Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük şarapcı oldu:)

Amerikalılar bilinçli veya bilinçsiz olarak müslümanlara karşı saygılı değiller miş. Diğer dinlere çok mu saygılılar? Araştırma 27 ülkede yapılmış ve ülkeler müslüman ülkeler. "Tencere dibin kara, senin ki benden kara" Biz müslümanlar, hıristiyanlara, katoliklere, ermenilere, protestanlara, rumlara, yahudilere çok mu saygılıyız acaba? Hadi hepsini geçtim, birbirimize ne kadar saygılıyız? Neden din vurgulanarak yapılmış bir saygı araştırmasına ihtiyaç duyuluyor? Amerikalıların kendilerine saygısı yok ki, hepsi obeziteden ayakta duramıyor.

Merhaba e-günlüğüm; Bu araştırmayı dini, özellikle müslümanları ön planda tutarak yapmak bile kışkırtıcılığın dik alası. Yahu be salak! sen önce insan insana ne kadar saygılı onun araştırmasını yap, insan hayvana ne kadar saygılı, insan doğaya ne kadar saygılı araştırmalarını tamamla, ondan sonra müslümanlara saygıyı araştırırsın... Hatta bizzat kendine ne kadar saygılısın onu bir düşün. Kendinize saygınız olmadığı için böyle bir araştırmaya kalktığınız belli. Dünya "birşey yapmış olmak için" yapan adamlarla doldu ve bunların büyük bir kısmı "bilim adamı" diye anılıyor. Çok rahatsız edici bir durum. (kızdırmayın beni saygısızlık yaparım)

Bir de "Türkiye Brezilya olur" başlığı gördüm ve okudum. Hani Brezilya'nın çok kötü ekonomisi olduğunu, suç oranlarının çok yüksek, ve yoksulluğun en üst düzeyde olduğunu, belli zamanlarda devletin mali çöküntülere uğradığını okuyarak takip ediyor, biliyoruz.. Meğer tartışma "futbol" kategorisinde imiş. Yani endişelerim boşuna imiş ve tahmin ettiğimden daha önemli bir konuymuş(!) Ne desem bilmem ki? İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, eşitlik, siyaset, ekonomi, felsefe gibi önemli konularda geri kalmamız hiç önemli değil herhalde. Önemli olan futbol konusunda başarılı olmak. Bu da bir oyun. Bizim gibi az gelişmiş ülkelerin dikkatini, zaman içinde oluşturulan ilgi alanına çekip, devletin içini dışını soymak... Brezilya'da hep böyle olmuştur. Bu açıdan baktığımızda, bu açıklamayı yapan kişi "neyin peşinde?" diye düşünüyorum kendi kendime... (aslında bu aralar düşünme kapasitem dolu olduğundan, pek düşünemiyorum) Herp söylerim, hep yazarım. Futbol ile ilgilendiğimiz kadar "demokrasi" için mücadele etseydik (bu mücadele stad da veya ekran karşısında olmaz) şimdiye kadar dünya'nın en demokratik, en refah, en yaşanılır ülkesi olurduk...

Değerli e-günlüğüm; dün gece hür ve bağımsız ülkemizin, bir kentinin, bir semtinde, tamamen huzur içinde ve demokratik bir ortamda şarabımı yudumladım. Tadını çıkarmak için şaraba konsantre olmuştum ki, bir tıslama, bir havlama sesleri sardı ortalığı. Altı adet kaplan soyu, Boss'a bahçede pusu kurmuşlar ve çevresini sarmışlar. Sadece izledim. Boss benim gibi iç güdülerini dinleyen bir arkadaşım olduğu için ne zaman ne yapması gerektiğini iyi biliyor. Kahramanca savundu kendini ve altı kaplanvari kediyi dağıttı. Sonra yenilgiyi kendine yediremeyen kediler, sık aralıklarla bahçeye dalıp, Boss'un kararlılığını test ettiler ve en sonunda geri çekilmek zorunda kaldılar. Zavallı kediler Boss'u diğer köpeklerle karıştırıyorlar. Zamanla öğrenirler nasılsa.

Ne diyordum? Hah şarap diyordum. Genç bayan arkadaşım da bana katıldı ama şarabı sevmedi. Birlikte sohbet ederken bir de baktım şarap şişesinin dibi görünmüş. Eh dururmuyum. Nasılsa ev içki mahzeni gibi. Hemen dolaptan bira alıp gece karanlığının yanına gittim. Yatma vaktim geldiğinde yatakta idim.
Sabah kahvaltı sorunu yaşamadan düzenli bir başlangıç yaptım güne. Keyfim çıkageldi aniden. Kaçmamış, onsuz hayatın ne kadar anlamsız ve dayanılmaz olduğunu bana tattırmak için saklanmış. (daha önce de yapmıştı) Çok huzurlu ve mutlu olmak da zararlı olabiliyormuş. (öyle dedi) Sıkıca kucakladım onu ve cebime soktum. (o yerini biliyor nasılsa, gider yerleşir.)

Bu gün bilgisayar hiç kitlenmedi, arabamda sorun yok, her şey normale döndü. Umarım kırılgan ve zayıf tarafımı bilenler (en yakınımdakiler) tekrar bir deneme yapmazlar. (savunma tarafım da devreye girebilir ayakkabı atarım)

E-günlüğüm; uzmanlar "bir kişiye ayakkabı atmayı" değerlendirmiş: Efendim ayakkabı vücudumuzun en aşağı kısmında kullanıldığı için "aşağılama" içeriyormuş... Ya adam prezervatif veya kilot falan fırlatsaydı... Ne anlama gelirdi acaba? Bu mantığa göre birine kask fırlattığımız zaman, kask'ı vücudumuzun en yukarıda ki bölümünde kullandığımız için "yüceltme, büyük gösterme" anlamına gelecek... (bana ne adam beyin kanamasından ölmüşse, ben onu yüceltmeye çalıştım) Güzeeel.

İşler yine yavaşladı e-günlüğüm. (zaten anlamışsındır. Yazıp duruyorum) Halkımızın su ihtiyacında bile istikrar yok... . Yok kardeşim, adam olmaz bu millet. (ne olur, kadın mı?)

Hava kararınca farlarınızı yakabilirsiniz, ay sonunda elektrik faturası gelmez... Ne bu ya! Göz göre göre kaza yapacağız.

Evet e-günlüğüm; anladığın üzere akşam oldu. Her şey tamam. Yemekler yendi, çaylar içildi, ihtiyaç molası verildi ve sıra seni yolcu etmeye geldi. ( boş oturmaktan mıdır nedir, ne çok haber yorumu yapmışım. Bir daha olmasın.)

Bak şimdiden söyleyeyim, yarın bir erkek modeli çıkarmayı düşünüyorum, hazırlıklı ol emi?

Yazışmak üzere. Hoşçakal

Biliyor musun: Dünya da bulaşıcı olmayan hastalıkların en yaygını, diş çürümesi imiş... (kanser, şeker, tansiyon gibi hastalıklar önüne geçmedi mi hala)
Çirkin söz: "Tipi hoşuma gitmadi bıçakladım" (Ankara’nın Keçiören ilçesinde yaşlı bir kişi, camiye giderken bıçaklanarak öldürüldü. Cinayetin ardından yakalanan zanlı böyle ifade vermiş... ntvmsnbc)

Güzel söz: "İlk önce kendi içinizde barış sağlayın, sonra başkalarına da barış getirebilirsiniz..." Thomas a Kempis 1420

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..