Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük uzaya gönderdi:)

Bence Michael Jackson'ın cesedi uzay boşluğuna fırlatılmalı. İddia ediyorum, bir süre sonra onarılmış ve tamir edilmiş olarak, yok bu cümle olmadı. Yeniden yazayım. Bir süre sonra iyileştirilmiş, tedavi edilmiş ve sağlığına kavuşmuş halde geri Dünya'ya gelecektir... Evet iddia ediyorum. İnanmıyorlarsa denesinler. Nasılsa her şeyi denediler bir de bunu denesinler. Riskli bir deneyme olur. Hayır MJ için değil, tıp bilimi adına riskli olur. Eğer teori gerçek olur ve MJ iyileşip geri gelirse, bizde ki tıp biliminin ne kadar ilkel olduğu ve bir işe yaramadığı ortaya çıkar. İşte gerçek kriz o zaman yaşanır. Trilyonlarca dolar çöpe atılıp bütün ülkelerde, hatta ülkelerin her vilayetinde, ölenleri uzay boşluğuna göndermek ve "dirilip" demiyorum. "İyileştirilip" geri gelmesini beklemek için uzay istasyonları kurulur. Bu seyahatler için kurulan firmaların vergi kaçırma olasılığı olmadığından zaman içersinde devlet'e büyük gelir sağlarlar. Gelir vergisi, kdv, ötv, öv, (ölme vergisi) ydv, (yeniden dirilme vergisi) ubv, (uzay boşluğu vergisi) gv, (gezegen vergisi) udv (uzay doktorları vergisi) gibi vergiler alınabilir. Bu aynı zamanda istihdam sağlar ve işsizlik sorunu ortadan kalkar.

Merhaba e-günlüğüm; yine ben yokken fantazi yapmışsın ama, denemeye değer gibi görünüyor. Zaten bir gün yazmıyorum, haberler alıp başını gidiyor. Genel Kurmay e-günlüğümü okuyup Köşk'e hukuki görüş sunmuş...
Askere sivil yargı yolunu açan düzenlemede Cumhurbaşkanı Gül'ün kararı beklenirken, Genelkurmay'ın konuyla ilgili Köşk'e sunduğu hukuki görüş de basına yansıdı. (ntvmsnbc)

Evcil hayvanlarımız için yeni buluşlar yapılmış. Hep düşünüp dururduk "bu hayvanları bu sıcakların etkilerinden nasıl koruyacağız? Bir ürün çıksada hayvancıklar rahatlasa" diye... Artık düşünmeyeceğiz. Buluşu hangi kozmetik firması yaptı bilmiyorum ama iyi yapmış. Çok isabetli ve hayvanlık için (insan için olsa "insanlık" için yazardım) büyük bir buluş...

İnsanoğlunun sadık ve sevimli dostları kedi ve köpekler için mücevherli tasmaların, marka kıyafetlerin ardından şimdi de güneşten koruyucu ürünler geliştirildi. (ntvmsnbc) Bravo, harika! Sıra "soğuktan koruyucu" ürünlerde... Biz mi aptalız, bu buluşu yapanlar mı, evcil hayvanlar mı? (Evcil hayvanların aptal olmadığını biliyorum.)

Son araştırmaya göre “Çevreyle uyumlu insanlar” ın ülkesi Kosta Rika, vatandaşlarının en mutlu olduğu ülke... Zengin ülkelerin orta sıralarda yer aldığı 143 ülkelik listede Türkiye 83’üncü ol muş... Hiç şaşırmadım. Araştırmayı "Mutsuzluk" olarak yapsalardı yine birinci olabilirdik... "Çevre ile uyum..." İşte olay burada bitiyor.

Değerli e-günlüğüm; Gelelim monoton ama, çevre ile uyumlu olduğumuz için mutlu hayatımıza... Cumartesi gecesi Facebook'a yazdım. "bir saat sonra bahçede tatile gidecek. Rakı sofrası kurulacak, akşam serinliğinde ağaçların altında rakı içilip ciğerlere bol bol oksijen çekilecek. Toprağa basılıp haftanın biriktirdiği negatif enerji atılıp yerine pozitif enerji yüklenecek. (bu etkinliğe katılmak isteyenlerin önceden rezervasyon yaptırmaları rica olunur:)" diye... Ayıp kardeşim neden rezervasyon yaptırmadan geliyorsunuz? Yer yok işte. Hem köpeklerim öyle "küt" diye habersiz gelenleri sevmez. Tam köpeklerimle halay çekiyordum ki etkinliğe katılmak isteyenler oldu. Olmaz! Neyse bu seferli affettim ama, bir daha olmasın. Geceyi halay çekerek, toprağa basarak, oksijen alarak, rakı votka neyin içerek tamamladık. Her gece yaptığımız gibi (bazan aksıyor) gece sporumuzuda yapıp yattık.

