduğunu söyledim. Tabi kıyamet koptu. Ağlamaya başladı. Yanlış davranışlar da bulunduğunu, bunu haketmediğimi vs. şeyler söyleyip özür diledi. Ama ben kararlı idim ve işim olduğu konusun da ısrar ettim. Yani cumartesi akşamı yalnızdım. (teferruatları yazmayı gereksiz görüyorum)

Bahçeye masamı kurdum içkimi ve sigaramı içip keyif yaptıktan sonra yattım. Pazar sabahı geleneksel işlerimi yaptım ve yürüyüşe çıktım. Bir sürü tanıdığa uğrayıp akşam saatlerin de eve döndüm. (dönmek zorundayım çünkü köpeklerim beni bekliyor.) Saat 20:00 gibi arkadaşım geldi ve onunla birlikte bahçe de keyif yaptık. Sıradan bir hafta sonu işte. Yazmaya bile değmez. (ama yazdım bile)
Değerli e-günlüğüm; bu gün ablam geldi (tatile çıkmıştı) sağolsun gittiği yerden bana bir kaç teneke zeytinyağı ile bir kaç kutu zeytinyağlı sabun getirmiş. Yanın da bal, sarımsak ve kekik de getirmiş. Eh ne de olsa beni en iyi tanıyan kişi. Nasıl beslendiğimi iyi biliyor. Sağol ablacığım kesene bereket. (bakma böyle yazdığıma, senden haberi yok e-günlüğüm)

Artık çıkayım e-günlüğüm. Yok çok vaktim var boş oturuyorum ama biraz da piyasa yapayım. İşleri biraz artırayım.
Yarın yazışmak üzere iyi haftalar diliyorum. Hoşçakal...


Biliyor musun? Günümüzde evlenenlerin yüzde ellisi boşanmakta imiş... (tabi, boşanmak için evlenmek gerek:)
Güzel söz: "Her insan arada bir motive olur. Birisi otuz dakika için, bir diğeri otuz gün boyunca motive olabilir. Ama otuz yıl boyunca motive olan insan başarılı olur..." Edward B. Butler (sen suyunu sıkarsın sonra da ölür)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..