Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük uyku uzmanı...

"Uyku uzmanları" diye bir şey var mış. Ben çok cahil kalmışım. Yeni öğrendim. Nasıl uyku uzmanı olunuyor merak ettim. Sürekli uyuyarak mı, yoksa uyuyanları izleyerek mi, yoksa uyuyanları uyandırarak mı?

Bir taraftan da gururlandım. Çünkü ben geceleri düzenli uyuyarak uzmanlaşmış bir uyku uzmanıyım. İstediğim zaman uyur, istediğim zaman uyanır, istersem uyumadan bir kaç gün çalışabilirim... Bütün bunları uyguladığım dönemler sağlıklı ilişkilerimin olduğu dönemler. Hiç sağlıksız ilişkim olmadı zaten. Bu yüzden uykularım düzenli ve sağlıklı. Bir de uykunun diğer boyutu var ki bizim halkımızın tamamı o konuda uzman. Sürekli uyumak... Tepkisiz, ruhsuz ve izleyici pozisyonda kalarak, gece gündüz uyur vaziyette yaşamak. Yok ben bundan sözettiklerini sanmıyorum. Bu bilim insanları normal gece uykusundan söz ediyor...

Merhaba e-günlüğüm; Düzenli bir uyku için eşinizden ayrı yatın Uyku uzmanları, çiftlerin sağlıkları ve ilişkilerinin devamı için ayrı yataklarda uyumalarını öneriyor. (ntvmsnbc.com) Vay be! Bunlar uzman değil, kıyamet programcıları. İnsanları yabancılaştırdıkları, bir birlerine düşman yaptıkları yetmiyormuş gibi şimdi de evli çiftlere taktılar ve en kısa zamanda boşanmalarını sağlamak için yeni taktikler ileri sürüyorlar...

Bu araştırmayı yapan uzman bozuntularının ilişkileri ne durumda bilmiyorum ama, onlara benden tavsiye. Akşam yemeğini benim yediğim saatte yiyin, yatmadan iki, üç saat önce iki, üç kadeh rakı için ve uyumadan önce de eşinizle ayrı yatmak yerine onunla uzun ve teferruatlı (bunu anlamadılar) bir seks yapın... Sonra da bir birinize sarılıp yatın. Nasıl huzurlu ve rahat uyuduğunuza kendiniz bile şaşıracaksınız... Rica ederim, önemli değil, teşekkür etmenize gerek yok. Her uygulamanızda beni hatırlamanız yeter....

Değerli e-günlüğüm; gerekli şartları yerine getirip yattıktan sonra güzel bir uyku çektim. Uyumadan önce kendimi yağmur sesine göre programladım ki aşırı yağış olursa uyanayım. Zaten bir çok sese duyarlıyımdır. Davul çalsa uyanmam ama Boss azıcık ses yapsa hemen kalkarım. Gece uykum bölünmediine göre yağmur yağmamış.

Sabah kalkıp kahvaltımı yaptım, (artık arkadaşımın pansumanı bitti, yaraları geçiyor.) ve Linda ile iş yerine geldik. Hava "bu gün yağacağım" diyor du ve öğlene doğru yağmaya başladı. Bir yağdı bir durdu, bir yağdı bir durdu. Çünkü bulutlar dans ediyorlar dı. Evet onlar da dans eder. Sonra şimşekler bulutların dansına eşlik etmeye başladı. Ve bu güzel dans'a en son katılan ağaçlar ve toprak oldu... Doğal olanın dışında ne varsa dansı reddediyor du. Daha doğrusu nasıl dans edeceklerini, nasıl eşlik edeceklerini bilemiyorlardı. Uzay savaşları, su savaşları, petrol savaşları falan hikaye... Bir gün doğa'ya uyum sağlayanlarla, sağlayamayanların gün'ü olacak... Bir savaş olmayacak ama, ortada sadece uyum sağlayanlar kalacak...

Öğleden sonra yağmur bir ara hızlandı ve hemen fırçayı alıp hazır suyu bulmuşken arabama bir güzel dış yıkama yaptım. İşim bitince aklıma ev geldi. Hemen gidip ev'e baktım ve yağmur sularının kapıya dayandığını gödüm. Mazgal tıkanmıştı ve onu açtım. Bu arada güzel bir duş almış oldum. Hem binanın otopark'ından, hem sokaktan, hem de bulutlar olmak üzere üç taraftan gelen sular benim evin önünde toplanıyor. Küçücük bir mazgalın bu suları tahliye etmesi için sabah akşam gönlünü yapıyor ve "cici mazgal, güzel mazgal, sen çok büyüksün, büyük işler başarırsın" diye seviyorum. Bulutlar, mücadelemi görmüş olacak ki yağışlara ara verdiler. Ben de içeri gidip iç çamaşırlarım dahil, değiştirmek zorunda kaldım.

Sonra iş yerine gelip bir kaç servise gittim. O ara yağmur yeniden başladı.

Akşam yemeğimi yediğimde yağmur yine ara vermişti. (beni düşünüyorlar canım) Akşam da arkadaşım Anne'sine gidecek. Ben artık ne olur ne olmaz diye dışarı da uyurum. Şimdi hazır yağmur ara vermişken seni göndereyim e-günlüğüm. Sonra sen de benim gibi sırılsıklam olma. Pazartesi yazışırız yine. Hoşçakal...

Biliyor musun: Kırmızı kan hücreleri, taşıdıkları hemoglobin pigmenti nedeni ile oksijeni üzerlerine bağlayıp dokulara taşıyor ve karbondioksiti de nefesle dışarı verilmek üzere akciğer'e geri götürüyorlar mış. Sayıları ise: Bir milimetre küp içinde beş milyon, ya da bir litre içinde beş trilyon kadar mış...

Çirkin söz:
''Uyanık kalsınlar" İski Gn. Md.'nün riskli bölgelerde oturanlara uyarısı. (sabah onların yerine iş' de gidiversin bari)

Güzel söz:
"Aşk, geceyi bile gün ışığına boğabilir..." A. Salle (tabi, ayrı yatılmadığı zaman)

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..