Pazar sabahı kalkıp mutlu bir şekilde kahvaltımızı yaptık, asgari 5 km'lik yürüyüşümüzü yaptık, çayımızı içtik ve eve geldik. Akşam üzeri Oğlum ve yaveri Joker geldiler. Sonra Genel Kurmay Başkanımız geldi. Geçiyormuş uğramış. "Hal hatır sormak için geldim" dedi. "Buyrun paşam içecek bir şeyler ikram edeyim" dedim. Bir duble rakı istedi. Yanında da kavun verdim. Laf lafı açtı şu yasa'ya yapılan itirazı sordum. "senin e-günlüğü okuduktan sonra aklımız başımıza geldi ve ileride olacaklara göz yummamamız gerektiğini düşündük" dedi. Ben de hemen köşk'te ki görüşmeye ilişkin. "bölge hakkında mı görüştünüz gerçekten?" diye sordum. Hafifçe gülümsedi ve "susssss" dedi. Boss'un başını okşayarak, "Ben ne konuştuğumuzu söylersem, sen blog'unda yazarsın sonra yazıların yayımlanmaz" dedi. Ben de sustum. Sonra Değerli paşam "en kısa zamanda görüşürüz" deyip, özel koruması ile birlikte aracına atlayıp gitti. Ben de içkimi bitirip yatttım.

Sabah kalkıp kahvaltımı yaptıktan sonra, hafif bir serinlikte ve kuş cıvıltıları arasında Linda ile işe geldik. (ortalıkta araba sesi olmayınca kuşların sesi duyuluyor.) Erken başlayan siparişler, öğlen rutubeti civarında yavaşladı. Yemeğimi ve tatlımı yiyip tekrar saunama atladığım gibi siparişlere devam ettim. Sipariş olmadığı zamanlar esnaf abonelerime uğrayıp bedava çay içiyorum. Zaten işler yarı yarıya düştü. Her sene olduğu gibi bu sene de insanlar tatile gitti ve semtsel (global değil) ekonomik krize girdik. Teğet geçecek inşallah, hamd olsun, maşallah vs vs.

Öğlenden sonra hava'nın nem oranı sıcaklığın önünde gitmeye devam etti ve yollarda bazı insanların eridiğini gördüm. Ne yani asfalt eriyor da insan erimez mi? İyi ki araba da su var ve üzerlerine su döküp onları erimekten kurtardım. Sonra da suların parasını aldım tabi...

Değerli e-günlüğüm; "İsrail İran'ı vurursa ben karışmam" demiştim. İlave yapıyorum "Çin sağa sola saldırırsa yine karışmam", "Pakistan'da her gün çatışmalar da yüzlerce kişi ölürse yine karışmam", Irak'da yine intihar saldırılarında yüzlerce kişi ölürse de karışmam.", "hatta Afganistan'da da çatışmalarda yüzlerce insan ölse de kılımı, tüyümü kıpırdatmam." diyorum. Duyuyor musun? Sanırım duymuşsundur...

Akşam serinliği diye bir şey yok artık. Akşam oldu ama güneş üzerime üzerime geliyor. Hep saat ayarlamaları yüzünden oluyor bunlar. Yemeklere ter katıyor, öyle yiyorum. Biz parayı koltuklarda sırt üstü yatarak kazanmıyoruz. Neyse fazla derine dalmayayım. Tatlımı da terletip yedim ve artık seni de terletmeden göndereyim. Yarın yine yazışırız. Hafta bitti sayılır. Hadi hoşçakal...

Biliyor musun: Okyanuslara atılan çöp, okyanustan çıkarılan balık ağırlığının 3 katı imiş...
Çirkin söz: ''Eğer greve gideceklerse, buyursunlar gitsinler..." Başbakan Tayyip Erdoğan, uzlaşmazlıkla sonuçlanan toplu sözleşmelerin ardından eylem kararı alan Türk-İş’e dün rest çekmiş ve böyle demişti.
Güzel söz: "Yanlış anlayanlar tarafından söylenen bir doğrudan daha kötü hiç bir yalan yoktur..." William James

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..