Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

E-günlükte "kadınlar sayesinde"

Hani bir söz vardır: "Bir kadın bir erkeği nasıl milyoner yapar" diye sorulur ve cevap: "Erkek milyarderse" dir. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem ama kadınlar sayesinde harika bir servete sahip olduğumu biliyorum. Çok genç yaşlarda bir bayan arkadaşımın bir teklifimi reddetmesi ile oluştu. Onları eve götürüp masum emellerime alet etmek istediğimde, şu sözle karşılaşıyordum "sizin eve gidip ne yapacağız?" Bu soru beni uzun zaman düşündürdü. Cevap veremiyordum. Amaç belliydi.

Açıkça söylemek olanaksızdı. Şömine ve mumlar yakılmalı, loş bir ortam hazırlanmalı, içecek servisi yapılıp, güzel şeylerden bahsedilmeli idi. "Gerisi gelir" diye düşünüyordum. Hayır böyle olmuyor du. Bir çözüm bulmalıydım ve buldum... Pul kolleksiyonu... Artık sebebim vardı. "Hadi bize gidelim, sana pul kolleksiyonumu göstereyim" diyebilecektim. O günden sonra uzun bir süre pul biriktirdim. Ta ki içimden bir ses "yeter artık" diyene kadar. Şimdi üç adet kalın pul defterim var ve içleri yıllanmış, fakat konuşamayan (iyiki dilleri yok) değerli pullarla dolu... Hayatıma giren kadınlara teşekkür ediyorum.

Merhaba e-günlüğüm, şimdi de gençler cd, dvd kolleksiyonu yapıyor ama, onlar ilerde ne kadar değerlenir bilinmez. Cumartesi akşamı bahçeye davet ettiğim ve birlikte sadece oturup dedikodu yaptığımız bayan, dün gece yine göründü. (gece görünenler artıyor. Geçen akşam da belalı görünmüştü, yazmamıştım) Bu sefer Boss'u gezdirirken yanıma geldi. (hep aynı taktik, Boss'un güzergahını değiştireceğim) "Merhaba nasılsınız" dedi. Önce tanımadım. Tanıştığımız da hava karanlıktı ve yüzüne pek iyi bakmamıştım. (neresine bakmış olabilirim ki?) "pardon" dedim. Sonra kendini tanıttı ve sohbete başladı. Nişanlısı ile barışmış ama araları çok soğuk muş. Çok kıskanıyor, çok karışıyor muş. (hep aynı sorun) Sonra ilginç bir soru geldi. "hangi akşamlar yanlız oluyorsunuz?" Soruyu geçiştirmek yerine telefonunu istedim ve "ben seni yanlız kalınca ararım" dedim. Biraz daha laflayıp ayrıldık. (Boss'u hızlı yürüyerek gezdiririm) Her halde çok değerli bir pul kolleksiyonum olduğunu öğrendi... Yoksa neden sormuş olabilir ki?

Türkiye'de kanser hastalarının sayısı artıyormuş. Allah allah neden acaba? Gıdalarda katkı ve hormon yok, hava temiz, arabalarda ve inşaatlarda kanserojen madde kullanmayız, evde kullandığımız eşyaların arasında hiç plastik yoktur. Neden artıyor ki bu kanser hastalığı? Hmmm anladım sigara yüzünden. O kadar da söyledim "içmeyin şu zıkkımı" diye. Yanlız anlamadığım bir şey var yazmadan edemeyeceğim. Bu akciğer kanseri sigaradan oluyor diyelim (alakası yok), Peki ya meme kanseri, rahim kanseri, prostat kanseri, cilt kanseri de sigaradan mı oluyor acaba?

Folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin kalp-damar hastalığına yakalanma riski yüksek (nasıl oluyorsa) kadınlarda kanser riskini azaltmadığı bildirildi. Washington (ntvmsnbc) İlginçtir ki bu araştırmaya katılan kadınların 379'u kansere yakalanmış. (dikkat ortada sigara, içki yok, sadece vitamin var)

Zavallı (sözde) bilim adamlarına, kendi araştırmalarımdan bir ipucu vermek istiyorum. Fare falan gibi deney hayvanları kullanılmadan uzun seneler (12 sene) doğa da gözlenmiştir. Kanseri önleyeceğine inandığım şey "formik asit" ağaç bitlerinde bol miktarda var ve bunu ağaçlardan elde ediyorlar. Karıncalar bu bitleri öldürmeden dişleri ile tutarak, yuvalarına götürüyor ve onları misafir ediyorlar. Onları besliyor ve karşılığında "formik asit" alıyorlar.

Değerli e-günlüğüm geç bunları diyorsun biliyorum ama, ne yapayım elimde değil, şey pardon klavyemde değil.

Bu gün de hava çok güzel. Hafif serin ama yine de güzel. Sanki temiz bir havaymış gibi görünüyor.
Kurumsal bir abone kaybettim. Fiyat yüksek gelmiş. Haklı olabilirler. Bazı firmalar, ürünün özelliklerinden çok, maliyet yönünü düşünürler. Ben de çok sinirlendim. Bir kaç gün içinde kesin daha fazla abone yaparım. (sinirlenince abone yapıyorum)

Elmar'ın dersleri başladı ve bir kaç gündür yardıma gelmiyor. O gelmeyine biz de on kişi (bendeniz on kişiye bedel) olarak çalışmaya devam ediyoruz... Bu gün biraz durgun geçti. Öğlene doğru siparişlerim geldi ve kamyonu boşaltırken ter içinde kaldık. Aldanıp üzerimdekileri bir çıkarsam vay halime... Öylece bekledim biraz. Terim soğuduktan sonra servislere devam ettim.

Akşam oldu ve hava yavaş yavaş kararıyor. Linda ile her zaman olduğu gibi yemeklerimizi yedik. O etli lapasını yedi. Bizde günün menüsü olarak Zeytinyağlı yaprak sarma, kabak dolma, çorba ve salçalı ekmek vardı. Yemğin ardından da tatlı niyetine bitter çukulata yedim. (yemeklere değil de çukulataya ağzın sulanmıştır şimdi)

Ben gidiyorum e-günlüğüm. Sende ne halin varsa gör. Yarın yazışmak üzere. Hoşçakal

Biliyor musun? Bir insanın vücudunda, doğum sonrasında büyümeyen tek yer göz bebeğidir... (ama, çok şey söyler...)
Çirkin söz: "Karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme..."
Güzel söz: "İşler asla zor değildir. Yeter ki onları küçük parçalara bölebilelim..." H. Ford

 
Toplam blog
: 512
: 549
Kayıt tarihi
: 06.02.08
 
 

Bir varmış, bir yokmuş... Sağlık, huzur, mutluluk. Başka hiç bir şeye önem vermem bu hayatta. Bu yüz..