Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlük virüsleri kurcaladı...

Bu gün dünya aids günü imiş. Domuz gribinden fırsat bulamadık ki kutlayalım... Zaten böyle giderse hiç bir şeyi kutlayamayacağız. Bu yüzden işimde pazarlama yapmayı bile durdurdum. Kimse hiç bir şeyle ilgilenmiyor. En iyisi Promosyon olarak, aşı dağıtmak. Az zaman sonra domuz gribi ile yatıp, domuz gribi ile kalkacağız.

Merhaba e-günlüğüm; Domuz gribi aşısını üç günde buldular ama bu aids aşısını 28 sene geçti halen bulamadılar. Eminim gece gündüz çalışıyorlardır. Ticari yönü olmadığı için mi acaba? 1985 yılından bu güne kadar Türkiye'de 3 bin 175 tanı saptanmış. Taşıyıcı ve ölümlere ait ise net veri yok muş... Altı aylık domuz gribi tanısı bile daha fazla. Kim uğraşır aids aşısı ile... Daha şimdiden dünya'da 8 bin kişi öldü. Kim ne derse desin bu aşı iyi para getiriyor.

Bu virüs denen meret nasıl bir şey acaba? Vücudumuza tek başına girip çoğalıyor mu yoksa, sosyal guruplar halinde girip bizi içeriden fethetmeye mi çalışıyorlar? Bu arada bizim koruyucu askerlerimiz ne yapıyor? Küçüklüğümüzden beri bünyemize alıp bizi korusun diye beslediğimiz mikroplar, bakteriler, virüslere çay kahve mi ikram ediyorlar? Hem bu virüslerin eğitimlisi eğitimsizi, ahlaklısı, ahlaksızı, duygusalı duygusuzu da vardır. Ne demişler virüsünü söyle sana kim olduğunu söyleyeyim... En iyisi kezzap veya çamaşır suyu içmek. İkisi de virüsleri öldürüyor... Hatta tuvalet temizleyici deterjanlar da iyi geliyordur.

Bu kadar virüs dedikodusu yeter e-günlüğüm. Nasılsa esas virüs ülkemize geldiğinde hepsi unutulacak. "Açılım" adı altında gelenlerin söylediklerine göre daha çok virüs var dağlarda. Üstelik onları buraya bizim hükümetimiz virüs başı ile iletişim kurarak çağır mış... Onlara "gelin" diyen virüs başı imiş. Devamı gelmeyecek diyorlar ama gelirse ne olur bilmem. Çoluk çocuk yaklaşık kırk bin kişi olduğu biliniyor... Ne düşünülüyor, tedbir alındı mı, aşısı var mı?

Diğer bir virüs de seçilen virüsler. Yani seçimlerle hastalık yayan virüsler. Bu virüsleri biz seçip, bizi hasta etmesini sağlıyoruz. Tıp kı bu gün hepimizin, seçtğimiz virüs yüzünden hasta olduğumuz gibi. Üstelik seçildikleri günden beri, bağırıp, çağırıp, yüksek sesle konuşarak, etraflarındakilere de virüs yayıyor, ülkeyi çıkmaz bir hale sokmaya çalışıyorlar. Bu virüslerin diğer bir özelliği, bütün virüsler gibi ABD kaynaklı olması ve oradan yayılması. Her gün mutasyona uğrayıp, güçlenme özelliği olduğu gibi, günden güne saldırgan ve ölümcül olma özelliği de var. Aşısı yok aşısıııııı...

Dün akşam eve gidince hasta kişiyi kontrol ettim. (bir kişi kaldı o da inadından iyileşemedi) Halsizliği ve öksürüğü devam ediyor. İyileşecek ama uzun sürecek. Tedavi istemediği için de vücudunda kalıcı hasar oluşacak. Tıpkı ilaç kullananlarda olduğu gibi...

Bahçeye çıkıp, Boss'un yemeğini verdim. Bir de kocaman kemik verdim çok mutlu oldu. Çerez gibi kıtır kıtır götürdü kolum kadar kemiği... O kemikle ilgilenirken ben masamı kurup, ilaç niyetine rakımı içtim.

Bu arada söylemek gerekir ki piyasada ki en temiz içecek rakı... İçinde ne katkı maddesi var, ne koruyucu, ne renklendirici, ne tatlandırıcı. Hiç bir şey yok, tamamen doğal bir içecek. Tabi içmesini bilene. Kolalı içecekler bile rakı'dan daha zararlı ve tehlikeli. Dışarıda satılan limonata da zaten limondan başka her şey var. Diğer içkilerin hemen hepsinde koruyucu katkı maddeleri var. Araştırdım ve sonuca ulaştım. Hem içkiler içersinde, hem de diğer içecekler içersinde, rakı'dan daha doğal bir içki yok, herkese tavsiye ederim. Faydalarını insanlar özenip tüketmesin, fiyatı artmasın diye yazmıyorum...

Bahçede en saf, en temiz, katkısız içeceğimi içerken oğlum geldi. Sağlığı yerinde. Tabi kendine güvenip hastalığım geçti diye zibidi gibi dolaşmazsa. Yoksa yine hastalanır. Biraz sohbet ettik ve o içeri girdi. Bir süre daha dışarıda oturp ben de içeri girdim. Gençler yattıktan sonra ben de yattım.

Sabah, kızımız hariç herkes kahvaltı yapıyordu. O yatıyordu. Okula gidemedi. Yatsın bakalım, belki bu ders olur da bir daha ki sefere daha ılımlı olur. Hayat böyle işte... Oğlum okula, ben ve Linda işe geldik. Yine servislere erken başladık.

Öğlene doğru kamyon geldi ve siparişlerimizi getirdi. Kamyon gittikten sonra öğle yemeğimi yedim ve yine piyasa yaptım.

Bir arkadaş Azerbaycan'dan votka getirmiş (beni çok seviyorlar) akşam o'nun tadına bakacağım. Katkılı mı, katkısız mı diye test edeceğim.

Bu aralar her gittiğim yer de çukulata, tatlı ikram ediyorlar. Israrlara kanıp hepsinin tadına baksam obez olup çıkarım. Ben ne yapıyorum? Alıp iş yerine getiriyor, yemekten sonra yiyorum. Akşam yemeğimin ardından hepsini bitirdim zaten.

Şimdi gitme zamanı e-günlüğüm. Dikkat et sana da virüs bulaşmasın, bir de seninle uğraşmayayım. Yarın yine yazışırız. Hoşçakal

Gönderilme tarihi: 01/12/2009
Saati: 16:53

Biliyor musun: Aralık ayında doğan toplam kişi sayısı: 6.091.183 imiş...
Çirkin söz: ''Kadının sözüne, bülbülün sesine pek kulak asma..." Kalevala (Fin destanı)
Güzel söz: "Yaşlılar her şeye inanırlar, orta yaşlılar her şeyden kuşkulanırlar, Gençler de her şeyi bilirler..." Anonim

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..